ON İKİ EYLÜL 1980
Ben Eylülde
Eylülün on ikisinde
Bin dokuz yüz seksende
korktum ilk kez..
Çocukluðum geride kalmýþ
adam olmaya adým atmýþ...
Belediyede iþe baþlamýþtým
üç sene olmamýþtý henüz..
Ýkinci Eylüldü iþ yaþamýmda
yýllýk iznimdeydim
evdeydim...
Sabah darbeyle uyandým
tek kanal televizyondan duydum
sýký yönetim bildirilerini..
Zamansýz ve ayarsýz
bir þeyler vardý havada
adýný koyamadýðým
ketum bir sessizlik
sonsuzluk gibi..
Sonrasýz ve öncesiz
bir o kadarda
korkutucu..
Zembereði kurulu bir
Peter saat
tik tak tik tak
haydi gel bakalým
diyecek kadar yabancý
bir o kadarda
yakýným sayýlýrdý.
Sanki saat
gözlerini kýrpmadan
beni gözlüyordu.
Kim bilir
belkide ben ona bakýyordum
bilmiyordum..
Tekrar ediyorum
korkmuyor da deðildim..
Endiþenin alaca karanlýðýna
hapsolmuþtum.
Elbette biliyordum
sadece ben deðildim hapsolan
Kuþlarda hapsolmamýþ deðildi
sanki kanatlarý baðlanmýþtý
þehirde öyle..
Ekmeklerde fýrýnlarda
izne mahkumdu.
Gerçi açlýðý düþünecek zamanda deðildi...
On iki Eylüldü
Eylülün on ikisi
Yýl 1980
Cam’dam baþýmý dýþarýya uzatacak kadar
cesaret bulabildiðimde
bakabildim sokaðýn iki baþýna..
Gördüklerim
ne yapacaklarýný bilmeden
askýya asýlmýþ giysi gibi
ikiþer askerin bekledikleriydi
Televizyonda bildirilerden anlamýþtým
kimseyi sokaða salmadýklarýný.
Bu betimlemeyi
nereden çýkardýn demeyin.
Bende
askerden yeni gelmiþ sayýlýrdým.
Biliyordum davranýþlardan
askerlik hallerini..
Ben bunlarý yaþarken
irkildim bi anda
zýnk diye evimin önünde duran
askeri araçtan
bir astsubayýn hýzla inip
bu ev mi diye sorusu
suratýmda tokat gibi patlamýþtý...
Astsubayýn ardýndan,
Belediyeden þefimizin de
araçtan inmesi
beni rahatlattýðý kadar
korkumu engellediði söylenemezdi.
Onlarýn kapýyý çalmasýna izin vermeden
ben kapýyý açmýþtým bile..
Þefimizin Necip gel oðlum sözü bitmeden
komutanýn haydi bin arabaya komutunu
hücrelerime kadar hissetmiþtim..
Neyse arabaya bindim ve
tarihi belediye hizmet binasýna gittik..
Belediye baþkanlýk makamýnda
bir Yüzbaþý
biz dört personel karþýsýna dizildik..
Ben yýllýk izinde olduðum için
en son gelmiþtim..
Hakkýný yemiyeyim samimiydi
kaba davranmýyordu
fakat
emir ekli ve zaman zarflý
cümle kurumlarýndan
korkmadýk deðil...
Korku bulaþýcýmýydý,
yoksa
biz mi içine düþmüþtük bilmiyorduk
Fakat
durumun ciddiyetini anlamýþtýk..
En kýsa sürede
her caddeye sokaða ve
köþe baþýna
hoparlörler takmamýzý istiyordu..
Amaç sýkýyönetim bildirilerinin
anýnda tüm ilçe halkýna
duyurulmasýydý..
Duyuruldu baðýr baðýr
aðýr aðýr ürkü yayýldý
koþulsuz sorgusuz
emir sayýldý
kanun bilindi..
fýrýna ekmek almaya
kimse gidemese de
fýrýnlar ayaðýna gelmiþti halkýn
sokak sokak ekmek satýldý.
Ekmeðe ulaþmak þans sayýldý
hastaneyi ve hastalýðý
kimse aklýna getirmeden..
Zaman kavramý yok olsa da
Peþ peþe okunan haberlerden
sokak hoparlöründen duyulan
bildirilerden
çok çabuk geçiyordu zaman.
Evler doluydu
sokaklar boþ..
Bu arada boþ durmuyordu
ne hoparlörler
ne de tek kanal
televizyonlar
bildiriler bildiriler bildiriler...
Her þey fýsýltýya dönmüþtü
evin içinde bile
konuþurken insanlar
bilinç altýna iþlenen
korku sarmalýyla
etrafýný kontrol edercesine
ses tonunu da kontrol ediyordu..
Demiþtim ya ÜRKÜ hakim kýlýnmýþtý...
Necip Kahraman 13 Eylül 2019
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.