beni deðerli kýlan
sadece elimle kazandýklarým ve biriktirdiklerimse
azlar-çoklar arasýnda gidip gelen
var-yok arasý çaresizce çýrpýnan
varlýðýn kuyusuna itilmiþ bir zavallýyým
elindekinin azalmasýyla mahzun olan
çoðalttýklarýnýn ise azalmasýndan korkarak yaþayan
sýð bir zengin olsam ne fayda
hayatýmýn anlamý
aldýðým sonuçlara baðlý olacaksa
baþarýlarým ele geçirdiklerimle ölçülecekse
elden çýkmýþ dün
geleceði kuþkulu bir yarýn arasýna sýkýþmýþ
bir dilenciyim ben
varlarýyla þýmaran
yoklarýyla rezil olan
varlarýnýn daha da var olmasý için dilenen
eksilenleri yüzünden daha da ezilen
sýð bir varlýkla ne ederim ki
kalpsizlerin zalimce biriktirdikleri yanýnda
küçük kalacaksam
taþýdýðým kalbin zenginliðini hangi aynada göreceðim
gözleri eþyanýn kör ufuklarýna hapsedilmiþ
ruhsuzlarýn göz kamaþtýrýcý servetlerin gölgesinde
aþaðýlanacaksam
hayallerimin yüceliðine
umutlarýmýn sýnýrsýzlýðýna
kimin nazarýnda deðer arayacaðým
mümin isem eðer...
kalbimde güneþleri taþýyorken
elimdeki titrek bir muma göre kýymetlenirsem
yazýk deðil mi bana
kalbinde sönük bir mum aydýnlýðýný taþýyamayanlarla
sýrf elimde de mum yok diye
ayný kefeye konulmuþsam ben
kalbimin karnesini göstereceðim büyüðüm nerede
*
islam’ýn inkiþafýna mani olmak gayesiyle
müþrikler tarafýndan giriþilen her teþebbüs akým kaldý
müslümanlarýn sayýsý günden güne
her türlü þiddete raðmen artýyor
islamýn nuru kucaklamaya baþlýyordu
mekke dýþýndaki kabileleri
hazret-i ömer ve hazret-i hamza
iki kahraman
islam safýna katýlýp
islam davasýnýn sað kolu olmuþlardý
bu durum, müslümanlara cesaret ve moral verirken
müþrikleri fazlasýyla sarsmýþ
onlarý derinden derine düþündürmüþtü
bütün bunlar kureyþ müþriklerini
son derece tedirgin edip
endiþeye sevk ediyor
yeni kararlar almaya
yeni planlar kurmaya zorluyordu
müþrikler, iþkence yapmakla
þiddet göstermekle
kimseyi dininden çeviremeyecek
islamýn ilerleyip yayýlmasýna
engel olamayacaklarýný anlamýþlardý
tek bir müslüman dahi dininden dönmemiþti
baþka bir siyaset takip etmeleri gerekliydi
öyle de yaptýlar
vakit geçirmeden bir araya geldiler
uzun uzadýya düþünüp taþýndýktan
aralarýnda müþavere ettikten sonra
gerek Müslüman
gerekse gayri müslim olsun
haþimoðullarýndan tamamýyla münasebetlerini
kesmeye karar verdiler
ittifakla aldýklarý kararlarýn maddelerini
bir sahife üzerinde þöyle yazdýlar
haþim ve muttaliboðullarý ailelerinden kýz alýnmayacak
haþim ve muttaliboðullarý ailelerine kýz verilmeyecek
haþim ve muttaliboðullarýna hiçbir þey satýlmayacak
haþim ve Muttaliboðullarýndan hiçbir þey satýn alýnmayacak
bu antlaþmaya
kudsi bir mahiyet vermek için akýllarýnca
yazýlý sahifeyi kabe duvarýna astýlar
anlaþmaya aykýrý olmayacaklarýna dair ant içtiler
bu boykot
haþim ve muttaliboðullarýný ortadan kaldýrmaya
köklerini kazýmaya müteveccihti
haþim ve muttaliboðullarý
artýk daðýnýk bir þekilde
ayrý ayrý semtlerde oturamazlardý
ebu lehep hariç
mekke’nin kuzey tarafýna
ebu talip mahallesi denilen yere
topluca taþýndýlar
mahalle sakinleriyle bütün münasebetler kesilmiþti
kazara oraya gidenler olsa
aðýr bir þekilde azarlanýyordu
müþrikler, boykota uðrayan mahalleye
yiyecek içecek namýna bir þey sokmuyorlardý
sadece, hac mevsiminde
dýþarý çýkýp alýþveriþ yapmalarýna müsaade ediliyordu
çarþý pazarda, köþe baþlarýnda durarak
onlara bir þey aldýrmamak için de
ellerinden gelen her türlü engellemeyi yapýyorlardý
hatta zaman zaman satýcýlarý
onlara mal satmamak için tehdit bile ediyorlardý
bazen de
bin bir türlü dalavere ,hileye baþvurarak
satýcýlarýn ellerinden mallarýný alýp
boykota uðrayanlara bir þey býrakmamaya çalýþýyorlardý
ebu leheb, haþimoðullarýndan olmasýna raðmen
öz kardeþlerinin, hýsým ve akrabalarýnýn
açlýktan ölmesini istiyor
elinden gelen her türlü gayreti gösteriyordu
mekke’ye yiyecek maddeleri getiren kervanlarý
þehrin dýþýnda karþýlýyor
ey tacirler
haþimoðullarýna bir þey satmayýn…
fiyatlarý yüksek söyleyin ki almaya güçleri yetmesin
benim, servet sahibi olduðumu bilirsiniz
söz verdiðim zaman da mutlaka sözümü yerine getiririm
yiyecek, giyecek mallarýnýzýn kýymetini bir kat arttýrýn
üst tarafýný ben öderim …
çocuklarýn açlýktan gelen acýklý
yürek parçalayýcý feryatlarýna
müþrikler kulaklarýyla birlikte gönüllerini de týkamýþlardý
taþlarý parçalayacak raddeye varan bu feryatlardan
adeta emsalsiz bir zevk alýyorlardý
imansýzlýðýn, inkar ve küfrün insaný
ne kadar merhametsiz
ne kadar gaddar bir duruma getirdiðinin
bu hadise ibretli bir misalidir
boykota uðrayanlar
þiddetli bir açlýk ve kýtlýkla karþý karþýya kaldýlar
öyle ki bazýlarý
yiyecek bir þey bulamadýklarýndan aðaç yapraklarýný
hatta kuru deri parçalarýný
ateþe tutup yemeye baþladýlar
bununla birlikte
müslümanlarýn bu haline acýmayanlar da yok deðildi
bir gün hz. hatice’nin kardeþi oðlu
hakim bin hizam
bir deve yükü un göndererek
onu þi’b’deki sýkýntýdan kurtarmaya çalýþmýþtý
yine bir gün
kölesinin sýrtýna buðday yükletip
halasý hz. hatice’ye götürüyordu
yolda ebu cehil’e tesadüf etti
ebu cehil ona
sen, haþimoðullarýna yiyecek götürüyorsun öyle mi
vallahi, gidemezsin
gitmeye kalkarsan
bu hareketini mekke’de açýklayýp
seni rezil ederim …dedi
o sýrada ebü’l bahteri yanlarýna çýkageldi
ebu cehil’i muaheze ederek
sana ne oluyor
halasýna bir miktar buðday götürmek isteyen bir insana
mani olmak doðru deðildir diye konuþtu
ebu cehil inadýndan vazgeçmiyordu
ebü’l bahteri ile birbirlerine girdiler
ebü’l bahteri, eline geçirdiði
bir deve çenesi kemiði ile vurup
onun baþýný yardý
üzerine çullanýp yumruklamaya baþladý
müslümanlara yardýmýný esirgemeyenlerden biri de
hiþam bin amr bin haris idi
bir kaç kere müþriklerden habersiz
þi’b’de bulunanlara
develerle yiyecek götürmüþtü
boykota uðrayanlarýn ihtiyaçlarýný gidermek için
baþta peygamber efendimiz olmak üzere
ebu talib ve hz. hatice varlýklarýný harcadýlar
yine de onlarý açlýk ve kýtlýktan kurtaramadýlar
þi’b’de korkunç bir açlýk hüküm sürmeye baþlamýþtý
bütün bunlar niçin yapýlýyordu
tek bir þey için
peygamberimiz (s.a.v.)i teslim almak için
ne var ki
hadise tamamen arzularýnýn aksine tecelli etti
öyle ki bu abluka devresinde efendimizi
muhtemel tehlikelere karþý
muhafazaya son derece dikkat gösteriyorlardý
hatta ebu talib
herhangi bir kötülüðe maruz kalabilir ihtimaline binaen
geceleri peygamberimiz (s.a.v.)i yanýna alýyor
adamlarýyla bekletiyordu
Muharrem ayý baþýnda baþlatýlan boykot
tam üç sene sürdü
müþriklerin çektirdikleri sýkýntý
açlýk ve kýtlýk da
islâm’ýn geliþmesine engel olamadý
resul-i ekrem efendimiz
bütün bu sýkýntýlý ve aðýr þartlar altýnda
yine teblið vazifesini hakkýyla ifa ediyor
islam’ý anlatmaktan bir an dahi
geri durmuyordu
boykot uygulamasýnýn 3. senesiydi...
cenab-ý hak, müþriklerin kabe içine astýklarý
malum sahifeye bir kurt musallat etti
durumu vahiy ile resulüne bildirdi
sahifede, güvenin yemediði sadece
bismike Allahümme yazýsý kalmýþtý
resul-i ekrem, durumu amcasý ebu talib’e anlattý
ebu talib müþriklere þu teklifte bulundu
kardeþim oðlunun bana haber vermesine göre
Allah sizin kabe’de astýðýnýz sahifeye
bir kurt musallat etmiþ
ve Allah lafzý dýþýnda ,
zulüm, akrabalarla münasebeti kesme
ve iftira gibi ifadeleri yiyip bitirmiþ
kabe’ye gidip sahifeye bakýnýz
eðer yeðenim doðru söylemiþse
bu zulüm ve kötü davranýþýnýzdan vazgeçiniz
eðer haþa yalan söylemiþse
ben onu size teslim edeceðim
onu öldürmek
veya diri býrakmakta serbestsiniz
kabe’ye giden müþrikler
anlatýlanlarýn aynýsýný gözleriyle gördüler
hayret içinde kalmalarýna raðmen
yine de peygamber efendimizin
bir mucizesi olarak kabul etmediler
bu da bir sihirdir diyerek
islamýn nuruna gözlerini kapadýlar
bu hadise
boykot havasýnýn þiddetini bir derece kýrdý
boykot kararýnýn aleyhinde
hatýrý sayýlýr bir kaç kiþi de ortaya çýkýnca
bisetin 10. yýlý,
miladi 619 senesinde
kureyþ’in hudut tanýmaz inat ve küfürlerinin eseri
tüm uygulamalar ortadan kaldýrýldý
anlaþmanýn feshedildiði halka duyuruldu
boykot kararlarýnýn yazýlý bulunduðu sahife
yýrtýlýp atýldý
vazgeçilmez bir karar olarak vasýflandýrdýklarý
zulüm ,dalalet kokan bir karardan da
dönmüþ oluyorlardý
þirkin iman önünde maðlubiyeti
açýkça bir kere daha ilaný edildi
üç senelik muhasara öylesine þiddetli
sýkýntýlý geçmiþti ki
resul-i ekrem efendimiz bu hadiseyi
seneler sonra bile unutmamýþtý
o acý günleri ashabýna
her zaman hatýrlatmýþtý
*
bedenim ve biriktirdiklerim azaldý diye üzülmem
azalacak diye korkmam
ete kemiðe göre azalýp çoðalmam
para pula göre, metale betona göre eksilip artmam
kýymetimi O’ndan bilirim
O’nun nazarýnda hep tedavülde kalýrým
O’nun yakýnlýðýnda ararým geçerliliðimi
eylemlerim üzerinden deðil
niyetlerim üzerinden tartar O’ beni
Rabbimin deðerler çýtasýnda
kalbim kalýbýmdan daha yüksek atlar
onun için alemlere rahmet peygamberim (asm)
müminin niyeti amelinden hayýrlýdýr ..der
dünyanýn hiçbir terazisinde
aðýr gelmek için biriktirmeye tenezzül etmem
dünyanýn terazilerinde hafif kaldým diye hayýflanmam
bedenime yaslanarak deðil sadece
kalbimi ve ruhumu özne yaparak,
huzurunda kýyam ettiðimden alýrým ben kýymetimi
ayarýmý O’bilir
O’ verir
redfer