MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

hep bir rüyanın peşine takılıp gittiler bu illerden
redfer

hep bir rüyanın peşine takılıp gittiler bu illerden






þimdi senden uzakta
bildim dediðim bir aldanýþtýr çünkü aþk
duydum dediðim bir yanýþtýr
sensizliðin içine mýhladýlar bizi
sensizlikte hasretin hüzzamlarýný öðrendik kucak kucak

sabahý beklerken
hasretini içine çekerken hangi mecnundur
kum tanelerince ayrý maceralarda sýnanan
hangi nefestir mecnunluða yükselen
mavera takýlý dudaklarda can mý çýðlýktýr
çýðlýk mý can
sana doðru akan
ey kainatýn efendisi

aþkýnýn nihavent saltanatýný arar olduk köþe bucak
bildiðimizi sandýkça yandýk da yolunda
yolunda yandýðýmýzý sandýkça bildik sonunda
aþkýn gerçeði deðildi bildiðimiz
aþkýn ateþiydi yandýðýmýz

*
annesini kaybeden sonra
kureyþ’in reisi
nur-u ahmedi
yaþlý dedesi
abdülmuttalibin himayesi altýnda
peygamber efendimiz

abdülmuttalib
uzun boylu
heybetli görünüþlü
parlak yüzlü, tatlý sözlü
üstün ahlaklý idi

abdülmuttalib
sabýrlý, akýllý, anlayýþlý, mert ve cömertti
yoksul insanlarýn karýnlarýný doyurmaktan büyük zevk alýr
dað baþlarýnda aç susuz kalan kurdu kuþu da düþünürdü
cahiliye karanlýklarý arasýnda
aydýnlýk yoldan ayrýlmayan bahtiyarlardandý

Allah’a baðlýydý
ahrete inanýrdý
ne pahasýna olursa olsun tutardý verdiði sözü
mutlaka yerine getirirdi
Cenab-ý Hakk’a adaðýný getirmek için
en çok sevdiði oðlu abdullah’ý
býçaðýn altýna yatýrmaktan bile çekinmemiþti

yaþlý dede
ayný zamanda çocuk sevgisi
torun sevgisi nedir biliyordu
hele torunu kainatýn efendisi gibi
pýrýl pýrýl bir çocuk olunca
artýk sevgisinin sözü mü olurdu

abdülmuttalib
etrafa nur saçan torununu caný gibi seviyor
þefkatli kanatlarý arasýnda onu
nazlý bir yavru gibi barýndýrýyordu
onsuz hiçbir yere gitmiyordu

bir gün
alemlerin efendisini
kaybolan devesini aramaya gönderdi dedesi
biraz gecikince
kayboldu endiþesiyle
büyük bir telaþa kapýldý
derhal kabe’ye vararak ellerini yüce Mevla’ya açtý
Allah’ým… bana geri lütfet muhammed’imi
diye dua etti

peygamber efendimiz az sonra
deve ile birlikte çýkageldi
sevinçle kucakladý dedesi kendisini
biricik yavrum, senin için o kadar üzüldüm
o kadar feryad ettim ki
yanýmdan asla ayýrmayacaðým artýk bundan sonra seni
yalnýz baþýna bir yere göndermeyeceðim

*
seyf bin ziyezen
yemen hükümdarý
habeþlilerden geri almýþtý babasýnýn ülkesini
san’anýn gumdan þehrinde tahta oturmuþtu
arabistan’ýn dört bir tarafýndan
aþiret ve kabile reisleri
onu tebrike geliyorlardý

mekke’yi temsilen
abdülmuttalib’in baþkanlýðýnda
bir heyet gumdan’a gitti
uzun bir yolculuktan sonra
kureyþ heyeti vardý gumdan’a
onlarý seyf bin ziyezen karþýladý
abdülmuttalib hükümdara kendini tanýttý
biz Allah’ýn dokunulmaz kýldýðý
memleketin halký
beytullah’ýn hizmetkarýyýz

bu konuþmasý hükümdarýn dikkatini çekti
ey tatlý dilli kiþi
sen kimsin
ben haþim’in oðlu abdülmuttalib’im
seyf, biraz daha dikkat kesildi
sevinç ve heyecan karýþýmý bir sesle
demek sen kýzkardeþimizin oðlusun
abdülmuttalib
evet…

hükümdar
ey abdülmuttalib
sana bir sýr emanet edeceðim
bu sýrrýn seninle alakalý olduðu kanaatini taþýyorum
bu baþkalarýndan gizlediðimiz
bir kitapta bulduðum
çok büyük ve mühim bir haber
abdülmuttalib meraklandý
nedir o

seyf sýrrýný açýkladý
bu sýralarda dünyaya gelmiþ olmasý muhtemel
bir çocuða ait bu sýr
o çocuk sizin taraflarda
tihame bölgesinde doðacak
iki kürek kemiði arasýnda bir ben olacak
babasý ve annesi ölünce onu dedesi
ve amcasý sýrasýyla himayeleri altýna alacak
o,düþmanlarýný zillete uðratacak
en þerefli yerleri fethedecek
kýyamet gününe kadar
rehber ve önder olacak insanlara

abdülmuttalib
meraklandý ve heyecana kapýldý
hükümdarýn biraz daha açýklama yapmasýný
biraz daha açmasýný istiyordu sýrrýný
ey hükümdar
ömrün uzun, saltanatýn daim
ve þanýn yüce olsun
biraz daha açýklama yapar mýsýn
o çocuk hakkýnda

hükümdar
ey Abdülmuttalib
bütün bu iþaretlere bakýlýrsa
bu çocuðun dedesi sen olmalýsýn
bu sözleri duyan Abdülmuttalib
sevincinden derhal secdeye kapandý

bu sefer merak ve þaþkýnlýk sýrasý kükümdara gelmiþti
ey abdülmuttalib
sen anlattýklarýmdan bir þey mi sezdin yoksa
gönlüyle birlikte gözlerinin içi de gülen abdülmuttalib

ey hükümdar
benim abdullah adýnda üzerinde titrediðim
çok sevdiðim bir oðlum vardý
onu kavmimizin eþrafýndan
vehb bin abd-i menaf’ýn kýzý
amine ile evlendirdim
bir çocuðu geldi dünyaya

onun iki kürek kemiði arasýnda
bir ben var
üzerinde taþýyor saydýðýn alametlerin hepsini
babasý da annesi de vefat etti
kendisi benim himayemde þimdi

seyf kanaatinde yanýlmamýþ olmanýn sevinciyle
ey abdülmuttalib
çok iyi koru torununu
yahudiler düþmandýrlar ona
onlarýn kendisine zarar vermesinden kork
ancak Allah, onun düþmanlarýna
imkan ve fýrsat tanýmayacak
benim eski kitaplardan öðrendiðime göre
yesrip onun hicret yeri olacak

bir müddet sonra hükümdar ,kureyþ heyetini
büyük ikram ve ihsanlarla mekke’ye uðurladý
verdiði hediyeler diðerlerinkinden çok daha fazlaydý
uðurlarken de ona
torununun halinde ki deðiþiklikleri
her yýl bana bildirmeni
rica ederim dedi

ne var ki
seyf bin ziyezen henüz bu konuþmalarýn üzerinden
bir sene bile geçmeden
hayata gözlerini yumdu
bir aylýk ayrýlýktan sonra mekke’ye varan abdulmuttalib
nur torununu hasretle kucaklayýp firak acýsýný
visalin lezzetiyle gidermeye çalýþtý

sevgili peygamberimiz (s.a.v.)
henüz dedesi abdülmuttalib’in himyesindeydi
kuraklýk yüzünden mekke ve etrafý
dehþetli bir sýkýntý
amansýz kýtlýk içinde kývranýp duruyordu

abdülmuttalib
büyüklüðünü anladýðý torunu efendimizi
yanýna alarak oðlu ebu talib ile birlikte
ebu kubeys daðýna çýktý
kureyþliler geliyordu onlarýn peþi sýra

abdülmuttalib yüzünü kabe’ye çevirdi
üç sefer gökyüzüne doðru kaldýrarak peygamber efendimizi
Allah’ým
bu çocuk hakký için
bizi bereketli bir yaðmur ile sevindir
diye yalvardý

alemlerin efendisinin yüzü suyu hürmetine
kabul oldu yapýlan dua
anýnda yaðmur damlalarýyla
kureyþin sevinç gözyaþlarý birbirine karýþtý
bütün bu olup bitenler
dedenin torununa karþý içten sevgisi
baðlýlýðýný artýrýyordu kat kat
kuvvetlendiriyordu istikbalde büyük bir insan olacaðý kanaatini
büyük bir ihtimam gösteriyordu nur torununa

yaþý epeyce ilerlemiþ abdülmuttalib
bir gün aniden rahatsýzlandý
rahatsýzlýðý arttýrýyordu gittikçe þiddetini
artýk bir baþka aleme göçün yakýnda baþlayacaðýný anlamýþtý
ancak görmesi gereken bir vazife vardý
sevgili peygamberimiz (s.a.v.)i teslim edecek
emniyet edilir bir kiþiyi seçmek

bunun için bütün oðullarýný çaðýrttý
ebu leheb geldi aklýna
fakat o katý kalpli
merhametsizin biri idi
içinden olmaz deyiverdi
ya abbas
hayýr o da olamazdý
çoluk çocuðu çoktu çünkü
ancak onlarla meþgul olabilirdi

ya hamza
razý olmadý ona da
zira hamza genç ve meraklýydý ava
gereði gibi ilgilenemezdi torunuyla

ya ebu talib
bulmuþtu nur torununun hamisini
ebu talib’in serveti azdý gerçi
ama boldu merhameti ve þefkati
himayeye ancak o layýk olabilirdi
torunu muhammed’i (a.s.m.)

efendimizin (a.s.m.) de görüþünü almayý ihmal etmedi
ey gözümün nuru söyle
amcalarýndan hangisinin himayesine girmek istersin
sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)
yerinden kalktý dedesinin sorusuna cevap olarak
gidip boynuna sarýldý amcasý ebu talib’in

onun himayesini kabul ettiðini ifade etmiþ oluyordu böylece
tercihinde isabet ettiðine sevindi abdülmuttalib de
dönerek þöyle dedi sonra ebu talib’e
sana emanet ediyorum torunum muhammedi
o, ilahi bir emanettir
her þeye raðmen onu
canýn ve baþýn pahasýna da olsa
koruyacaðýna
açýkça söz ver ki bana
kalmadan gözlerim arkada
gönlüm rahat etsin

efendimizin kendisine karþý teveccühünden
fazlasýyla mütehassis olan ebu talib
gözleri dolu dolu oldu
babasýna þu cevabý verdi
ey babacýðým
sen hiç merak etme
yeðenimi öz çocuklarýma
hatta kendi canýma bile
tercih edeceðimden emin olabilirsin
hayatta bulunduðum müddetçe
ona hiç kimsenin zarar vermesine
müsaade etmeyeceðime
söz veriyorum

abdülmuttalib fazlasýyla memnundu
gözleri sevinç gözyaþlarýna boðuldu
yakalandýðý rahatsýzlýktan kurtulamayan abdülmuttalib
torununun neþesine, sevgisine, tebessümüne doyamadan
seksen yaþýný aþkýn bir ihtiyarken
gözlerini dünyaya kapadý

fil yýlýndan sekiz sene sonra mekke çarþýsý
abdülmuttalib’in vefatý dolayýsýyla
günlerce kapalý tutuldu
kureyþliler, sevdikleri ve hürmet ettikleri
bu ulu zatýn ölümü sebebiyle
günlerce yas tuttu
cenazesini el üstünde dolaþtýrdýlar
defnettiler sonra.

sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)
dedesini kaybetmekten derin üzüntü duydu
çünkü babasýnýn ve annesinin de ebedi âleme göçünü hatýrlatýyordu
dedesinin cenazesi ve defni sýrasýnda
gözyaþlarýný tutamadý
bazen hýçkýrarak
bazen sessiz sedasýz aðladý

peygamber efendimizin saadetli ömrü
ilk sekiz senelik bölümü
iþte böyle acýlarla
üzüntü ve kederle dolu geçmiþti
adeta hassas ruhu ve rikkatli kalbi
ta o yaþlarda
çekeceði meþakkat ve mihnetlere
dayanmak için istikbalde
ýstýrap ve sýkýntý teknesinde
yavaþ yavaþ yoðruldu

*
redfer

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.