ben hikayenin bu kýsmýný daha evvel bilmemiþim
anýlar da yok
gözyaþlarý da
hiç yaþanmamýþ anýlarýn arkasýndan sürüklenen de
ben deðilim
birkaç saniye evveline
gözlerini gözlerime dikerek
öyle boþ
öyle umarsýz
öyle yabancý
öyle acýmasýz
bakmazdan evvel
sen
yeter artýk
demezden evvel
sen
zannediyorum ki her þey yerli yerinde
bu resmi
daha evvel görmemiþim
demek ki sen hiç var olmadýn
bu defa
mesele kendi varlýðým filan deðil
senin varlýðýn
tamamýný vehmettiðim senin varlýðýn
demek ki sen
yoksun
hatta
ve hatta
evet sen galiba hiç var olmadýn
ne garip
ve anlamak ne kadar zor
seni
oysa birkaç saniye evveline kadar
zannediyordum ki
bütün o karanlýk
ve rutubetli koridorlarýn sonunda
sen varsýn
zannediyordum ki
bir yerlerde
tenini misk-ü amber kokularýyla ovuyorum
saçlarýný
fildiþi taraklarla tarýyorum
seni gümüþ musluklu
mermer hamamlarýn
mor sularýnda yýkýyorum
ve tenini okþuyorum
þu masanýn üzerinde
günde üç öðün yemeðimiz yer alýrdý
þuradaki çinili ocakta bizi ýsýtan ateþ kilitliydi
þurada þarkýlar söylüyorduk
þurada özlüyor
þurada bir kuþ olup sýlaya uçmayý diliyor
þurada kýskanýyor
ve þurada aðlýyorduk
ve þurada seviyordum
seni
redfer