hani okul çaðýnda
duvarlarýnda mevsim þeridi bir köy okulunda
veya kenar bir mezrada
yanan sobanýn çýtýrtýlarý eþliðinde dersi dinlerken
zaman zaman pencereden dýþarý gözünüz kaydýðýnda
baharýn gelmesini iç çekerek ne çok beklemiþizdir
bembeyaz bir örtüyü üzerine sýmsýký çekmiþ doðanýn
“basübadelmevt” sýrrýnca yeniden diriliþini
pencere kenarýnda derin bir tefekküre dalmýþ gibi
boyun bükmüþ mor menekþelerce izlemiþizdir
karlarýn hýzla eridiðini
renk renk çiçeklerin
topraðý ve karý delerek baþlarýný uzatmasýný
*
baharýn neþesi cemreler ince ince
gökyüzü zemininden inince
tek tek
peyder pey
güneþ daha bir sarý olmaya baþlar artýk
kýra ,bayýra çiçek toplamaya çýkan çocuklarýn sesi yayýlýr ortalýða
köy yerlerinde
kuþlar kanat kanat bahar taþýrlar dal uçlarýna
gece zikirlerinden sonra cezbe ile ayaða kalkmýþ gibi
ya Mumit zikrinden
ya Hay zikrine geçer adeta tüm doða
misk gibi lavanta kokusu sarar her yeri
bahar gelince
emektar sobalar istirahatgahýna çekilir yavaþ yavaþ
baðlar ve aðaçlar budanýr ,
damatlýk týraþlarýný olur gibi
arýlar çiçekler arasýndaki semalarýna baþlar
rahmet iner topraða
her damlasýnda bir melek nazeninliðinde buluþur
yaðmurla toprak.
*
oysa þimdi
kentliyiz
þehirliyiz
kaldýrýmlardaki tarhlarý rengarenk çiçeklerle bezedikleri zaman anlayabiliyoruz
baharýn geldiðini
bir de maðaza vitrinlerindeki mankenlerin mevsimlik kýyafetlerinin deðiþmesinden
kapýlarýmýzdan içeri ellerinde çiçeklerle girmiyor artýk çocuklar.
bir tomar kaðýt,
bir yýðýn dosya býrakýlýyor belki önümüze
ya da faturalar, dekontlar…
çek , senetler belki de
hasbelkader gittiðimiz bir yerde bir dostumuzun profilinde
paylaþtýðý köy, dað ve aðaç arka planlý fotoðraflarýndan anlýyoruz
baharýn bir yerlere bizden habersiz geldiðini
hele bir de hüzünlü bir naðme koyduysa arka fonuna
efkarýmýzý bir sýcak çay ile dindirmeye çalýþýyoruz
kim bilir?
bir hatýra arýyor zihnimiz
ufacýk bir uç bulsak dalýp gideceðiz maziye
ama yok bulamýyoruz belki de
cüzdanýmýzýn ya da kitaplarýmýzýn yapraklarý arasýnda
sarý papatyalar da saklayamýyoruz ki artýk
onlara tutunup yeniden
dönelim diye çocukluðumuzun baharlarýna
kuzu seslerini duymak için
kafamýzý uzatsak pencerelerden
motor ve korna seslerinin kavgasý doluyor kulaklarýmýza
eve dönerken kaldýrýmda gördüðümüz münzevi aðaçlara
müzelik bir nesneymiþ gibi bakýyor kimimiz
*
çölde vaha bulmuþ seyyah gibi hissediyoruz bir küçük park görsek
çayýr çimenin, kýrýn bahçenin yerini tutmadýðýný biliriz
yinede neþemiz yerine gelir
köy deyince tatil köylerini anlayan az insan yok memleketimizde
sanki cennette yaþýyorduk da dünyaya sürüldük
evet, öyle
insanýn kaderi bu galiba
hep cennetlerden sürülüyoruz
adem babamýzýn sürgünü bizde baþka suretlerde ortaya çýkýyor sanki
ayrýldýðýmýz her mekan geldiðimiz yerlerden daha iyiydi hep
annemizden evimize
evimizden sokaða
çocukluðumuzdan gençliðimize
gençliðimizden yaþlýlýðýmýza sürülüp duruyoruz
doðadan kente
doðaldan yapaya
taþ toprak ve aðaçtan
çelik beton ve plastiðe sürülüþümüz gibi
en kötü tarafý ise bu sürgünlüðümüz maalesef
bilerek isteyerek ve gönüllü bir sürgünlük
daha rahat yaþama uðruna rahatýmýzý
daha özgür olma uðruna asýl özgürlüðümüzü
daha güçlü olma uðruna asýl gücümüzü
daha daha nelerimizi kaybettiðimizi bir bilebilsek
kentin tüm keþmekeþliði içinde
aklýmýz deðilse ruhumuz fark ediyordur…
*
iþten eve, evden iþe gidiþ geliþlerimizdeki oflamalarýmýz
pazartesi sendromlarýmýz
mesire alanlarýný ve parklarý hýncahýnç doldurmalarýmýz
ve balkonlu evleri tercihlerimiz
hep bu sýzýnýn sonucu deðil midir
kentlerin þehirlikten çýkýp
plastik, beton ve çelik cehennemine dönüþünü fark edip
kendini yýlýn belli zamanlarýnda yazlýðýna
köydeki bahçesine vs. atan yarý zamanlý köylüler
tüm kentliliðine raðmen
köy hayatýnýn nostaljik, çilesiz, tadýmlýk yanýný yaþama hevesinde olanlar
*
uzak bir hayalden ibaret
dýþarýda ki bahar
kentlerin dýþýnda ki hayat.
nereden mi anlýyoruz
hobi stantlarýnda mevsim deðiþmiþ efendim
oradan …
baþka nereden bileceðiz baharýn geldiðini
kaldýrýmlarda çiçek açmýyor ki
aslýnda
bahar hep ilktir
diriliþtir
bahar gelince hayat gelir yeryüzüne
*
redfer