içini tersyüz etmedikçe anlayamazsýn kaderi çünkü
yolculuklarýný içine
duraðanlýklarý dýþýna yapmadýkça anlayamazsýn
gözyaþlarýn pare pareyken
kader buymuþ diyemezsin
taþlýk yollarda tuz buz edilirken
kulvarlarda koþu varken
yürümeye kader diyemezsin
dallarýna fýrtýnalar
çiçeklerini ayazlar vururken
acýlara kader diyemezsin
kader çalýþmaktýr, baþarmaktýr
paylaþmak ,yardým ve iyiliktir
ancak o vakit baht olur kader
kader, yapabildiðindir
iyi ve kötü günde elinden geleni yapabildiðindir
senden sorulmaz ötesi
içini rahat tut
*
nur yüzlü efendimiz (a.s.m.)
büyük ve mühim bir þahsiyet
artýk dýþ görünüþü ile eþsiz bir genç
kalbinde ruhunda eþsiz faziletler
suretini fevkalade güzel þekillendirmiþ
uzuna yakýn orta boylu
siyah dalgalý saçlý
açýk yüksek alýnlý
kalýn siyah kaþlý
kaþlarý birbirine çok yakýn
siyah göz bebekleri
uzun ve siyah kirpikleri
apayrý bir tatlýlýk verirdi bakýþlarýna
kader-i ilahi
onu ezelden peygamber takdir etmiþ
iþte bu sebeple terbiyesi altýnda
alemlerin Rabbi`nin
bunun içindir ki
mekke`de de hüküm süren
fýsk, fücur, sefalet ve dalaletten
kötülük ,ahlaksýzlýktan
en ufak bir eser
en küçük bir iz yoktu hayatýnda
putlardan þiddetle nefret eder
onlara hürmette bulunmazdý
*
kureyþ müþriklerinin bir adeti vardý
her senenin belli bir gününde
buvane adlý putun etrafýnda toplanýr
geceye kadar orada bulunurlar
yanýnda traþ olup kurban keserek
büyük merasim tertip ederlerdi
böyle bir merasim için yine
bütün kureyþ hazýrlanmýþtý
ebu talip de onlar gibi
toplayarak ailesini
merasime iþtirak etmek istedi
ancak buna yanaþmadý efendimiz
bu davranýþýný amcasý ve halalarý
taaccüple karþýladý
içten içe kýzdýlar da
tekliflerini tekrarladýlar bir iki sefer daha
resul-i ekrem her seferinde
ret cevabý verdi
üzerine öylesine vardýlar ki
sevgili peygamberimiz daha fazla ýsrar edemedi
istemeye istemeye
sadece amcasý
ve halalarýnýn hatýrýný kýrmamak için
razý oldu bu teklife
putun yanýna varýr varmaz
nur yüzlü efendimiz bir ara ortadan kayboldu
bir müddet sonra
yanlarýna gelince
müthiþ bir hal içinde gördüler onu
benzi sararmýþ
her halinden korktuðu belli oluyordu
amcasý þaþkýn halde
ne oldu sana diye sordu
efendimiz þunlarý anlattý
ben, bu putun yanýna yaklaþtýðým zaman
uzun boylu ve beyazlar giyinmiþ biri
orada peydahlandý
ya muhammed geri çekil
sakýn o puta el sürme diye haykýrdý
bu vakadan sonra
herhangi bir sebep ve saikle
putlarýn yanýna uðramadý
cenab-ý Hak, sevgili resulünü
henüz ne teklif, ne memuriyet
bulunmadýðý zamanlarda bile
her türlü çirkinlikten korudu
hususi bir murakabe altýnda
terbiye etti efendimizi
resul-i kibriya
Rabbim bana edebi güzel bir surette ihsan etmiþ
edeplendirmiþtir sözüyle
iþaret buyurmuþtur bu gerçeðe
*
yavaþ yavaþ kurur güzel olan her þey
ýþýðý azar azar bozulur
sevgilide güzellik bir harman olur
güzeller harmandaki taneler
bir güneþ ýþýðý say sen
ruh ve gönül camýnda
huzme denen bir nur de adýna
sonra umutlarýmýz yaðmalasýn birer birer
arzularýmýz hayal olsun
hüzünlü gönüllerimiz sabahý beklerken
gözlere akseden renkler de
sazlara yankýyan ahenkler de
kendimizi yitirelim
geçip giden zamanýn sýrrý
her ikindi güneþinin lirizmine benzer
her dolunay akþamýnýn romantizmi timsali
içimizde büyüsün sonra
hakikatine býrakalým kendimizi
Mutlak Güzel’den renkler devþirelim
redfer