Allah, göklerin ve yerin nûrudur.
O’nun nûru þöyle bir misâlle anlatýlabilir:
Ýçinde lamba bulunan bir fanus.
Bu lamba kristal bir cam içindedir.
Bu kristal cam da
inci gibi parlayan bir yýldýza benzer.
Lamba doðuya da batýya da ait olmayan
mübârek bir zeytin aðacýnýn yaðýndan tutuþturulur.
O yað,
neredeyse kendisine ateþ deðmese bile
kendiliðinden ýþýk verecek haldedir.
Bu durum, nûr üstüne nûrdur!
Allah dilediði kimseyi kendi nûruna eriþtirir.
Allah,
gerçeði anlamalarý için insanlara böyle misâller verir.
Allah her þeyi hakkiyle bilmektedir. (16)
Görmez misin ki,
Allah bulutlarý sevk ediyor,
sonra açýklarýný giderip onlarý bir araya getiriyor,
sonra onlarý üst üste yýðýp sýkýþtýrýyor.
Bir de görürsün ki
bunlarýn arasýndan yaðmur çýkýyor.
O, gökten,
oradaki daðlar büyüklüðünde bulutlardan
dolu indiriyor da
onunla dilediðini vuruyor,
dilediðinden de onu öteye çeviriyor.
O bulutlarda çakan þimþeðin parýltýsý ise
nerdeyse gözleri alýverecek! (19)
Allah, geceyle gündüzü ardý ardýna evirip çeviriyor.
Þüphesiz bunda gerçeði görebilen
ve idrâk edebilenler için
büyük bir ibret vardýr. (20)
Allah, hareket eden her canlý varlýðý
sudan yarattý.
Onlardan bir kýsmý karný üzerinde sürünür,
bir kýsmý iki ayaðý üstünde yürür,
bir kýsmý da dört ayaðý üstünde yürür…
Allah ne dilerse onu yaratýr.
Þüphesiz Allah,
her þeye güç yetirendir. (21)
Doðrusu biz,
gerçeði açýklayan apaçýk âyetler indirdik.
Ancak Allah dilediði kimseleri doðru yola eriþtirir. (22)
Rabbiniz,
içinizde taþýdýðýnýz niyet ve düþüncelerinizi
en iyi bilendir.
Eðer siz bir kýsým hatalardan sonra
hâlini düzeltenlerden olursanýz,
þüphesiz Allah,
günahlarýndan içten tevbe edip
kendisine yönelenlere karþý
çok baðýþlayýcýdýr. (1)
Rasûlüm! De ki:
“Rabbimin kelimelerini yazmak için
denizler mürekkep olsa,
hatta bir o kadar daha ilâve yapsak,
Rabbimin kelimeleri tükenmeden
o denizler tükenir.” (2)
“O, göklerin, yerin
ve ikisi arasýnda bulunan her þeyin Rabbidir.
Öyleyse yalnýz O’na kulluk et;
O’na olan kulluðunda sabýr ve sebât göster!
Hiç O’na denk ve adaþ olacak
baþka birini biliyor musun?
Hayýr, yoktur!” (3)
Bütün göklerdekiler, yerdekiler,
göklerle yer arasýnda bulunanlar
ve nemli topraðýn altýnda olanlar
yalnýzca O’na aittir. (4)
Sen sözü açýktan söylemiþ olsan da
gizli söylemiþ olsan da
Allah için birdir;
çünkü O gizliyi de,
gizlinin gizlisini de bilir. (5)
Allah ki,
kendisinden baþka hiçbir ilâh yoktur.
En güzel isimler
O’na aittir. (6)
Bu, böyledir.
Çünkü Allah,
öylesine kudret sahibidir ki,
gâh gündüzü kýsaltarak geceyi uzatýr,
gâh geceyi kýsaltarak gündüzü uzatýr.
Þüphesiz O,
her þeyi hakkiyle iþiten,
hakkiyle görendir. (7)
Bu böyledir.
Çünkü Allah
hakkýn ta kendisidir,
müþriklerin O’nun dýþýnda taptýklarý þeyler ise
bâtýlýn ta kendisidir.
Doðrusu Allah,
evet O,
çok yücedir,
çok büyüktür. (8)
Görmedin mi Allah,
gökyüzünden bir su indirir de
yeryüzü onunla yemyeþil hâle gelir.
Þüphesiz Allah,
en derin, en görünmez þeylere nüfûz edip
lutufta bulunandýr;
her þeyi en mükemmel þekilde bilendir. (9)
Göklerde ne var, yerde ne varsa
hepsi O’nundur.
Doðrusu Allah, evet O,
hiçbir þeye ihtiyacý bulunmayandýr,
her türlü övgüye lâyýktýr. (10)
Görmedin mi Allah,
yeryüzünde olan her þeyi
ve denizde emriyle akýp giden gemiyi
sizin emrinize verdi.
Kendi izni olmadan
yerin üzerine düþmesin diye göðü de
O tutmaktadýr.
Þüphesiz Allah insanlara çok þefkatlidir,
çok merhametlidir. (11)
Size hayat veren Allah’týr.
Sonra sizi öldürecek,
daha sonra sizi tekrar diriltecek olan
da O’dur.
Ama insan,
gerçekten pek nankördür. (12)
Allah’ýn büyüklük ve kudretini
hakkiyle takdir edemediler.
Þüphesiz Allah
mutlak kudret sahibidir,
her iþte üstün ve mutlak gâliptir. (13)
Gerçek þu ki Allah,
meleklerden elçiler seçtiði gibi,
insanlardan da seçer.
Doðrusu Allah,
her þeyi hakkiyle iþiten,
hakkiyle görendir. (14)
Allah,
onlarýn geleceðini de bilir,
geçmiþini de.
Bütün iþler neticede Allah’a döner
ve O neye hükmederse o olur. (15)
Görmez misin ki,
göklerde ve yerde bulunan her varlýk,
bu arada kanat çýrparak uçan dizi dizi kuþlar
Allah’ý tesbih ediyor?
Onlarýn her biri kendi duâsýný
ve tesbihini bilmektedir.
Allah, onlarýn bütün yaptýklarýný
hakkiyle bilir. (17)
Göklerin ve yerin
mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti
Allah’ýndýr.
Nihâî dönüþ de
yalnýz Allah’a olacaktýr. (18)
Münafýklar:
“Biz Allah’a ve Rasûlü’ne inandýk
ve itaat ettik” derler;
ama sonra da içlerinden bir grup
gerisin geri dönüverirler.
Böyleleri mü’min deðildir. (23)
Anlaþmazlýða düþtükleri meselelerde
hüküm vermek için
Allah’a ve Rasûlü’ne çaðrýldýklarý zaman,
bir de bakarsýnýz,
içlerinden bir kýsmý
hoþnutsuzluk gösterip hemen yüz çevirir. (24)
Eðer verilecek hükmün
kendi lehlerinde olacaðýný görürlerse,
o zaman tam bir itaat ve teslimiyet içinde
koþarak gelirler. (25)
Onlarýn kalplerinde bir hastalýk mý var?
Yoksa onun peygamberliðinden
þüpheye mi düþtüler?
Yahut Allah ve Rasûlü’nün
kendilerine haksýzlýk yapacaðýndan mý korkuyorlar?
Hayýr, aslýnda haksýzlýk edenler,
bizzat kendileridir. (26)
Bir de o münafýklar,
kendilerine emrettiðin takdirde,
seninle birlikte savaþa çýkacaklarýna dâir
var güçleriyle Allah’a yemin ettiler.
De ki:
“Yemin etmenize gerek yok!
Sizden istenen, sadece
uygun bir þekilde itaat etmenizdir.
Þüphesiz Allah,
yaptýðýnýz her þeyi en iyi bilmektedir.” (27)
(1)Ýsrâ / 25. Ayet (2) Kehf / 109. Ayet (3) Meryem / 65. Ayet
(4) Tâ-Hâ / 6. Ayet (5) Tâ-Hâ / 7. Ayet (6) Tâ-Hâ / 8. Ayet
(7) Hac / 61. Ayet (8) Hac / 62. Ayet (9) Hac / 63. Ayet
(10) Hac / 64. Ayet (11) Hac / 65. Ayet (12) Hac / 66. Ayet
(13) Hac / 74. Ayet (14) Hac / 75. Ayet (15) Hac / 76. Ayet
(16) Nûr / 35. Ayet (17) Nûr / 41. Ayet (18) Nûr / 42. Ayet
(19) Nûr / 43. Ayet (20) Nûr / 44. Ayet (21) Nûr / 45. Ayet
(22) Nûr / 46. Ayet (23) Nûr / 47. Ayet (24) Nûr / 48. Ayet
(25) Nûr / 49. Ayet (26) Nûr / 50. Ayet (27) Nûr / 53. Ayet