MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Şu "şefaat "konusu ne mi...
Hamdioruc

Şu "şefaat "konusu ne mi...


Þu "þefaat "konusu ne mi...
Genel kuraldýr...Allah bilinmek istiyor...zatý hariç eylemleri halleri düþünceleri duygularý yarattýklarý aynadýr aynada görüntülenir...Þefaat yetkisi verildi bazý kullara...yaratýlana yani..."þefaat"yetkisi sadece Allahta ama aynada da görüntülenir...Adl sýfatý ilim sýfatý yaratýlanda nasýl görüntüleniyorsa genel kural gereði "þefaat yetkisi de" verilmiþtir kullara...

"Adam diyor ki "Hüküm Allaha aittir" hidayet Allaha aittir ama vasýta ve sebebler de var etmiþtir...Allah kaynaktýr yaratýlan vasýtadýr...rýzýk için de vasýtalar yaratmýþ ama Kaynak deðil vasýtalar..."þefaat yetkisi verilenler de "meyve aðacý gibi þefaate vasýta...sadece...

"Hidayet Allahtandýrý "nasýl anlamalý mý...cüz’i iradesiyle hidayet isteyene dua edene verilir hidayet de...din de dua da zorlamýyor Allah...Arayan belasýný arayan mevlasýný bulur"denildi...

"Allah yeter" i nasýl mý anlamalý...dua edersen Allah yeter esmaya sarýlmazsan cennet yok...ne latif sýfatý ne vehhab sýfatý dua etmeyene fayda vermez...dua kuldan icabet Allahtandýr..."armut piþ aðzýma düþ" yok sebeb-sonuç kuralý var varlýkta...Asa verilir musa olana...gemi verilir Nuh olana...Bedir de zafer verilir hz Muhammetisen duan ile...duasýza hiç bir þey verilmez...þefaat için de dua et...tevbesize þefaat da verilmez...ben tevbe edeceðim þefat sebeb olacak affedileceðim.duasýza tevbesize þefaat yok...

Þefaat ne mi...bir kimsenin suçunun baðýþlanmasý ya da dileðinin yerine getirilmesi konusunda o kimseyle bir baþkasý arasýnda yapýlan aracýlýk...aracý sebeb vasýta var bu varlýkta genel kuraldýr bu...duadýr...sünnete uymaya karar vermek þehadet duadýr...tevbedir...eksikler þefaatçilerce tamamlanýr...aracýlarca...aracýlardan istemek suç ama aracý yoktur demek genel kurala kör olmaktýr...sebeb-sonuç kuralý var bu varlýkta "þehadet" duadýr eksiklerimiz için tevbedir...bilmeden iþlediðimiz günahlarýmýz aracýlar eliyle Allahýn izni bu...affedilir...aslan parçalýyor karýnca rýzka kavuþuyor...vasýta aracý sebeb var etmesi Allahýn genel kuraldýr....peygamberleri þefaate aracý eder Allah böyle bir hali yok Allahýn deme var...ve genel kural bu...Allahýn sopasý yok eli yok ama sebeb-sonuç kuralý koymuþluðunu da gör...kör olma...þefaatçi kýldý bazý kullarý...Kaynak Allah deðil deme ama o zaman kaynaðý ikilemiþ yani rakip üretmiþ olursun...Tevbe de bir þefaatçidir...dua bir þefaatçidir...peygamber sevgimiz de cennete sebebtir...þefaatçidir...kiþilere sevgi þefatçi olacak sebeb olacak cennete...þehadet tevbe dua þefaatçidir sebebtir cennete...sebebe sarýlan adl sýfatýnýn kapýsýndan payýný alýr latif ve vehhab kapýlarýndan da payýmýzý alýrýz...alimleri ilmi sevdik diye esmaya aþk da duadýr sebebtir tevbedir þefaatçidir...duygularýmýz eylemlerimiz düþüncelerimiz de þefatçidir tevbedir þehadettir...Ýlme sevgimiz esmaya sevgimiz cennete sebebtir þefatçidir...

Evet...þefaat...Sözlükte “tek olan bir þeyi dengi veya benzeriyle çift hale getirmek; birinin önüne düþüp iþini görmeye çalýþmak, iþinin görülmesi için birinin aracýlýðýný istemek” anlamlarýndaki þef‘ kökünden türeyen þefâat, “suçunun baðýþlanmasý veya dileðinin yerine getirilmesi için birine aracýlýk etme” mânasýna gelir (Râgýb el-Ýsfahânî, el-Müfredât, “þfʿa” md.; Lisânü’l-ʿArab, “þfʿa” md.). Terim olarak “kýyamet gününde peygamberlerin ve kendilerine izin verilen sâlih kullarýn müminlerin baðýþlanmasý için Allah katýnda niyazda bulunmasý” anlamýnda kullanýlýr. Þâfi‘ ve þefî‘ “aracýlýk eden, þefaatte bulunan” demektir.

"Aracý" sebebtir eylemlerimiz hallerimiz düþüncelerimiz duygularýmýz da þefaatçidir...Kur’an böyle der...esma böyle der...esma aþk esmaya aþýklara aþk þefaatçidir...Allaha aþk Allaha aþýklara aþk þefaatçidir ...þefaat yetkisi verilenler de bu aþktan dolayý yetkilendirildiler...esmaya aþk iman secde sýðýnma þehadet dolayýsýyla þefaatçilikle yetkilendirildiler aracýlar...kural aþktýr...aþký olmayana þefaatle yetkililer de þefatçi olamazlar ki...sebeb aþktýr esmaya aþka esmaya þehadet esmaya tevbedir sebeb...bu yoksa þefaatçi ilah mý ki þefaat edebilsin...

Aþk sebebtir þefaate...Ýslamda...yani budistlerde ki ve hiristiyanlýkta ki þefaatçiler aþksýzlara da aracý olurlar...AÞK yoksa þefaatçinin yapacaðý bir þey yoktur Kur’ana göre...þehadet yoksa tevbe yoksa sebeb de yok demektir.din adamlarý ilah deðil Kur’ana göre çünkü...ama aþk varsa þefaatçi aracý fayda verir...evet... Çin geleneðinde ruhban sýnýfýnýn vazifeleri arasýnda insanlarý ruhanî açýdan arýndýrma ve kâhinlik yapmanýn yaný sýra tanrýlarýn huzurunda onlar için þefaat dileme görevi de vardýr. Bu kapsamda Budist rahipleri tarafýndan ölen kiþinin ardýndan yedi hafta boyunca ölüyü kötü karmadan kurtarmak amacýyla kutsal metin okunur ve dua edilir. Mahayana (Tibet) Budizmi’nde ayrýca þefaatle baðlantýlý olarak baþkalarýnýn kurtuluþu için kendi sonsuz saadetinden (nirvana) fedakârlýk eden aydýnlanmýþ ruh öðretisi mevcuttur. Bu kurtarýcýlar, sahip olduklarý fazileti henüz aydýnlanmaya ulaþmamýþ fertlere bahþetme veya aktarma yoluyla onlarýn aydýnlanmasýna yardýmcý olurlar. Hindu geleneðinde, iyilerin tekrar bedene girmeden (tenâsüh) önce bizzat ilâhlarýn þefaatiyle içinde yaþayacaklarý kýsa süreli cennet ya da semavî âlem inancý mevcuttur. Bu âlem, ilâhî varlýkla (Brahman) bütünleþmeye ve kurtuluþa ermeye yetecek kadar güzel amele sahip olmayan iyi ruhlarýn yaþayacaðý geçici durumu, ayný zamanda ilâhî lutfa baðlý þefaati ifade eder. Zerdüþtîlik’te Hindu öðretisine benzer þekilde doðrudan þefaat yerine günahtan arýnma mekânýna atýf vardýr. Pehlevîce gelenek kitabý Dadestân-ý Denig’de (IX. yüzyýl) öteki dünyada cennet ve cehennemden baþka Hemistegân denilen, günahlarý ve sevaplarý eþit durumdaki kiþilerin yeniden diriltildikten sonra bir müddet kalacaklarý bir mekândan bahsedilir. Hemistegân’daki ruhlar acý çekmez, zira bizzat Zerdüþt peygamber onlarýn affý için burada Tanrý’ya yalvarýr. Pagan karakterli eski Yunan ve Roma dinlerinde þefaat kurban kültü biçiminde ortaya konmuþtur. Buna göre yaþayanlarýn ihtiyaçlarýný ve arzularýný bilen ilâhlaþmýþ ölü ruhlarýn kendilerine þefaat yakarýþlarýyla ibadet edilip kurban kesildiðinde mükâfat verdiklerine, ihmal edildiklerinde ise gücendiklerine inanýlmýþtýr. Ahd-i Atîk’te âhiret inancýna yönelik açýk bir öðreti yer almamasýna raðmen ölüm sonrasý þefaat konusuna atýflar mevcuttur. Bunlarýn baþýnda, din uðruna canýný feda eden birinin günahkârlar için þefaat edebileceðinden bahseden Ýþaya pasajý gelir (53/12). Kitâb-ý Mukaddes içerisinde -apokrif metin olarak- yer alan II. Makkabiler’de (12/42-45), yaþayanlarýn ölüler için dua edip kefârette bulunmasýnýn imkânýndan ve nihaî kader olan ateþten kurtarýcý þefaatten söz edilir. Ölünün þefaat yoluyla kurtuluþa ermesi fikri Rabbânî literatürde daha açýktýr. Talmud’da Ýsrâiloðullarý’ndan imanlý olup günah iþleyenlere bizzat Hz. Ýbrâhim’in þefaat edeceði, zira onlarýn Ýbrâhim ahdinin iþaretini taþýdýklarý ve bundan dolayý kýsa bir süre ara mekânda kalsalar bile cehennem ateþine mâruz kalmayacaklarý belirtilir (Erubin, 19b; Hagigah, 27a; ayrýca bk. Sifre Deuteronomy, 210). Söz konusu ara mekân, günahý ve sevabý eþit olanlarýn günahlarýndan arýnmak için -on iki ay veya daha az süreyle- kalacaklarý yere karþýlýk gelmektedir. Günümüz Ortodoks yahudi öðretisinde arýnma yeri inancý ve buna baðlý olarak ölünün arkasýndan bir yýl boyunca kutsama duasý okunmasýna yönelik âdet devam etmektedir. Ayrýca ultra-Ortodoks Hasidî gruplar arasýnda sâlih kabul edilen kiþilerin þefaatine inanýlmaktadýr.

Hýristiyanlýk Îsâ Mesîh yoluyla kurtuluþ öðretisine dayandýðýndan fidye, bu dinde kefâret, mutlak aracýlýk gibi kavramlar kapsamýnda þefaate daha çok yer verilir. Ahd-i Cedîd’de þefaat kelimesi (Gr. entygchanein; Lat. interpellare), “bir kiþinin bir baþka kiþinin savunucusu olmasý veya onun lehine af dilemesi” anlamýnda kullanýlmýþtýr (Ýbrânîler’e Mektup, 7/25). Kutsal kiþilerin þefaatini ifade eden aracý kelimesi (Gr. mesites; Lat. mediator) Tanrý ile insaný -kefâret yoluyla- birbirine yakýnlaþtýrmayý ifade etmektedir (Timoteos’a Birinci Mektup, 2/5). Bu baðlamda özellikle Îsâ Mesîh, baþrahip sýfatýyla inananlarýn günahlarýnýn baðýþlanmasýný dileyen (Yuhanna’nýn Birinci Mektubu, 2/2) ve inananlar hatta bütün insanlýk adýna Tanrý katýnda þefaatte bulunan biri diye sunulmuþtur (Ýbrânîler’e Mektup, 7/25). Ancak þefaat sadece Îsâ’ya ait bir eylem deðildir. Pavlus’a göre Îsâ Mesîh göklerde þefaat ederken Parakletos (yardýmcý) diye isimlendirilen kutsal ruh da týpký Îsâ gibi inananlarýn zayýf anlarýnda Tanrý huzurunda onlar adýna yakarýr, yeryüzünde azizlerin mücadelelerine yardým eder ve onlara þefaatte bulunur; Tanrý bunun karþýlýðýnda kutsal ruhun þefaat duasýna olumlu cevap verir (Romalýlar’a Mektup, 8/26-28, 34).

Ahd-i Cedîd öðretisine paralel biçimde ilk dönemden itibaren kilise babalarý ruhanî varlýklara dua etmeyi ve onlardan þefaat istemeyi gerekli görmüþlerdir. Meselâ ilk kilise babalarýndan Origen, Îsâ’nýn yaný sýra meleklerin ve azizlerin þefaatinden bahsetmiþ, ayný þekilde Kudüslü Cyril, Nazianzuslu Gregory, Jean Chrysostome ve Jerome gibi Batýlý ve Doðulu kilise babalarý, hýristiyanlarý Ýbrânî atalarýna, peygamberlere, kilise elçilerine, Tanrý’nýn dostlarýna ve din uðruna þehid olanlara yalvararak þefaatlerini istemeye teþvik etmiþtir. Ortaçað’ýn hýristiyan teologu Thomas Aquinas da özellikle azizlere niyazda bulunmayý, onlardan dua ve tövbelere ortak olmalarýný istemeyi öðütlemiþtir. (T.D.V. ansiklopedisi)

Evet...Kibirliyi taþla der hac...Kibirliyi aracý kýlmak þirktir.hz Ýbrahimi aracý kýlmak aþktýr tevbedir þehadettir...tevhiddir...

Evet...Kibirlileri yani papazý veya nirvanacýyý....aracý kýlmak þirktir...kibirsizi imam kýlmak aracý kýlmak seçdedir tevbedir þehadettir...der mantýk.


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.