gel de…
erteye gün ýþýðý býrakmayan gecelerin hatimesi
günlerin girizgahý ol
yadý dudaklarýmýzý kanatan hasretleri bitir içimizde
siyah perdelerini kapatarak hasretin
nihavendi meftun eden ruhlarýmýzda sabalar okunsun
zulmeti aþýp gelen bengisu pýnarlarýndan içelim
bermurat kalalým bir nefesçik olsun
büyülü beldelerde semalarla dönelim
kutlu geliþin aþkýna
kadir kýymet bilenlere aþk olsun
*
baþvurulan tertip, eziyet ve iþkencelerin hiç biri
resul-i ekrem efendimizi
islamý teblið etmekten alýkoyamýyordu
amcasý ebu talip de bilakis onu koruyordu
müþrikler, bu sefer baþka bir yol denediler
ileri gelenleri
ey ebu talib
yeðenin putlarýmýza sövdü
dini inançlarýmýzý kötüledi
akýlsýz olduðumuzu
babalarýmýzýn, dedelerimizin yanlýþ yolda olduklarýný
söyleyip durdu
þimdi sen
ya onu bunlarý yapmaktan ve söylemekten alýkoy
veya aradan çekil
ebu talib, bu teklif karþýsýnda ne yapacaktý
bir tarafta kavminin gelenek ve adetleri
diðer tarafta yeðenine karþý olan samimi sevgisi
hangisini tercih edecekti
sonunda yumuþak ve güzel sözlerle
baþýndan savdý müþrik heyetini
bir netice alamadýklarýný gören müþrikler
ebu talib’e tekrar baþvurdular
ey ebu talib
sen bizim yaþlý ve ileri gelenlerimizden birisin
yeðenini yaptýklarýndan vazgeçirmek için
sana müracaat ettik
sen istediðimizi yapmadýn
vallahi, artýk, bundan sonra
onun babalarýmýzý, dedelerimizi kötülemesine
bizi akýlsýzlýkla itham etmesine
ilahlarýmýza hakaretlerde bulunmasýna
asla tahammül etmeyeceðiz
sen, ya onu bunlarý yapýp durmaktan vazgeçirirsin
yahut da iki taraftan biri yok oluncaya kadar
seninle de çarpýþýrýz onunla da
ebu talib, tehlikeli bir durumla
karþý karþýya bulunduðunun farkýndaydý
kavmi tarafýndan terk edilmek istemezdi
yeðeni kainatýn efendisinden de vazgeçemezdi
o halde ne yapabilirdi
derin derin düþündü
resul-i ekremi (a.s.m.) yanýna çaðýrarak yalvarýrcasýna
ey kardeþimin oðlu,
kavminin ileri gelenleri bana baþvurarak
senin onlara dediklerini bana arz ettiler
ne olursun, bana ve kendine acý
ikimizin de altýndan kalkamayacaðýmýz iþleri
üzerimize yükleme
kavminin hoþuna gitmeyen sözleri söylemekten
artýk vazgeç
durum oldukça karýþýktý
bir bakýma o güne kadar kavmi içinde
kendisine yegane hamilik eden ebu talib’di
o da mý himayeden vazgeçecekti
nebiyy-i ekrem efendimiz
bir müddet mahzun mahzun düþündü
sonra,
hakiki muhafýzýnýn Cenab-ý Hak olduðunu bilmenin
gönül rahatlýðý içinde amcasýna cevabý
kýlýç kadar keskin
kayalar gibi sert ve kesin oldu
bunu bilesin ki, ey amca
güneþi sað elime
ay’ý da sol elime verseler
ben yine bu dinden, bu tebliðden vazgeçmem
ya Allah, bu dini hakim kýlar
yahut ben bu uðurda canýmý veririm
öz amcasýnýn kendisini terk edeceði endiþesiyle
peygamber efendimizin
göz yaþlarýný tutamamýþtý
mübarek gözyaþlarý sanki
amcasýnýn gönlüne damlýyordu
bu halini gören amcasý
onu nasýl yalnýz baþýna býrakabilirdi
zatýna karþý böylesine muhabbet beslediði yeðenini
nasýl terk edebilirdi
yýkýlmayan bir iradeye sahip resul-i kibriyanýn
davasýný haykýrmaktan
asla vazgeçmeyeceðini anlayan
ebu talib…
yeðenim benim, diyerek boynuna sarýldý
iþine devam et, istediðini yap
vallahi, seni asla herhangi bir þeyden dolayý
kimseye teslim etmeyeceðim
bu söz veriþten sonra
müþrikler de ebu talib’in yeðenini
her þeye raðmen koruyacaðýný
asla yalnýz býrakmayacaðýný
kesinlikle anladýlar
gözleri önünde birçok kimsenin
ilâhi hidayete koþtuðunu gören müþrikler
buna tahammül edemiyorlardý
baþka bir tedbir düþündüler
tekrar ebu talib’e
ey ebu talib…
sana kureyþ gençlerinin en güçlü
en kuvvetli, en yakýþýklýsý ve akýllýsý
umare bin velid’i verelim
kendine evlat edin
aklýndan, yardýmýndan istifade edersin
buna karþýlýk sen de bize
kardeþin oðlunu teslim et, öldürelim
iþte sana adam karþýlýðýnda adam
daha ne istersin…
ebu talib bu mantýksýz teklife
önce siz bana kendi oðullarýnýzý verirsiniz
onlarý ben öldürürüm
ancak sonra onu size verebilirim diye
cevap verdi
müþrikler…
bizim çocuklarýmýz
onun yaptýklarýný yapmýyorlar ki
ebu talib, bu sözlerini de cevapsýz býrakmadý
sert bir dille
vallahi, o sizin çocuklarýnýzdan çok çok daha hayýrlýdýr
siz bana çok çirkin bir teklifte bulunuyorsunuz
nasýl olur
siz, oðlunuzu bana yetiþtirmek üzere vereceksiniz
benimkini ise öldürmek için alacaksýnýz
buna asla müsaade edemem…
müþriklerin kin ve nefretleri artýk son haddine varmýþtý
nefret ve kinleri bundan böylece
resulullah ve müslümanlara deðil
ebu talib’e de yöneldi
kaderin garip tecellisine bakýnýz ki
müþriklerin ebu talib’e karþý
menfi tavýr takýnmalarý
haþimoðullarýnýn resul-i ekremi
himayelerine almalarýna vesile oldu
ebu talib’in bu tarz vaziyet alýþý
kureyþ müþriklerini þu kesin karara sevk etti
Allah resulünün hayatýna son vermek
arzularýný gerçekleþtirmek için
mescid-i haram’a toplandýlar
bunu duyan ebu talib
haþimoðullarý gençlerine haber verdi
derhal onlarla kabe’ye giderek
müþrik topluluðuna gözdaðý verdi
vallahi… yeðenim muhammed’i öldürecek olursanýz
biliniz ki, sizden hiçbir kimse sað kalmaz
biz de, bu yolda helak oluncaya kadar
peþinizi býrakmayýz sizin
ebu talib’in bu tehdidi karþýsýnda müþrikler
tek kelime konuþamadan daðýldýlar
ebu talib, konuþmasýnýn sonunda
kainatýn efendisi hakkýnda þöyle diyordu
mübarek yüzü suyu hürmetine
bulutlardan yaðmur niyaz edilen
böyle bir zat hiç býrakýlýr mý
o, öyle bir kerem sahibidir ki
yetimler onun eline bakar
dullar ve yoksullar ona güvenir
haþimoðullarý ailesinin yoksullarý ona sýðýnýrlar
haþimoðullarý onun sayesinde nimetlere eriþmiþlerdir
ey kureyþ topluluðu
beytullah’a yemin ederim ki
siz onu yalanlamakla aldanýyor
boþ hayallere kapýlýyorsunuz
muhammed hakkýndaki suikastýnýz ise
biz onun çevresinde pervaneler gibi dönüp
uðrunda çarpýþmadýkça gerçekleþir mi sanýyorsunuz
hepimiz onun çevresinde serilip yok olmadýkça
çoluk çocuklarýmýzý bize unutturacak fedakarlýklarla
onu müdafaa etmedikçe
size býrakmayýz
bütün bu olup bitenlerden sonra kureyþ müþrikleri
peygamber efendimizin baskýlarla
zulüm ve tahakkümlerle, eziyet ve iþkencelerle
kendilerine boyun eðmeyeceðini anlamýþlardý
yeni yeni planlar tertiplemeyi
yeni yeni isnat ve iftiralar uydurmayý tasarladýlar
hedef …
resul-i ekrem efendimizin yüce þahsiyetini küçültmek
ulvi maksat ve gayesinin
insanlarca duyulmasýna engel olmaktý
bu maksatla hürmet ettikleri büyüklerinden biri olan
velid bin muðire etrafýnda toplandýlar
günden güne geliþen
gönüllere saadet bahþeden iman
islam davasýnýn temsilcisi resul-i kibriyanýn hakkýnda
konuþmaya baþladýlar
velid bin muðire
etrafýnda toplanmýþ
yüzlerine þirkin çirkinliði aksetmiþ arkadaþlarýna
ey kureyþliler
iþte hac mevsimi de gelip çattý
arap kabileleri yurdumuza akýn edecekler
muhakkak onlar muhammed’i duymuþlardýr
bir takým sorular soracaklar size
bu sebeple
bir fikir etrafýnda birleþmemiz gerekli
ta ki, aramýzda ihtilafa düþmeyelim
kureyþliler, bu kurnaz teklifin sahibini
tedbir hususunda da dinlemek istediler
sen … bize bu husustaki görüþünü, kanaatini
tedbirlerini de söyle
biz de aynýsýný söyleyelim
ayný þekilde hareket edelim
velid, önce onlarýn kanaat ve görüþlerini
öðrenmek istiyordu
kureyþ müþrikleri fikirlerini beyan etti
kahindir deriz
velid…
hayýr …vallahi o, bir kahin deðil
biz kahinleri gördük
onun okuduðu þeyler
öyle kahin mýrýldanýþlarý
düzmeleri cinsinden deðil
kahin doðru da söyler, yalan da.
amma, biz muhammed’in
hiçbir yalanýný görmedik ki
müþrikler…
o halde mecnun diyelim
velid, bu görüþe de itiraz etti
hayýr…o mecnun da deðil
delileri gördük
deliliðin ne olduðunu biliriz
onun hali bir delininkine asla benzemiyor
topluluktan üçüncü teklif geldi
öyle ise þairdir deriz
velid bu görüþü de doðru bulmadý
hayýr… o þair de deðil
biz þiirin her çeþidini biliriz
onun okuduðu bunlarýn hiçbirine benzemez
müþrikler
o halde sihirbaz ,büyücü deriz
bu fikirler de velid’ce makbul sayýlmadý
hayýr…hayýr
o sihirbaz da deðil
biz hem sihirbazlar
hem de yaptýklarý sihirlerini gördük
onun okuduklarý
ne sihirbazlarýn okuyup üfledikleridir
ne de düðümleyip baðladýklarý
bütün tekliflerinin reddedildiðini gören müþrikler
iþi velid’e havale ettiler
o halde ey abdüþþems’in babasý
ne diyeceðimizi sen söyle…
velid’in konuþmasý þaþýrtýcý oldu
vallahi …
onun sözlerinde apayrý, bambaþka bir tatlýlýk var
onun okuduðu sözden tatlý söz olamaz
o bir nurdur
onun öyle bir tatlýlýðý vardýr ki
sanki kökü çok verimli toprakta
suyu bol bahçelerde yükselen
dallarý ise etrafa uzanan
gür meyveli bir hurma aðacýdýr, o
müþrikler, bu ifadelerden telaþa kapýldýlar
akýl danýþtýklarý ve fikir babalarýndan biri saydýklarý
velid de mi müslüman olmuþtu yoksa
hele ki kendilerini terk edip evine dönmesi
telaþ ve endiþelerini büsbütün artýrdý
öyle ki
velid, dininden döndü.diye
söylenmeye bile baþladýlar
ancak…
velid’in dininden döndüðü filan yoktu
hangi itham ve iftiranýn daha uygun olacaðýný düþünmek için
evine çekilmiþti
kararýný verdikten sonra, geri dönüp
kureyþlilere þöyle dedi
sizin, asýlsýz ve yalan olduðu kýsa zamanda anlaþýlacak
bu dedikleriniz içinde
akla en yakýn olan
ona sihirbaz demenizdir
çünkü, o öyle büyüleyici bir sözle gelmiþtir ki
o söz …
evlatla babanýn, kardeþle kardeþin, karý ile kocanýn
kavim ve kabilesiyle þahsýn arasýný açýyor
bu görüþ etrafýnda birleþtiler
artýk, peygamber efendimize
haþa…sihirbaz diyecekler
bu iftira ile halký kendisinden uzak tutmaya çalýþacaklardý
Cenab-ý hak indirdiði ayet-i kerimelerde
velid bin muðire’nin bu kurnazca tedbir ve planýndan
kahrolasý, nasýl da ölçüp biçti...
buyurarak bahsediyor
akýbetini de þöyle ilan ediyordu
düþündü, taþýndý, ölçtü, biçti
kahrolasý, nasýl da ölçüp biçti
yine kahrolasý, nasýl da ölçüp biçti
sonra baktý
sonra kaþýný çattý
suratýný astý
sonra sýrt çevirip kibirlendi
bu olsa olsa eskiden kalma bir sihirdir… dedi
bu ancak beþer sözüdür…dedi
ben onu sakara sokacaðým
sakarýn ne olduðunu bilir misin
o yakmadýk bir þey býrakmaz
azabý tekrarlamaktan da vazgeçmez…
alemlerin efendisi müþriklerin iddia ettiði gibi
bir kahin deðildi
kahinin sözleri karýþýk ve tahminidir
halbuki, onun söyledikleri hak ve hakikatti
her selim aklýn tasdik ettiði gerçeklerdi
karýþýklýktan, tahminden uzak
kesinlik ifade eden sözlerdi
o, iddia edildiði gibi mecnun da deðildi
çünkü yalnýz dostlarý deðil
en azýlý düþmanlarý bile yeri geldikçe
aklýnýn mükemmeliyetine þahadet ediyorlardý
server-i kainat, iddia ettikleri gibi
bir þair de deðildi
çünkü, onun bahsettiði parlak, nurlu hakikatler
þiirin hayallerinden beri
süslemelerine muhtaç olmaktan uzak idi
Cenab-ý Hak…
müþriklerin bütün iftira, isnat ve tertiplerinden sonra
indirdiði vahiy ile resulüne þöyle hitap etti
ohalde ey resulüm…
sen öðüt vermeye devam et
Rabbinin sana verdiði peygamberlik nimeti hakký için
sen ne bir kahinsin
ne de bir mecnun
redfer