bir kaç eski kitap
meþin ciltlerin çoðu kývrýlmýþ
bir kýsmý da arkalarýndan çatlamýþtý
gün aðýr aðýr dönerken
ezana bir saat vardý
gözlüklerimi taktým
vakit geçirmek için
kitaplarla baþbaþaydým
kahve içiyorum
bugün farklý tecrübelerle yüklü benliðim
bir o kadar özlemlerim
kesin piþmanlýklarým
geçiyordu gözlerimin önünden
yüzümdeki her çizginin
saçlarýmdaki her beyaz telin öyküsü
baþým ellerimin arasýnda
bedelini çok aðýr ödediðim resimlere bakýyorum
onlarda ben varým
baktýkça büyüyecek
baktýkça çoðalacaklar
albümde daha bir yýðýn fotoðraf
üstü kapalý uyuyorlar
þunda gençliðim
þunda beni insan kýlan acýlarým
þunda mevsimlerim
þunda sevdalarým
þunda balýkçýlar
sandaldan sandala dik seslerle baðýrarak
kefal avlýyorlar
birkaç ses beraberce yükseliyor
iki sandalýn arasýnda að
bir bereket armasý gibi ýslak
kenarlarýna takýlmýþ balýklarýn güneþten akisleriyle
sudan çýkýyor
güneþe bir ayna tutulmuþ gibi
birden parlýyor
þunun ayak dibinde
bir köpek kuyruðunu sallayarak
yerinden kalkýyor
etrafý acaba ne var
ne yok gibi dolaþýp
yine acele acele eski yerine dönüyor
þunun kenarýnda
bir kýrlangýç kanat çýrpmasýyla
boþlukta tutunduðu noktadan
hudutsuz maviliðe kendisini býrakýyor
dikine bir hamle ile yüksekliklere fýrlýyor
sonra gözlerin artýk takip edemeyeceði ufuktan
aþaðýya doðru süzülüyor
birdenbire ufkileþiyor
kendince münhaniler, helezonlar çiziyor
bir yýðýn kesik ve iç içe hareketler
birbirini takip ediyor
ve nihayet
telaþlý ve sevinçli yuvasýna kavuþuyor
birde kumlarýn üzerinde bir kadýn
açýk omuzlarýný
baþa narin bir çiçek edasý veren boynunu
güneþten kýsýlmýþ
sade bir ýþýk çizgisi haline girmiþ gözleriyle
tüm ilginin odaðý
saatler geçmiþ
ikindi ezaný okunmuþ
kopya edilmiþ bir el yazmasý kitap okuyorum
içinde ki haþiyelerde
bakiden nefiden ve nabiden alýnmýþ
gazeller mevcut
bir þarký defterine rastladým
þarkýlarýn üstünde makamlarý
bestekarlarýnýn adlarý yazýlý
hiçbir sedayý
hiçbir heceyi unutmadan tekrarlýyorlar
pembe, mavi, beyaz, sarý kaðýtlarda
alelade yazýlmýþlar
belki de bir meþk defteriydi
daha ziyade yaþlý bir adama ait
kýrmýzý kalemle yazýlmýþ
sahife sahife beyitlerdi
o saatte orada oturmam
bir kaçýþtý benim için
gittikçe aðýrlýðýný artýran sýkýntýlarýn arasýnda
saatler çalmak isteðiydi
bilhassa son günlerde
uykularým adamakýllý bozulmuþtu
zorla uyuyabildiði birkaç saat
daha ziyade kabusu andýran rüyalar içinde geçiyor
uykudan,
yattýðým zamandan
daha yorgun kalkýyor
tüm düþüncelerim
azaplý bir rüya halini alýyordu
sonra bir dünyanýn sonu gibi içimde canlanýyor
sonra bütün ömrü zehirlediðine inandýðým günler
kendi korku ve telaþlarým
bu azabýn daha keskini var mýydý bilmem
hadiselerin üzerinde düþünebilmek kudretini kaybettiren
içimde büyüyor kardan adamlar
özlenen o denizlere
o deli nehirlere koþuyor
birden kanatlanýyor içimden
beyaz bir güvercin
ufuk çizgisinde
rengarenk uçurtmalar
albümün sahifelerini
saðdan sola doðru çýlgýn gibi çevirmeye
baþlýyorum
birini, diðerini, üçünü, beþini
havada uçuþan toz zerreleri birbirine karýþýyor
yavaþ yavaþ yere düþüyor
hüzünlerim
onlar benim öykülerim
onlar gül renkli
onlar gül kokulu
onlarý sadece ben vehmetmiþim
en korkunç realiteyle karþý karþýyaydým
mor daðlardan
öte yana dere gibi akýyor
hasretin rengi
ne kadar deniz varsa
fýrtýna ve coþkulu dalgalarýndan
yüreðim ýslanýyor
kurumuþ umut tarlalarýnda
akþam yýldýzlarý
boðaz sularýnýn akýþ hýzýna inat
alabildiðine nazlý güzellikleriyle
kendilerini yapay bir gölde yüzdürmek için suya indirmiþ
yaramaz bir çocuðun oyuncaklarý gibi
öylece süzülerek akýp gidiyorlar
þiþeye doldurulan yedi çeþme suyu
kýrk kar tanesi
gece yarýsý ateþte kaynatýlýp
taze kiraz dalýyla
iyice karýþtýrýyorum
duasýný okunduktan sonra
kýrk gün güneþe
kýrk gece yýldýzlara
üfleyeceðim
redfer