MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

bekleyişte saklıydı tüm teselliler
redfer

bekleyişte saklıydı tüm teselliler




gecenin göðsüne yaslý elçi’nin kalbi
serin nefeslerini þeffaf parmak uçlarý gibi
gezdiriyor boþlukta
mekke’nin ateþli suskunluðunda
nazlanýyor ümitlerin en tazesi
gözlerinin pervazýndan sýzan duru bakýþlara
yaðmaya hazýrlanýyor göðün mavisi

bir siyah, bin siyah susku çöküyor þimdi
mekke’nin hareli yalnýzlýðýna
vahyin sessizliðini de güzel görüyor olmalý elçi
sessizliði de vahiy diye duyuruyor can kulaðýna çünkü
vahyin kýrýk hecelerle eðiliþi bile
bir baþka hüsün þahikasý olmak üzere
alýþkanlýðýn tenini çizecek söz
elif-lam-mim” diye

pak nefeslerine eþlik ediliyor gecenin kuyusunda
kilitli dudaðýnda bereketin sessizliði
açýlýþýný beklemedeler
elçi’nin dudaðýnda saklý sevinçli adreslerin hepsi
sýðýnaðý oluyor Rahman’ýn sözü
hüzünlerle yoðrulan, korkularla yýpranan kalpler
vahyin tesellisine çaðrýlý
tebessüm eden her yüz gibi
hep sýcak
hep aþina
hep nazlý

*
boykotun kaldýrýlmasý peygamberimiz’e (s.a.v.)
geniþ bir nefes aldýrdý
bu sýrada peþ peþe
islam sinesine koþmalar görüldü
islama gönül verenler arasýnda
yirmi kadar hristiyan da vardý

kabe’nin yanýnda
peygamber efendimiz ile buluþan
bir hristiyan grubu
kendilerini Allah’ýn birliðine imana davet etti
kur’an okudu
kur’an’ýn azameti karþýsýnda gönülleri
islama karþý muhabbetle doldu
gözyaþlarý arasýnda yirmisi birden orada
islamiyetle müþerref oldu

hadise, kureyþli müþriklerini
kýzdýrdý fena halde
putperestlerin müslüman olmasýný
engellemeye çalýþýrlarken þimdi de
hristiyanlar kendi ayaklarýyla gelip
giriyorlardý islamiyete

baþta ebu cehil olmak üzere bir kýsým müþrik
onlarýn yolunu keserek
bin bir hakaretten sonra
Allah belanýzý versin
sizler, bu adamýn dediðini öðrenmek için
buraya gönderilmiþken onunla düþüp kalktýnýz
dininizden ayrýlýp, ona uydunuz
bu düpedüz bir ahmaklýktýr

islamla müþerref olan bu bahtiyarlar
müþriklerin hakaret dolu sözlerine aldýrýþ etmediler
bize karþý yaptýðýnýz cahilliði
biz size yapamayýz. dediler

resul-i kibriya efendimiz bir gün
müslümanlara þiddetli muhalefetleriyle bilinen
velid bin muðire
utbe bin rebia
ümeyye bin halef gibi
bir çok kureyþ ileri gelenleriyle konuþuyordu
onlara iman ve kur’an hakikatlerinden bahsediyordu

zaman zaman muhataplarýnýn dikkatlerini
canlý tutmak ve dinlemelerini saðlamak maksadýyla
nasýl, güzel deðil mi diye soruyordu
o sýrada bir hak aþýðý çýkageldi
maddi gözden mahrum
fakat mana gözü açýk bu zat
hz. hatice’nin dayýsýnýn oðlu
ashaptan abdullah bin ümmi mektum’du

kör olduðundan
peygamber efendimizin kimlerle konuþtuðunun
farkýnda deðildi
ya resulallah, beni irþat et
bana kur’an okut
Allah’ýn sana öðrettiklerinden
bana bir þeyler öðret…
dedi.

efendimizin bütün dikkatini
kureyþ ileri gelenleri üzerine
islamiyeti anlatmak için teksif ettiðini
fark edemediðinden
bu arzusunu birkaç sefer tekrarlayýp durdu

peygamber efendimiz bu durumdan sýkýldý
ve rahatsýz oldu
onunla pek ilgilenmedi
zira, o her zaman gelip kendisinden
islamiyetle ilgili her þeyi öðrenebilirdi
ancak kureyþ müþriklerinin ulularýný
bir daha böyle toplu halde bulma imkanýný
elde edemeye bilirdi.

onlarýn islamiyeti kabul etmeleri
düþmanlýklarýndan vazgeçmeleri
kureyþ’in toptan müslüman olma manasýna geliyordu
iþte bu sebeple fahr-i alem efendimiz
dikkatinin daðýtýlmak isteniþinden rahatsýz olmuþtu
ve bunu haliyle de izhar etmiþti

resul-i kibriya efendimiz
kureyþ ileri gelenleriyle konuþmasýný bitirip
kalkacaðý sýrada vahiy geldi
gözlerini kapayýp daldý
abese suresi nazil oldu

Allah (c.c) þöyle buyurdu
‘yanýna ama geldi diye yüzünü ekþitip döndü
nereden bileceksin,
belki de o günahlarýndan arýnacaktý.
yahut öðüt alacak
ve öðüt kendisine fayda verecekti.’

‘öðütle ihtiyaç duymayan kimseye gelince
sen ona yöneliyorsun.
onun inkar ve isyan pisliði içinde kalmasýndan
sen mes’ul deðilsin.
sana koþarak gelen
ve Allah’tan korkan kimseyi ise ihmal ediyorsun
sakýn…
o kur’an bir öðüttür
dileyen ondan öðüt alýr…’

kalplerinden þirkin pisliðini
iman suyu ile gidermek istemeyen
kur’an’ý dinlemek arzusu duymayan,
ondan istifadeyi düþünmeyen kimselerin
islamiyete girmemesi ve nefsini temizlememesi
resul-i kibriyanýn üzerine bir mesuliyet yüklemiyordu

onun vazifesi sadece islamý hakkýyla tebliðdi çünkü
ancak, hak ve hakikati öðrenmek arzusunu izhar eden
bir müslümandan yüz çevirmek
ona bilmediði hakikatleri öðretmemek
arzusuna cevap vermemek
iþte böylesi ikazý gerektiriyordu

Cenab-ý Hak, mealen þöyle diyordu
konu ile ilgili indirdiði ayet-i kerimelerde
zahir gözü görmese de
kulaðý ve kalp gözü açýk
hidayet aþýðý birini býrakýyorsun da
zahiren gözü bulunan
ve fakat kalp gözü kör
hak sözü dinlemek þanýndan olmayan
müstaðnilerle uðraþýyorsun

bu hadise ve ikazdan sonra resul-i ekrem
abdullah ibn-i ümmi mektum’u
her gördüðünde ona ikram ve ihsanda bulunur
ihtiyacý olup olmadýðýný sorar
merhaba, ey Rabbimin bana itap ve ikazda bulunmasýna
sebeb olan kiþi…
diyerek ona iltifat ederdi

rükane bin abd-i yezid
müþriklerin sýrtý yere getirilemeyen
emsalsiz pehlivanlarýndan biri idi
önüne geleni yere çalan rükane,
ne yazýk ki,
Allah resulüne karþý beslediði þiddetli kin
ve düþmanlýðýný yenip
hakiki pehlivan olma þerefine ermeyi
bir türlü istemiyordu

bu meþhur pehlivan günün birinde
hazret-i resulullah ile mekke’nin bir vadisinde karþýlaþtý
gözleri husumet kývýlcýmlarý saçýyordu
Allah resulü;
ey rükane, sen, kendisine imana davet ettiðim
Allah’tan korkmaz mýsýn

rükane,
eðer sözünün gerçek olduðuna kanaat getirseydim
sana tabi olurdum…
resul-i ekrem,
eðer seni yere vurursam
söylediklerimin hak olduðuna inanýr mýsýn
rükane,
ya muhammed, eðer beni yýkacak olursan
sana iman ederim

server-i kainat efendimiz
kalk, haydi güreþelim…
güreþmek için kalktýlar
maðrur rükane, daha ilk tutuþta kendini yerde buldu
neye uðradýðýnýn farkýna varamadý ve þaþkýndý
derhal ayaða kalktý
ve resulullah hazretlerine bir daha güreþ teklif etti
Allah resulü kabul etti
ve rükane ikinci defa kendisini yerde buldu

hayret ve þaþkýnlýðý biraz daha artan rükane
üçüncü defa resulullaha güreþ teklifinde bulundu
peygamber efendimiz yine kabul etti
ve onu tuttuðu gibi yere vurdu

beni yýkarsan,söylediðinin hak olduðuna inanýrým.
diye resulullaha söz veren rükane
üç sefer sýrtý yere geldiði halde
yine þirkte inat etti.
ya muhammed, þüphesiz sen bir sihirbazsýn
benimle yaptýðýn bu güreþe doðrusu þaþtým kaldým
böylece resulullah’tan gördüðü mucizeyi
sihir ithamýyla perdelemeye çalýþtý

küfürde direnen rükane,
bu sefer Allah resulünün bir baþka mucizesine þahit oldu
doðrusu, ben, seninle yaptýðým bu güreþe þaþtým kaldým. deyince
Allah resulü,
bundan daha çok þaþýlacak olaný da var
istersen sana onu da göstereyim de
Allah’tan kork, davetime tabi ol

rükane,
nedir, o þaþýlacak þey
Allah resulü
þu semure aðacýný çaðýrayým
bana geldiðini gör…
rükane
haydi, çaðýr da gelsin
Allah resulü, azýlý müþrikin gözü önünde
semure aðacýna emretti
Allah’ýn izniyle bana gel…

aðaç emre uyarak, yeri yara yara gelip
fahr-i kainatýn karþýsýnda durdu
gözleri faltaþý gibi açýlan rükane’nin
kalp gözü hala kapalý duruyordu
bu açýk mucizeler karþýsýnda yine küfürde inat etti
doðrusu ben bugünkü gibi
büyük bir sihir
hayatýmda görmedim…

sonra da aðacýn tekrar yerine gitmesi için
emir vermesini peygamber efendimizden istedi
Allah resulü, aðaca
Allah’ýn izniyle yerine dön. diye emretti
aðaç, derhal yerine döndü.
resulullahýn kendisine son sözleri þunlar oldu
yazýklar olsun, sana…

hayret ve þaþkýnlýk içinde kavminin yanýna dönen rükane
baþýndan geçenleri ,gördüklerini anlattý
ey abd-i menafoðullarý
adamýnýzla bütün dünyayý sihirliye bilirsiniz
vallahi, þimdiye kadar ondan daha maharetli
bir sihirbazý görmedim.

hak ve hakikati kabul etmemekte
her þeye raðmen inat edenler
bu inatlarýnda kendilerini teselli edebilmek için
her zaman çeþitli iftira ve ithamlarla
islam davasýný küçük düþürmek istemiþlerdir
ama, her seferinde
küçülenler yine kendileriydi

rükane daha sonra,
mekke’nin fethinde müslüman oldu
medine’ye yerleþti

*
hatýr soruyor þimdi
‘O seni yetim bulup da barýndýrmadý mý
adý anýlmadýðý uzun dönemler oldu.
lazým deðildi kimseye.
eksikliði eksiklik görünmedi
unutulmuþluklarda bir yetimdi

ne annesi sahip çýkabildi
ne babasý tutabildi elinden.
yoktu ki elleri
kimseye görünmeye deðer deðildi yüzü
sevilmeye deðer deðildi
O’ yüz verene kadar
yokluðu kimsenin derdi deðildi
O’ varlýða layýk görünceye dek

karanlýkta kaldý onca yýl
kimseleri görmeyiþi kimseyi üzmedi
O’ bu varlýk neþesine buyur edinceye kadar
belli ki emin muhammed (sav)’in
günler geceler süren bekleyiþinde saklýydý tüm teselliler
onun yüreðini ince ince yakan
sýzýnýn nabzýna tutundukça teselli bulacak yetimliði
onun gözlerini göklerde gezdire gezdire
aradýðý bir hilal tebessümünün haresinde
susacaktý tüm aðlayýþlar

sýðýndýðýna biz de sýðýnýyoruz þimdi elçi’nin
baþka hiçbir yere gitmemecesine
baþka hiçbir yüze dönmemecesine
baþkaca hiçbir vaade
kanmamacasýna


redfer

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.