yokluðun böyle aðýr gelmezdi
ah þu kuþlarýn uçup uçup yanýna konma fikri olmasa
bir kaç uzun gün geçtik
bir kaç ihtiyar aðaç
ve bir kaç daðýn eðiminden
dünya dedik; yediveren bir çiçek, yedi veren bir aydýnlýk
taþralý bir kýsraðýn içindeki rüzgara
ve çeliðin keskinliðine yemin ederek
yedi gök, yedi zaman ve tam yedi insan
yedi kursak, yedi olasýlýk ve tam tamýna yedi söz geçtik
buðday tarlalarýndan
ekmeðin terinden
suyun dumanýndan
ve içimizin aykýrý patýkalarýndan
dilimizin avlusunda devrik cümleler
ýrmaklar, salýncaklar
aklýmýzýn söðüdüne tünemiþ hu kuþlarý
yapraðýn içinde ölü bir sonbahar
ve nakkaþýn elleri...
ýþýðýn ve acýnýn yontulduðu bir yer olmalý
her köþesinde bir babanýn aðdalý sesi oturmalý
yaþamýn bir ustasý
kutsallýðýn saf bir yaný
kalbin elleri olmalý, kalbin yüzü
giden þeylerin vuslat adlý
dönen þeylerin ise hasret adlý kanatlarý olmalý
çýrpýnýþýnda göðün tüm hengamesi dökülmeli
baðýþlanmanýn asma katý
nar aðacýna bakan balkonu olmalý,
nakkaþýn penceresinden uçmalý hu kuþlarý
-senin adýna konmalý...
Siyah sözler
beyaz sözler
karanlýk kaðýtlar
ve yazgýlar, irili ufaklý, uçsuz bucaksýz
alaturka cümleler içinde, soyum gülden gelir diyen o ses
yüzüme benzeyen o ses
eðilerek suyun kulaðýna
tevazuya hiç gerek yok
nakkaþýn senaryosunda, yorgun bir deliyim ben...
önce kelimeler bana yaþamýn anlam anahtarýný verdi
sonra içimdeki duvarlarýn, pencereleri olabileceðine inandým
sonrasý malum, heykelden yapýlma insanlar
inanç manifestolarý
tanrýya küsmeler dergâhýnda, yapayalnýz aynalar
ressamlar, terziler ve þairler
tam yedi bahane, yedi fesleðen ve yedi ayet
yedi tükeniþ, yedi zulüm ve tam tamýna yedi sýrat geçtik
öldürülmüþ zamandýr insan, demiþti bir kandil yakýcýsý
mezarlýklarýn icadýndan önceydi
seni sevmenin icadýndan önce...