öyle pencerelerden gece vakti yollara
dolunaysýz yalnýzlýðýn kaç bucak olduðuna
bir gölge gibi süzülüp duvar diplerine
köþe baþlarýna
bakýyorum
hüznün en koyusunu çalýyor rüzgar
kanatýyor up-uzun ýstýraplarý
yaðmur yaðýyor
tenden ciðerlere deðiyor soðuk
evlerin avlusundan yükseliyor topraðýn kokusu
kaç kez yuvarlanýyor boþluða
örtüsüz pencerelerden
içimin uðultusu
vakit gece yarýsý
ayrýlýk saatlerinin saplandýðý göðüsde
yaðmalanan her þey
þubattýr
soðuktur
bir kerbela beyti gibi mahzun ve hüzünlü
kan revan.
þimdi
düþen her yaðmur damlasý
boynu bükük
unutulmuþ coðrafyalar gibi
yalnýz
ve suskun
nereye varacaðýný düþünmeden
her an vuruyorlar beni
usulca
yer gizli
gök kilitli
açamadým kalbin kapýsýný
gecelerce sýðýnacak
uyuyacak bir diz
aðlayacak bir omuz arýyorum
hüzünlü bir seda yayýlýyor fezaya
aðýt oluyor sessizliðin ortasýna
öfkenin soðuðu kalýn bir örtü gibi
örtüyor dört bir yaný
gök, yýldýz, ay
dað, taþ
ez cümle suskun
tüm sözler kadar
þimdi
ben
redfer