ay kaðanýn yüzü gök
aðzý ateþ
gözleri ela
saçlarý ve kaþlarý kara
bir erkek evladý oldu perilerden daha güzel
ilk sütü emdikten sonra annesinden
bülbüller gibi konuþtu…
çið et ,çorba ve kýmýz istedi
büyüdü ve yürüdü kýrk gün geçmeden
ayaklarý öküz ayaðý
beli kurt beli
göðsü ayý göðsü gibiydi
tüylüydü vücudu baþtan aþaðý
ey, uzak yollarýn yolcusu
ey, güzel haberlerin müjdecisi
ey omuzlarýnda yýllarýn bilge yorgunluðunu,
gözlerinde bilinmezin heyecanýný taþýyan þahbaz
bu rüzgarý çöl kokan ülkeye
altaylarýn gök tengrili topraðýna
bu dünyaya hoþ geldin
uzun ömürlü kedere
sona erdireceðin yaslara
hoþ geldin …
öksüz köylere
kimsesiz meydanlara
boynu bükük obalara
seni bekliyorlardý
uzun geceler, uzun günler boyunca
neþeli baharlar, doygun yazlar, yorgun sonbaharlar
kavruk kýþlar boyunca
uzun, çok uzun yýllar boyunca
kaç savaþ geçti bu topraklardan
kaç talan, kaç yabgu çýktý tahta
kaç hakan hükmedemez oldu
kaç insan öldü
kaç insan doðdu
kaç ihanet
kaç aþk,
kaç bayram, kaç hasat, kaç düðün yaþandý
sen bekleniyordun
gök tengri bu topraklarý
yeryüzünün en korkunç lanetiyle
savaþla cezalandýrmadan
sen bekleniyordun
gök tengri göðün ruhu
toprak ana topraðýn ruhu
ölümü göktürke yoldaþ kýlmadan
sen bekleniyordun
tanrý daðlarýnda yeryüzünün en büyük savaþý henüz baþlamadan
biricik atan ay kaðan ötekene varmadan
sen bekleniyordun
yas, ihtiyar kadýnlarýn yüzlerini gözyaþlarýyla yýkamadan
ölüm, genç gelinlerin saçlarýný zamansýz aðartmadan
savaþ, çocuklarýn oyunlarýna koyu bir bulut gibi çökmeden
daha savaþ emri verilmeden
buz daðýn etekleri boþaltýlmadan
müren denizinin üzerine yürünmeden
askerlerin genç bedenleri savaþ meydanýnda çürümeden
kim olduðun bilinmeden
kim olduðun merak bile edilmeden
senden emin olarak
binlerce yýllýk özlemi dindirmen için
yarým kalmýþ türküyü tamamlaman için
yiðit bedeninle ruhunu buluþturman için
gök tengriye duyulan inancý yitirmemek için
seni bekliyorlardý
gök tüylü ve gök yeleli kurdu izleyerek itil ýrmaðýnda
hoþ geldin
duyduklarýn aklýný karýþtýracak
gözlerin gördüklerine inanamayacak
sakýn þaþýrma, sakýn yolundan dönme
bu illeri, karanlýkta gördüðün boþ bir suret sanma sakýn
sen, gök tüylü gök yeleli kurdu izleyerek yeniden yolunu bul
sen alaca atýn süvarisi
ay kaðanýn yüzü gök , aðzý ateþ, gözleri ela
saçlarý ve kaþlarý kara soylu yiðidi
sen bekleniyordun
çünkü soylu uluð bey doðru yola çýkmadan önce
savaþýn ortasýnda kayýplara karýþmadan önce
senin geleceðini söyledi
çünkü uluð bey bunu göðün gök tanrýsýndan duydu
çünkü, bunu uykusunda ona
yedi göðün hakimi kanatlarý gümüþ renkli anka söyledi
dedi ki
sizi mutluluða kavuþturacak kiþi
yýllarýn ötesinden gelecek
bu topraklarýn insaný olacak
o büyük savaþlarýn içinden gelmiþ biri olacak
o derin acýlarýn
çýð gibi büyüyen kederlerin
sel gibi akan gözyaþlarýnýn içinden gelen biri olacak
o gelecek ve yazdýklarýnýzý okuyacak
o gelecek ve sizi anlayacak
o gelecek ve sizin üzerindeki laneti kaldýracak
o gelecek ve sizi, kýzýl elmaya kavuþturacak
ona, gök tengrinin izniyle
yiðit ay kaðanýn yaptýrdýðý dokuz oku anlat
ona de ki
o oklar ki, sadece ilki bendedir
diðerlerinin her biri ayrý bir þehirde
ayrý bir yerde
ona de ki
sen, o þehirlere git
sen, o oklarý topla
her oktan bir sonraki okun nerede olduðu yazýlý
ona de ki sen o oklarý toparlarsan
gökten bir gök ýþýk inecek
güneþten ve aydan daha parlak ýþýðýn içinde
alnýnda kutup yýldýzý gibi parýldayan bir ben bulunan
çok güzel bir kýz olacak
gülünce gök tengri de gülüyor
kýz aðlayýnca gök tengri de aðlýyor
o kýzý sev ve o kýzla evlen
ona de ki
bunlar benim deðil, gök tanrýnýn dileði
tanrýnýn dileðini yerine getirmek
kurumuþ tarlaya su vermek kadar güzel
aç bir insaný doyurmak kadar iyi
sevgiliyle diz dize oturmak kadar mutluluk verici
ona de ki
tanrýnýn dileklerini yerine getirmemek
tarlayý kurutmak
yoksulu aç býrakmak
sevgiliye sýrtýný dönmek kadar kötü
eðer sen o sevgiliye sýrtýný dönersen
tanrý da sana sýrtýný döner
ve seni lanetler içinde býrakýr
bir gün oðuz kaðan ulu tanrýya yalvarýrken
karanlýk bastý
gökten bir gök ýþýk indi
güneþten ve aydan daha parlaktý
ýþýðýn içinde alnýnda kutup yýldýzý gibi parýldayan
bir ben bulunan çok güzel bir kýz duruyordu
kýz gülünce gök tengri de gülüyor
kýz aðlayýnca gök tengri aðlýyordu
oðuz ay balayý sevdi
oðuz ay bala ile evlendi
günler ve gecelerden geçti
ay bala üç oðlan çocuk doðurdu
çocuklara gün, ay ve yýldýz adlarýný koydular
günlerden birinde göl ortasýnda bir aðaç gördü
aðacýn kovuðunda gözü gökten daha gök
saçý ýrmak gibi dalgalý
inci gibi diþli bir kýz oturuyordu
yeryüzü halký bu kýzýn güzelliðini görse
dayanamaz ölüyoruz derlerdi
oðuz bu kýza aþýk oldu
onunla evlendi
günlerden gecelerden sonra
oðuzun bu kýzdan da üç oðlu oldu
çocuklara gök, dað ve deniz adlarýný koydular
gök tüylü ve gök yeleli kurdu izleyerek
itil ýrmaðýný geçti oðuz
oðuz kaðan, ordusunun önünde yürüyen
bu gök tüylü gök yeleli erkek kurtla
pek çok yeri savaþarak kazandý
ve ülkesine kattý
düþmanlarý üzüldü
dostlarý sevindi
oðuz kaðan toy düzenleyip
çaðýrdý evlatlarýný
ey oðullarým
bu aleme bir tek hükümdar gerek
buda oðuz neslinden olmalý
alem bize yar olmalý
soyumuzun altýn yayý
gün doðumundan gün batýmýna kadar uzanmalý
daha çok ýrmaða
daha çok denize
daha çok daða, ovaya
ve daha çok topraða uzanmalý
ulu tanrýnýn buyruðu
oðuz kaðanýn evlatlarý
ayrýldý yirmi dört boya
bütün aleme yayýldýlar
daha çok denize
daha çok ýrmaða
daha çok topraða
fýsýldadýlar o ilahi muþtuyu
zalime kýlýç salladýlar
yanýnda oldular mazlumun
hükmettiler yedi cihana
þimdi
ya ecdadýmýz gibi dirilecek
yada yok olup gideceðiz
o yüzden dirilmek lazým
bu tarih sahnesinde
yeniden
onlar inandýklarý davadan dönmediler
adalet sancaðý diktiler cihanýn dört bir yanýna
binlerce tekbirle
Allah’u ekber
…nidalarýyla
redfer
ruhlarý þad olsun