bulutlarýn arkasýnda kalan, ay yüzlümdün bense, Zühre yýldýzýna bakan garip bir yolcu dün gece kederli halimden, coþkun bir nehir aktý
biliyorum, hissediyorum, Allah’a emanet ettiðin ben
þimdi;
hayat yokuþunun çýkmaz sokaklarýnda bir mecnun halinde “Leyla! Leyla!” diyerek seni arýyorum
beyaz bir yüzün vardý, saf ipeklere benzer hilalden kaþýn, keskin bir bakýþýn sakin bir yaprak gibi asude bir duruþun beni çaðýrýyor, bir çýnar gölgesine
afili düþlerimin yaðmurlarý yaðarken gök yüzünde þimþeklerin çakýyor kalbimin tam da üstüne sen bunu bilmesen de
bugün;
gergef gergef dokunmuþ acýlarýn pazarýnda delice bakan hüzünlü gözlerin saf nazarýndayým beyhude dolaþýp, yaralý yaralý gezen hazan bahçelerinin gül dalýnda Eylüle kalan son yapraðým ben
eski bir çaðda yeni bir sevdanýn aþk deryalarýnýn mahcup kýyýlarýnda seyr-ü sefere çýkmýþ dev dalgalarýn tam ortasýnda sessiz ve usulce dolaþýyorum
candan uzak, canandan uzak çöl seraplarýnda gözleri aþktan kör, yalnýz bir adam