eðer bir yerlerde güneþ varsa
denizin üzerinde yukarýda
sislerin üstünde dolaþýyorsa yine
her zamanki yerinde
usul usul batmak üzere
yalvarýp yakararak hayale dalmaya çalýþýyorum
o eriþilmez masal daðýnýn eteðinde
geçirdiðim günlerin anýsýný çaðýrýyorum
ayný sözler dökülüyor dudaklarýmdan
baþým dönerken daðýn yamacýnda
otlarýn üzerinde
tomruk gibi yuvarlanýyorum oynadýðým günlere
hey gidi günler hey
gökyüzü bir o yandan
bir bu yandan görünürdü
bulutlar dönerdi
gözlerimin önünden uçup giderdi
aðaçlara çarpar
her þey altüst olur
yukarýda güneþ gülmekten boðulurdu
her þey ne kadar esrarlýydý
bütün dünya
yerde gökte ne varsa her þey
benim mutluluðumla
benimle birlikte dönüp giderdi
ter içinde kalarak
yanaklarý ateþ gibi yanarak
çakýllar üzerinden seke seke
þýrýl þýrýl akardý dere
ormanýn serinliðini
o gizemli loþluðunu getirirdi
kuþatýrdý ta suya kadar
derenin kýyýsýnda ki aðaç dallarý sarkardý suya
gövdeleri sevinçle akan dereye karþý koymaya çalýþýrdý
pýrýl pýrýl akýp giderdi güneþin altýnda
dik kaya oyuklarýna girerdi bazen
bazen ileride tekrar çýkar
sazlarýn arasýnda kaybolurdu
hep bu dereye koþup gelirdi çocuklar
otlarý iki yana ayýrýp baþlarýný uzatýrlardý hemen
avuçla içmek için ellerini yýkayacak zamanlarý yoktu çünkü
týpký susuz kurtlar gibi dereye eðilir
yüzlerini okþayarak þýrýldayan suya daldýrýr
öyle içerlerdi
dere boyuna sýralanýrlardý
baþlarý suya eðilmiþ olarak
omuzlarýmýz birbirlerine deðer
suya daldýrýlan ellerimiz birbirine karýþýrdý
eller iki deðildi sanki
dudaklarýmýzla suyu süzerek içer
arada bir soluk almak için durur
sonra yine
birbirlerine takýlarak kana kana içerdik
hiç bitmezdi su içme iþtahýmýz
yüzlerimizin hareketli tuhaf gölgelerine bakýp gülüþür
o berrak sudan baþlarýmýzý kaldýrmak istemezdik
baþýný kaldýrmadan
o badem gözlerle yandan kurnazca bakar
ayný kurnaz bakýþlar birbirimize gülümserdik
sözde uzaklaþtýrmak için omuzla dokunur
aðza su doldurarak sonra
birbirimizin yüzüne püskürtürdük
herkes ayný þeyi yapardý
aðzýna daha çok su alýp
çok basýnçlý bir fýskiye gibi fýþkýrtýrdý
gürültü patýrtý itiþ kakýþ arasýnda
bir kovalamaca baþlardý
herkes birbirini kovalar
derenin içinde koþar ve sýrýlsýklam ýslanýrlardýk
bütün bunlarýn bir daha olamayacaðýný düþünmek çok zor
çok acý geliyor insana
bazen soluðumuz daha güçleþirdi
midemizde ki kramplar daha çok acý vermeye baþlardý
acýlar içinde kývranarak sessizce aðlardýk
bitkin bir halde düþlere dalýp
gerçekleri unutmaya çalýþýrdýk
çevremizde hiçbir þey deðiþmezdi
sisin beyaz tülü açýlmazdý mesela
üzerimize çökmüþ kýmýldamadan dururdu
herkes oturduðu yerde
þaþkýn bitkin beklerdi günün batmasýný
ne olacaklarýný
onlarý neyin beklediðini bilmeden
tekrar susar
dereye koþuþurduk
dudaðýmýzý ýslatýrdýk o suyla
üstümüze baþýmýza döke döke içerdik
ellerimiz titrer
su göðsümüze kollarýmýza dökülürdü
istemeye istemeye boðulurcasýna içerdik suyu
daha da artan bir susuzluk isteðiyle
bir hançer olup saplanýrdý karnýmýza
bastýran sisin içinde ilerlerdik
ýssýzlýðýn ortasýnda
baþý sonu ucu bucaðý olmayan bir sisin içinde
sisi yara yara ilerlemeye baþlardýk
hýrýltýlar çýkararak
sonra baþýný kaldýrýp baðýrýrdýk
yanýyor
içim yanýyor
elveda sessizlik
elveda çýrpýndýðýmýz soðuk sular
elveda çocukluðumu yutan yoðun sis
elveda o sessizlik içinde boðulan çocukluðumun son çýðlýðý
yine sessizliðe büründü her þey
aðlamalar hýçkýrýklar kahkahalar
hiçbir þey olmamýþ gibi
durgun
yýkýlmýþ
bitmiþ
gittikçe kararan yoðun sis altýnda
o derenin kenarýnda dönüp duran
yitik bir çocuk var
ürkütücü sessizlikte
daha çok
yalnýz þimdi
redfer