öyle zamanlarda yaþýyoruz ki
nice yetiþkin
bir zamanlar kendilerinin de çocuk olduðunu unutuyor
sanki hiç hata yapmamýþ
hiç erik aðacýna týrmanmamýþ
bir uçurtmanýn peþinden
saatlerce koþmamýþ gibiler
oyana bu yana koþuþturan
yaþamý düþe kalka öðrenecek olan çocuklarý
anlamakta güçlük çekiyoruz belli ki
karþýmýzdaki minik yüreði dinlemiyor
onun bir kusurunu
onun hatasýný gördüðümüz vakit
peþin hükümlü davranýyoruz
o davranýþýn altýnda yatan nedenleri
öðrenme ihtiyacý hissetmiyor
çoðu zaman çocuklara
söz hakký dahi tanýmýyoruz
günlerimizi
haftalarýmýzý
çocuklarýna göre dizayn edip
bu büyük fedakarlýklarýnýn karþýsýnda da
çocuktan üstün baþarýlar bekliyoruz
hayattaki tek gayemiz
ideallerimizi gerekleþtirecek
harika çocuklar yetiþtirmek sanki
dinlemedikleri için anlamayan
birtakým ön kabullere göre hareket eden
biz ebeveynlerin niyetleri
halis fakat yöntemler yanlýþ
bazen bir çocuðun davranýþýnýn arkasýnda
bambaþka nedenler
akla hayale gelmeyecek masum sebepler olabilir
sadece derin bir nefes almak
ona kendini güvende hissettirmek yeterli
zira çocuklarýn dili
samimi bir dinleyici karþýsýnda
hemencecik çözülüyor
bazen bizde çocukluðumuzu özlüyoruz
hala aklýmýzda oyuncaðý kýrýk
eli üþümüþ o çocuðu yaþýyoruz
içimizdeki o kor çocukluk ateþi
hala aklýmýzýn bir köþesinde
camda eriyip kaybolan kar tanesi gibi
çünkü o günden sonra
ne güneþ çekildi günden
ne de ay geceden
ve o gün eriyenler
yarýn bir daha asla
hiç gözükmedi pencerede
saatlerin makas deðiþtirmesi
ya da bir kuþ kanadýnýn göç sesiydi
zamanýný þaþýran
yanlýþ sokaktan yürüyüp
yanlýþ adrese gelen güneþin
kýrmýzý perdelerden süzülüp
odamýza düþtüðü gün hatýrýmýzda hala
eskiden kýþ mevsimi
bozkýrýn ortasýnda kar fýrtýnasýydý
hava öylesine mýzrak gibiydi
yalancý aydýnlýk
akýncýlarýn buz üstünde nal sesleriydi
dolu dizgin ýsýnýr sanýrdýk
içimiz daha da çok üþürdü
bazen güneþte yalan söylerdi bize
kötü aldanýrdýk
kenar süsünden kandýrmacaydý
bir düþ yansýmasýydý çocukluðumuz
o günlerde düþmüþtü içimize
kapý önünde hiç çiçek yokken
masa üzerinde ki renkler
kokmazken
duvarda ki gölgeler dalgalanýrken
taze bayram günleri
panayýr ýþýklarý yanýp-sönerdi gözlerimizde
titrek mum alevlerinin vurduðu
duvardaki gölgeyi yakalamaya çalýþýrdýk
o çerçevesi boþ býrakan resimlerdi
þimdi
ah… çekerek baktýðýmýz
öyle söylüyorlar parktaki aðaçlar
kaldýrým taþlarý
üzerine kapalý ahþap kapýlar
daha çok uykusuzluklar içindi artýk
istanbul geceleri
evin önünde veda öpüþmeleri gibi
dizimizdeki yaralar
kýrýk aðrýlarýmýz
hayatýmýza bir armaðandý belki
hepsi
dün uçup gittiler
çok uzaklara
nasýlsa sýra bize de gelecek
isterdim ki
elimden tutsun
tren raylarý üzerindeki köprüden bir daha geçelim
ilkokul numaram sicilime iþlenmeden
hüzünlü yüzler olalým
kara tahta önünde
öðretmenimiz çeksin kulaðýmýzdan
þimdi bir kez daha alýp baþýmýzý gidelim
çok önceki tarihlere
bize hiç yabancý gelmeyecek bir yerlere
köylere
kýrlara
dað baþlarýna
baþucumuzda ninemiz anlatýrlarken masallarý
bir varmýþ
bir yokmuþ
gözlerimiz dalmýþ olsun
gidelim çocukluðumuzun
tam orta yerine
annemizin þefkatli çaðrýsýna uyalým
haydi
bir kez daha gecikmeyelim
çocukluk sofrasýndaki sabah kahvaltýsýna
dýþarý çýkalým yemekten sonra
hava serin diye
hýrkamýzý giydirsin
önce baþýmýzý okþasýn babamýz
kapýda yolumuzu gözleyen sokak köpeðinin
sonra karnýný doyuralým
beraber kýrlarda çiçekler toplayýp
denizlere doðru yürüyelim
iyi ama ya sen gelemezsen
ya da ben dönemezsem geri
söyle
o zaman
ne yapalým
nereye saklayayým anahtarý
paspasýn altýna mý
pervazýn üstüne mi
redfer