hiç bilmediði pencere önlerinde
açan rengarenk çiçekler
insanýn sevincidir bazen
saksýlara dökülen sular
önce onun yüreðini serinletir
hiç uðrayamayacaðý odalarda
hiç tanýyamayacaðý
tanýsa bile belki hiç göremeyeceði
görse bile belki ilgilenemeyeceði
insanlarýn huzuru
insanýn kalbinde göllenir
yüreðinin loþ sokaklarý
baþkalarýnýn mutluluklarýyla daralýr ve geniþler
baþkalarýnýn sevinçleri de sevinci olur
en uzak köþelerdeki
en küçük mutluluklar bulaþýr ellerine
kanadý kýrýk kuþlarýn yeniden cývýldamasýyla
evine taþýnýr insan
hiç gitmeyeceði þehirleri
hiç tanýmadýðý sokaklarý adýmlar
ehl-i beyt,
hak adýna var olmanýn
hakkýn hatýrýný saymanýn diri damarýdýr
hakkýn hatýrýný ali tutmanýn diri nabzýdýr
hasan ile hüseyin’e baðlý olmak
bir ayrýcalýktýr
akrabalýk baðý
hasan ve hüseyin’in taraftarý olmaya
teþvik eder peygamber soyunu
baþka herkesten çok yapýþýrlar o davaya
peygamber torunlarýnýn torunlarý
kan yakýnlýðý iman yakýnlýðýný doðurur
dede hatýrý
boyunlarýný kýldan ince eder
hakkýn hatýrý karþýsýnda
iþte bu yüzden
aramýzda dal budak salmýþ
tuba aðacýdýr ehl-i beyt
ümmet için elle dokunulur
gözle görülür bir örnektir
þaþkýnlar için uçurum baþlarýnda
tutunacak bir daldýr
tereddütler içinde çýrpýnanlar için
peygamberce duruþun
ete kemiðe bürünmüþ sýðýnaðýdýr
iþte bu yüzden
tutunmamýzý istediði
iki emanet býrakýr bize efendimiz
biri kitabullah,
bir diðeri ehl-i beyt
Allah’ýn ipi gibi
onlara sarýlýn der bize peygamber
kim ki
hüseyin için gözyaþý döktüðü kadar
hüseyince olmayý
hüseyince canla baþla
haksýzlýða direnmeyi göze almýþsa
o hüseyin’in þehitliðine þahittir
kim ki
hüseyin’in matemi için ter döktüðü kadar
hüseyin’in durduðu yerde durmak için yorulur
gövdesini hüseyin’in uðrunda can verdiði
gerçeðin bekçisi yaparsa
o hüseyin’ce þahittir
hüseyince þehittir
*
hicretin üçüncü yýlýnda
resul-i ekrem sevindiren bir hadise daha
vuku buldu
torunu hz. hasan dünyaya geldi
torunlarý arasýnda
efendimize en çok benzeyeni o idi
bu sebeple annesi
hz. fatýma onu severken
resulallaha benzeyen yavrum derdi.
nebiyy-i muhterem efendimiz
torunlarý hz. hasan ile hüseyin’i
son derece çok severdi
onlarý zaman zaman omuzlarýna alýp taþýr
ve þöyle buyururdu
onlar benim dünyada öpüp kokladýðým
iki reyhanýmdýr
güzel kokan fesleðenimdir
hz. hasan’ý zaman zaman
omuzuna alýr gezdirir
Allah’ým …ben onu seviyorum
Sen de sev
onu seveni de sev diye
dua ederdi
hz. peygamber’in
en çok sevdiði torunlarýndan
o’nun reyhanesi
hz. ali’nin, hz. fatýma’dan doðan
büyük oðlu hz.hasan
hulefa-i raþidin’in beþincisi kabul edilir
imamiyye’ye göre
on iki imamýn ikincisidir
üçüncü hicri yýlý
ramazan ayýnýn ortalarýnda
medine’de doðdu
hz. hasan doðduðunda,
hz. Peygamber (asm)
bir torununun olduðunu duyunca
hemen hz. ali’nin evine giderek
oðlumu bana getirin
adýný ne koydunuz
diye sordu
harb ismini koyduklarýný duyunca
bu ismi beðenmedi
çocuða isim olarak
cahiliye döneminde pek bilinmeyen
hasan ismini koydu
künye olarak da,
ebu muhammed adýný verdi
arkasýndan da kulaðýna ezan okudu
rasulullah hz. hasan yedi günlük olunca
akaka kurbaný kesilmesini
saçlarýnýn kesilerek aðýrlýðýnca
gümüþ tasadduk edilmesini emretti
hz. hasan,
hz. peygamber’in terbiyesinde yetiþti
onunla her an ilgilendiðini,
hemen hemen yanýndan hiç ayýrmadýðýný
bilhassa namazlarda bile
torununun gelip üzerine çýktýðýndan dolayý
hz. peygamber’in sýrf onu incitmemek için
secdesini uzattýðýný ifade edilir
ilahi vahye mazhar dede ile
onun reyhanesi arasýndaki sevgi anlatýlýr
hz. peygamber ruku’da iken torunu gelir
ayaklarýný açar bir yönden girer
öbür taraftan çýkar
hz. peygamber ses çýkarmazdý
bazen secde ederken üzerine bindiðinde
onu yavaþça sýrtýndan indirirdi
bir defasýnda
hz. peygamber hutbe okurken
hz. hasan ile kardeþi hz. hüseyin
üzerlerindeki uzun ve kýrmýzý elbiseleri ile
düþe kalka yürüdüklerini görür
hutbesine ara verip
minberden inerek
torunlarýný kucaðýna alýr
tekrar hutbeye çýkar
ayaklarýnýn önüne oturtur
daha sonra da
"Allah Teala
mallarýnýz ve evlatlarýnýz sizin için
birer imtihan vesilesidir buyurur
þu ikisini bu þekilde görünce
sabredemedim diyerek
hutbesine devam eder
hz. peygamber (asm) zaman zaman
her iki torununu da sýrtýna alýp
mescide geldiði
hz. hasan’ý omzuna alarak dýþarý da gezdirdiði
olmuþtur
hz. peygamber
her iki torunuyla devamlý ilgilenmiþ
her türlü ihtiyaçlarýný gidermeye çalýþmýþtýr
kýzý hz.fatýma’yý ziyarete gittiklerinde
torunu hasan uyku arasýnda su istediði zaman
bizzat kendileri kalkýp su getirerek
hem ona, hem de kardeþine içirmeleri
benzeri hareketleri
dede þefkati ve merhametinin fiili iþaretidir
öbür taraftan
hz. peygamber torunlarýný öper
her iki torununun
cennet ehli gençlerin efendileri
olduðunu söylerdi
hatta onlarý sevenleri
Allah’ýn sevmesini dilediði
dualarý da vardýr
hz. hasan (ra) fizik olarak dedesi
efendimize çok benzerdi
öyle ki, bir defasýnda hz. ebu bekr
ikindi namazýndan sonra
hz. ali ile beraber yürürken
çocuklarla oynayan hz. hasan’ý görürler
hz. ebu bekr onu omuzuna alýr
nebiye benzeyen, ali’ye benzemeyen
sana babam feda olsun diye
bir mýsra söyler
hz. ali bu güzel hadiseye
ve sözlere gülümser
hz. hasan
efendimizin ahirete göçtüðü sýralarda
sekiz yaþlarýnda idi
henüz çok küçük olduðu için
hz. peygamber’den doðrudan doðruya
rivayet ettiði hadislerin sayýsý
oldukça azdýr
bunlardan biri
ebu’l havra’nýn rivayet ettiði hadistir
hz. hasan’a
hz. Peygamber’den duyduðun
hangi hadisi hatýrlýyorsun diye sordum
o da þunu anlattý
þu hadiseyi hatýrlýyorum
zekat hurmalarýndan bir hurma alýp
aðzýma atmýþtým
hz. Peygamber o hurmayý
aðzýmdan çýkardý
oradakiler ya rasulallah,
bu çocuðun aðzýna attýðý tek bir hurmayý
niçin geri çýkardýn. dediler
efendimiz
biz al-i muhammed’e
sadaka ,zekat helal deðildir
buyurdu
hatýrladýðým diðer bir hadis de
seni ilgilendirmeyen þeyleri býrak
ilgilendiren þeylere bak...sözüdür
yine dedem bana
þu duayý da öðretmiþti
ey Allah’ým…
beni hidayete erdirdiðin kimselerden eyle
afiyet verdiðin kiþilerden eyle
dost edindiðin kullarýnýn arasýna kat
verdiðin þeyleri benim hakkýmda mübarek kýl
ve hüküm verdiðin,
takdir ettiðin þeylerin þerrinden de koru
Senin dost edindiðin bir kiþi
asla zelil olmaz…
redfer