belki sevgililer için tutulan bir acý yastý
yaðmur yaðmur belaya baþýný tutmaktý
ateþ ateþ denizlere kendini atmaktý
tuz kadar mübarek
ekmekçe aziz idi
toprakleyin bereket, su gibi temiz idi
kayan yýldýzlar gibi büzülür elem dehlizlerine diller
melal süzülür gibi melek kanatlarýnda
döker yapraklarýný güller
kaderin dehþetini yakan þamdanlar
özge pervanelere tesellikar düþer
þefkatli bir ekmek kýrýntýsýdýr
kurutulmuþ buselere yar düþer
hani uykuya dalýnca
yalnýz baþýna kalýnca
hani yalnýz gecelerde konuþmadan kalýnca diller
hal üzere anlar olunca gönüller
fýrtýnadan bizar kürek mahkumlarýnca,
hani aþýklarýn hasreti özlemle karýnca
hani gurbetin ucunda gönle gömen de seni
hani seni gurbet gurbet gönle gömende
kapýna geldik
aþký öðret bize
aþkýný ver yüreklerimize
bir nihanice gamzene
gamzede aþýklarýn adýna
ya resulalah...
*
Allah rýzasý için her þeyini býrakýp
hicret eden muhacirlere
medineli müslümanlar samimiyetle
açtýlar kucaklarýný
ellerinden gelen her türlü yardýmý
onlardan esirgemediler
ne var ki
muhacirler medine’nin havasýna, adetlerine
alýþkýn deðildi çalýþma þartlarýna
mekke’den gelirken de beraberlerinde
hiç bir þey getirmemiþlerdi
bu sebeple
kendilerine her türlü yardýmlarýndan dolayý
ensar adýný alan medineli müslümanlarla
dayanýþmalarý lazýmdý
nitekim,
resul-i ekrem hicretten beþ ay sonra
ensar ile muhaciri bir araya topladý
kýrk beþi muhacirlerden
kýrk beþi de ensardan
olmak üzere doksan müslümaný
kardeþ yaptý
peygamber efendimizin
kurduðu bu kardeþlik müessesesi
bu maddi manevi yardýmlaþma
birbirlerine varis olma
esasýna dayanýyordu
bu suretle
muhacirlerin yurtlarýndan ayrýlýrken
duyduklarý keder ve üzüntüyü giderme
onlarý medinelilere ýsýndýrma
onlara güç ve destek kazandýrma
gayesini güdüyordu
kurulan bu kardeþliðe göre
medineli ailelerden her birinin reisi
muhacirlerden bir aileyi yanýna alacaktý
mallarýný onlarla paylaþacak
beraber çalýþýp beraber kazanacaklardý
resulullah efendimiz
rastgele iki müslümaný bir araya getirmemiþti
bilakis, bir araya getireceklerin durumlarýný
inceden inceye tetkik ederek,
uygun bulduklarýný
birbirine kardeþ yapmýþtý
mesela,
selman-ý farisi ile ebu’d-derda
ammar ile huzeyfe
mus’ab ile ebu eyyub hazretleri
aralarýnda mizaç, zevk, hissiyat itibarýyla
tam bir ahenk vardý
bu kardeþlik sayesinde
Allah ve resulünün muhabbetinden baþka
her þeylerini geride býrakmýþ muhacirlerin
iaþe ve iskan meseleleri de
hal yoluna girmiþ oluyordu
ensardan her biri
muhacirlerden birini evinde barýndýrýyor
beraber çalýþýyor, beraber yiyorlardý
bu, neseb kardeþliðini
fersah fersah geride býrakacak
bir inanç kardeþliðiydi
iman ve din kardeþliði idi
ensar,
her þeylerini bu garip, bu kederli
bu yurtlarýndan uzak bulunmanýn hüznünü duyan
müslümanlarla paylaþýyorlardý
ensardan biri vefat edince,
muhacir kardeþi akrabalarýyla birlikte
ona varis oluyordu
yine, kurulan bu kardeþlik sayesinde
büyük bir içtimai yardýmlaþma da temin edilmiþ oldu
muhacirler sýkýntýdan kurtuldu
medineli her bir müslüman
kardeþ olduðu mekkeli müslümana
malýnýn yarýsýný veriyordu
muhacir kardeþlerine karþý misafirliðin
cömertliðin, kadirþinaslýðýn, insanlýðýn
en yüce derecesini göstermekten zevk alýyorlardý
ensar, bunlarla da kalmadý
resulullahýn huzuruna çýkarak
fedakarlýklarýný gösteren þu teklifte bulundular
ya resulallah
hurmalýklarýmýzý da
muhacir kardeþlerimizle aramýzda bölüþtür
muhacirler o ana kadar ziraatle meþgul olmamýþlardý
ziraat iþlerini pek bilmiyorlardý
bunun için peygamberimiz (s.a.v.)
muhacirler namýna ensarýn bu teklifini kabul etmedi
fakat,
ensar buna da bir çare buldu
ziraattan anlamayan muhacirler sadece
týmar ve sulama iþlerini yapacaklar
onlar da ekip biçeceklerdi
sonunda çýkan mahsul ortadan pay edilecekti
resul-i ekrem bu teklife razý oldu
tarih,
bir çok göçlere þahit olmuþtu
böylesine manalý
böylesine ulvi bir hicreti
dýþardan gelenle yerlileri arasýnda
böylesine birbirlerine can-u gönülden sarýlma
birbirleriyle muhabbetle kaynaþma
birbirleriyle samimiyetle kucaklaþmayý
o ana kadar görmüþ deðildi
bir daha da göremeyecekti
bu samimi kaynaþmadan
muazzam bir kuvvet doðuyordu
öylesine bir kuvvet ki,
kýsa zamanda bütün arabistan
her þeyiyle onlara boyun eðmek
mecburiyetinde kalacaktý
muhacirler,
ensar kardeþlerimiz bize mal mülk verdi
iaþemizi temin etti… diyerek
boþ oturmuyorlardý
her biri elinden gelen gayreti göstererek
mümkün oldukça
kimseye yük olmamaya çalýþýyordu
bunun en canlý örneði
sa’d bin rebi’nin yaptýðý teklife
cennetle müjdelenen on sahabiden biri olan
abdurrahman bin avf’ýn verdiði cevaptýr
resul-i ekrem tarafýndan
birbirlerine kardeþ tayin edilmiþlerdi
ben, mal cihetiyle medineli müslümanlarýn en zenginiyim
malýmýn yarýsýný sana ayýrdým.
abdurrahman bin avf’ýn verdiði cevabý
yapýlan teklif kadar ibretliydi
Allah sana malýný, hayýrlý kýlsýn
benim onlara ihtiyacým yok
bana yapacaðýn en büyük iyilik
içinde alýþveriþ yaptýðýmýz çarþýnýn yolunu göstermendir
ertesi sabah
kaynuka çarþýsýna götürülen hz. abdurrahman bin avf
yað, peynir gibi þeyler alýp satarak ticarete baþladý
resul-i ekremin, malýnýn çoðalmasý
bereketlenmesi hususundaki duasýna da mazhar olduðundan
epeyce bir kazanç elde etti çok geçmeden
kýsa zamanda
medine’nin sayýlý tüccarlarý arasýnda yer aldý
þöyle derdi
taþa uzansam, altýnda ya
altýn ya da gümüþe rastladýðýmý görürüm
resul-i ekrem duasý bereketiyle
fazlaca servet elde eden hz. abdurrahman bin avf
sadece bir defasýnda
700 deveyi yükleriyle beraber
fisebilillah tasadduk etmiþti
hz. abdurrahman gibi birçok muhacir
medine’de kendilerine göre birer iþ bulmuþ
kendi ellerinin emeðiyle
saadet içinde geçinmeye baþarmýþlardý
muhacirler
ensara yük olmayýp, alýnlarýnýn teriyle
rýzýklarýný temin ettiler
kurulan bu kardeþlik
kýsa zamanda müspet neticesini verdi
cemiyetin muhtelif tabakalarý bu kardeþlik sayesinde
birbirleriyle kaynaþtý
bu kardeþlik,
kabilecilik gurur ve adavetini de ortadan kaldýrdý
bu suretle niyetleri kutsi
gayeleri ulvi
içleri dýþlarý nur
faziletli bir cemiyet meydana geldi
bu kardeþliðin
diðer bir müspet neticesi ise þu idi
efendimiz, herhangi bir sefere çýkacaðý zaman,
kardeþlerden birini beraberinde götürür
diðerini ise her iki ailenin maiþetini temin etmek
idaresini yürütmek için býrakýrdý medine’de
evleri sahipsiz ve hamisiz kalmýyordu böylece
ensarýn, muhacir kardeþlerine
gösterdikleri bu eþsiz samimiyet,misafirperverlik,
kadirþinaslýk, cömertlik, fedakarlýk ve feragatý
Cenab-ý Hak indirdiði ayet-i kerimesiyle
ilan edip methetti bu davranýþlarýný
‘daha önce medine’yi yurt edinmiþ
ve imaný kalplerinde yerleþtirmiþ olanlara gelince
onlar, kendi yurtlarýna hicret eden din kardeþlerini severler,
onlara verilen þeyden dolayý gönüllerinde
bir kýskançlýk duymazlar
ve kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile,
onlarý kendi nefislerine tercih ederler.
kim nefsinin ihtiraslarýndan korunursa,
iþte onlar kurtuluþa erenlerin ta kendisidir.’
evet,kurulan bu manevi kardeþlik
hiç bir milletin tarihinde rastlanmayacak
eþsiz bir þeref tablosudur
bu kardeþlik neticesinde meydana gelen
dayanýþma, yardýmlaþma, hayýrseverlik
islamýn inkiþafa baþlamasý dönemine
rastlamýþ olmasý bakýmýndan
oldukça mühim bir tesir icra etmiþtir
hiç tereddüt etmeden denilebilir ki,
çeyrek asýr zarfýnda islam nurunun
alemin her tarafýna yayýlmasý,
iran’ýn tamamen fethi,
doðu roma imparatorluðunun tehdit edilmesi
hep bu dini kardeþliðin kuvvet eseridir
resul-i ekrem ayrýca,
muhacirler arasýnda da kardeþlik kurdu
bir gün, hz. ebu bekir ile
hz. ömer elele
tutuþmuþ geliyorlardý
bu samimi manzarayý seyreden efendimiz
yanýndaki sahabilere,
nebiler ve resullerden baþka,
bütün önceki ve sonrakilerden
cennetlik olanlarýn kemal çaðýna erenlerinden
iki büyüðüne bakmak isteyen,
þu gelenlere baksýn.
sonra da onlarý birbirine kardeþ yaptý
resul-i ekrem,
muhaciri teker teker birbirlerine kardeþ yapýyordu
o sýrada hz. ali çýkageldi
gözyaþlarý arasýnda þöyle dedi
ya resulallah,
sen sahabeleri birbirine kardeþ yaptýn
benimle hiçbir kimse arasýnda kardeþlik kurmadýn.
fahr-u alem efendimiz
ya ali, sen dünyada ve ahirette
benim kardeþimsin…buyurarak
gözyaþlarýný dindirdi
redfer