üç temmuz saat on iki
daha kýzgýn parlýyor güneþ
at nallarýnýn dövdüðü yollar
toz halinde
hafif bir sis tabakasý olup yükseliyor
toz kaldýrýyor havaya
hareket eden her þey
gökte top top asýlý duruyor bulutlar
boy atan ekinler üzerinde
daha çok parlýyor güneþ
sarý bir çizgi gibi beliriyor
her yeþil baþakta
topraðýn üstü kabuk tutmuþ
kýrmýzý toprak morarmýþ
kýzýla boyalý gökyüzü
kuru birer patikaya dönüþmüþ
dere yataklarý
bütün bu olup bitenler
kurak bir yazýn habercisi
kýzgýn güneþ vurdukça
taze buðday baþaklarý önce biraz bükülüyor
sonra baþaklarýn aðýrlýðýný taþýyan saplarý
sarkýyor baþ aþaðý
büyük büyük bulutlar
yüksek, kocaman bulutlar
yaðmur getiren bulutlar
tarlalardaki adamlar bulutlara bakarak
havayý kokluyorlar
rüzgarýn esip esmediðini anlamak için
kaldýrýyorlar ýslak parmaklarýný
dört gözle bekliyorlar Allah’tan gelecek rahmeti
öðle vakti sonrasý
ufak tefek rüzgarlarýn eþliðinde
bambaþka mecralara sürükleniyor zaman
düþüyor bir iki damla yaðmur
külrengi topraðýn bir kýsmýna
hafiften bir rüzgar
kuzeye doðru esiyor
kurumuþ otlar hafif hafif birbirine çarpýyor
yeniden soluyor gök
yeniden soluyor güneþ
düþen yaðmur damlalarýnýn tozlarda açtýðý çukurcuklar
ekinlerin üzerine berrak damlalar býrakýyor
gün boyunca þiddeti arttýkça artýyor
soluk vermeden
durmadan esen bir rüzgar bu
yollardaki toz döne döne havaya kalkýyor
kenarýndaki çalýlýklarýn üzerine çöküyor
büsbütün artýyor rüzgarýn hiddeti
öfkesi
rüzgar topraðý yaladýkça
yerde ki her þey havalanýyor
yavaþ yavaþ yükselen bir duman halinde
götürüyor ta uzaklara
kuru , hýþýrtýlý sesler çýkarýp
kýzýllaþan gökyüzünde kaybolup gidiyor
saman çöplerini, yapraklarý
hatta toprak parçalarýný bile
sürüklüyor tarlalarýn üzerine
uçuþup duruyorlar boþlukta
kýpkýzýl bir güneþ parlýyor gökyüzünde
sýkýntýlý, boðucu, karamsar ve þiddetli
esiyor rüzgar
üç temmuz günü
her an biraz daha artan bir hýzla
þimdi akþam üstü
gökyüzünde asýlý duran güneþin
ýþýðý sönük
bir alacakaranlýk sarýp sarmalýyor etrafý
kýrmýzý ve yuvarlak bakýyor yeryüzüne
rüzgar yere yatýrdýðý baþaklarýn üstünde
baðýrýyor, haykýrýyor
her buðday sapý bitkin bir halde
rüzgar yönüne doðru salýnýyor
þimdi saat yirmi
pencerelerden sýzan ýþýklar da
yýldýzlar toz bulutu demliyor
evlerin bahçelerinde
gizli bir esinti
toz bulamacý halinde
büsbütün havaya karýþýyor
gecenin öteki yakasý
rüzgar ýslýk çalýyor hafiften
her yan sessizlik içinde
tozlu hava
sesten sisten daha çok boðucu
zerreler halinde gözle görünmüyor bile
sandalyelerin, masalarýn üstlerini
kapý eþiklerini kaplýyor
ince bir toz tabakasý
dört temmuz þafak vakti
rüzgar horoz sesleriyle boðuþuyor
havaya sis hakim
günün ilk çeyreðinde
gökte süzülüp duruyor
çit direklerinin tepelerinde
tellerin üzerinde
yapraklar, yoncalar, buðdaylar,çalýlar
oyuncaðý sanki
yaramaz bir çocuk edasýyla
oynaþýyor onlarla
bu sabah portakal çiçekleri ne güzel
bir portakal kadar küçülen dünyayý seyrediyor
þu yüksek ve tepesi taç gibi yuvarlak bulut
içinde yaðmur yaðdýrma isteði
güneþin bütün aydýnlýðý
beyaz papatyalar açan kýrlara dökülüyor
parýldayan çiðdem taneleri de yere dökülüyor
güller açýyor
mis kokulu yoncalar çiçekleniyor
cenup rüzgarlarý tekrar tekrar esiyor
evlerin pencerelerine
süt isteyen çocuklarýn baðýrmasý gibi
bir ses dolaþýyor civarda
vahþi taylarýn yelelerine tutunmuþ
mavi bir kuþ ümit taþýyor yuvasýna
bilinmez diyarlardan
bu sabah
binbir renkli hayalin boy verdiði sularda
sihirli define bulmuþ gibi
bir balýkçý sandalýyla
alýp gezdiriyor güneþi
bugün her þey güzel
asude ýrmak ve toz pembe ufuk
bir rüya bahçesinde geziniyor
uysal bir çocuk gibi
maviliðini dökecekmiþ gibi
bir diriliþ var toprakta
yaðmur yaðmýþ, kokular yayýlmýþ dallardan
kuþlar ve aðaçlar sarhoþ
herkes memnun yaþamaktan
redfer