sabah uyanmýþým ki gök dalgasýz
deniz bulutsuz
esmeyen rüzgarlar doldurmuþ yüreðimi
her biri baþka melodi
her bir baþka hasret
üþüdü en ücrasý
öyle çok üþüdüm ki
sýk yapmadýðým bir þey
haberleri seyrediyorum
son dakika haberlerini
türkiye 17 nisana kadar uçuþlarý kapatmýþ
korkuyor muyum
endiþeye mi kapýlýyorum
hastalýk içgüdüsü mü ne
bilmem..
o zamana kadar olmayan bir panik kaplýyor beni
neden geçmez olur artýk saatler
dört duvar dolusu kurþun akmýþ kulaklarýma sanki
o kadar bir þey ki
duymak istemiyorum
sadece cevabýný bulamadýðým
bir soru kalmýþ aklýmda
peki neden hala gitmiyorsun
*
gurbetteyiz uzaktayýz
gönül baðý ile baðlý olduklarýmýz dýþýnda
burada kimsemiz yok
yoðun bir duygusallýk sarmalýndayým
ilk kez gurbetlik hissine bürünüyor içim
binlerce ölü hatýradan damlayan
deniz mavisi gözyaþlarýnda
keþfedilmemiþ hasret buharý
martý çýðlýðý
vapur sesine yakalanýrcasýna
gözlerim gidilmemiþ bir ülke arýyor
þimdi ne yapmalýyým telaþý
birazda heyecaný
biletlere bakýyoruz
gece türkiye’ye giden bir uçak varmýþ
boþ yerde mevcutmuþ
Rabbim yine bir çýkýþ yolu göstermiþti
binlerce þükür
*
bir taraftan tedirginlik
bir taraftan acelecilik
hýzlýca havaalanýndayýz
her þey þimdiye kadar çok normal
gümrükten de geçince
rahatlamam lazýmken
yüreðim gümbür gümbür
nedense…
bütün kýyýlar..., bütün denizler
hýrçýn dalgalar olup üstüme geliyor
soðuk rüzgarlarýn nal sesleri
öpüyor ayak izlerini vatan sevdamýn
söndürüyor yürek ateþini
bekliyoruz,
uçuþa daha var
erken gelmiþiz
beklemeye devam
dakikalar ,saatler çok uzun
her bekleyiþ gibi
gelen giden uçakta yok bu arada
huzursuzluk baþlýyor yolcularda
her kafadan bir ses
kaç saat geçti normal uçuþ saatinden
gelen uçak yok hala
Allah’tan çocuklar oturaklarda yorgunluktan
uyuyakalmýþ
bu gece
dinlemeliler sadece
öncesiz meçhul bir öykünün perdesini aralayýp
sanki içeriye gizlice
çýðlýksýz sesiyle
bir masal kuþu girmiþ
düþ seanslarýndan habersizce
uyumalýlar
haydi gidin çocuklar
yýldýzlar size gelmezse eðer
siz onlara gidin
bir sihirli halý misali
çýktýðýnýz kerevetin üstünde
yýldýzlardan yýldýzlara atlayýp
girin memleketimin bütün kapýlarýndan içeri
beraberce
el ele … kahkahalar atarak
*
bir baþka planýmýzda yok
sadece yurda dönmek istiyoruz o kadar
maskeli insanlar var bekleyenler arasýnda
uçak geliyor sonunda
ahalinin o anki mutluluklarýný sanýrým hiç unutmayacaðým
birbirlerine öncelik vermelerini de
zor zamanlarda bile gösterdikleri erdem diye
kodlayacaðým zihnimde ki raflara
uçaktayýz iþte
ben tek oturuyorum
çocuklar arkada
bir bilgilendirme formu daðýtýyorlar
prosedür gereði form türkçe hazýrlanmýþ
o atmosferde
lahuti bir sýcaklýk kaplýyor bedenimi
avucuma inci tanesi gibi dökülecek yýldýzlar
yakamozlarla sarýlacaðým sanki
gözlerden uzak memleket sevdalý yüreðim
istiridye olup kapanacak
hayallere dalacaðým sanki
*
kalem yok yanýmda
çantamda hep bir kalem bulundururdum aslýnda
kalemim þimdi neden yok sorusu meþgul ediyor beni
o kadar tedirgin olmuþtum ki
hiç fark etmemiþim
ilk defa gözyaþlarý ile dolduruyordum
bir formu
bir taraftan da yanýmdakilere
belli etmeme çabasýndayým
ellerim neden bu kadar soðuk
bilmiyorum sebebini
kimlik ,iletiþim bilgilerim isteniyor
ve ikamet adresim
adresimi bilmiyorum
ne yazacaðým diye düþünürken
çocukken köyümüze gelen mektuplarýn üzerine
falancanýn eliyle
ibaresinin yazýldýðý aklýma geliyor
tam öyle deðilse de
tuhaf bir adres yazýyorum parantez içinde
caminin karþýsýnda…
iniþte istanbul yazýsýný görünce
ana kucaðý gibi sýmsýcak bir duygu düþüyor baðrýma
herkes alkýþ tutarken
ben hamd derdindeyim
ne olacaksa olsun þimdi
memleketimin havasý tüm havamýzý anýnda deðiþtiriyor
merhaba çocukluðumun þehri
istanbulum
seni içimden kanatlanan fýrtýna kuþlarýna emanet ediyorum
sana göklerden bakýyorum
yüreðimdeki seni seyrediyorum
haydi canýmýn içi
þimdi
sýmsýký sarýl bana
sarýl bana
güneþli bir bahar sabahý hoþ geldiniz
iyi ki geldiniz, der gibi
karþýlýyor bizi anavataným
bir de istanbul’un kokusu eklenince
sormayýn gitsin
keyfimize
*
yýllardýr
annemin oðlum sesini duymayý bekledim hep
her rüzgar alev olup esti
sinemin bütün yönleri yangýn yerine dönüþtü
nihayet evdeyiz
telefon yine mesajla dolmuþ
sað olsunlar
salgýndan dolayý devletimizin uyarýlarýný emir telakki edip
kendimizi eve kapatýp kimseyle görüþmüyoruz
evde karantinadayýz
artýk hoþ geldin beþ gittin yok
gelip gitmek yok
yapacak çok iþ var
okunacak bir çok kitap
çocuklarla oynanacak bir çok oyun
zaten nicedir þöyle doya doya
birlikte olmaya hasretiz
*
beþinci günde bir telefon geliyor
arayan bir doktor haným
uçakta doldurduðumuz form ellerine ulaþmýþ
iyi olup olmadýðýmýzý soruyor
doktorun sadece ilk cümlesini duyabildim
ve sonra
hüngür hüngür aðlamaya baþladým
o an aidiyet duygusunun tesiri altýndaydým
ne kadar güçlü bir duyguydu o
adeta farklý bir boyuttu
hiçbir þey duymuyordum
tam olarak nasýl bir his olduðunu anlatamayacaðým
sanýrým.
telefonu kapatýp kapatmadýðýmý
ya da kapatýrken
hoþça kal deyip demediðimi bile
hatýrlamýyorum
sonbaharýn sesini taþýyan
göç mevsimiydi üstelik
ne göz yaþý kalýrdý tek baþýna
ne de aðlanan zamanlar
yani diyeceðim o ki
o benim saklý halim
sýcaklýðým kadar
üþümelerim kadar
*
yahu devlet dediðin bunun için var
tabii ki vatandaþýna hizmet edecek
ne var bunda aðlanacak deðil mi
deðil kardeþim deðil
hayýr öyle deðil iþte
o iþ öyle deðil iþte
Allah devletimize zeval vermesin
tüm hücrelerime nüfuz ediyor memleket hissi
tarifi imkansýz duygulara sürüklüyor
zaten var olduðumuz köklerimize
daha da baðlýyor beni
iyi ki gelecek yerimiz var
iyi ki vatanýmýz var
iyi ki devletimiz sað
iyi ki milletimiz salim
iyi ki buradayýz
iyi ki..
bütün iyi kilere
hamdolsun
þükürler olsun
redfer