gözümü açýp bakýyorum
camili saat duvarda
demir kapý açýlacak
sekize on kala
ayaklanýp kalkýyorum
düþüyorum mutfak yoluna
bir sigara yakýyorum
oturuyorum cam boyuna
Saat sekize on kala siyah boyalý demir kapý açýlýyor. Sen çýkýyorsun. Mavi kot pantolonun, gri kaþe montun ve baþýndaki el örgüsü kýrmýzý þapkanla…
O zaman; "güz gelmiþ" diyorum kendime. Hava puslu ve soðuk… "Hem bahar, hem de yaz; geçip gitmiþler." Gözümü kýrpmadan bakýyorum; baharýn yeþili gibi, geçen kýþtaki beyazý gibi. Hem de bekliyorum; baþýný kaldýrýp sen de bakacaksýn, içten bir gülümseme yollayacaksýn…
Ama olmuyor. Baþýný yere eðiyorsun, inadýna koþarca yürüyorsun. Yola dönerken görüyorum, göz ucuyla bakarken camdan bakan bana, nispet edermiþ gibi gülüyorsun. Sonra da kaçarcasýna uzaklaþýp gidiyorsun. Hayal kýrýklýðý yaþýyorum…
Sonra düþünüyorum da "aradan altý ay geçti" diyorum kendime. "Gözden ýrak olunca gönülden de mi olduk?" Sonra "haklý" diyorum. Ne bir haber, ne bir selam… Ne mektup, ne telefon… Ne merhaba, ne tokalaþma… "Kýz haklý."
"Üzüm üzüme baka baka kararýrmýþ, ben de karardým sana baka baka" öyle dediðini sanýyorum. Diyorsan da haklýsýn… "Üzüm üzüme baka baka kararýr ama sonunda olgunlaþýr. Üzüm deðiliz ama biz neyiz? Neden hala koruk bir þeyiz"”Sonrasýnda da öyle dediðini sanýyorum. Diyorsan da haklýsýn ama…
yarýn yine
yarýndan sonra da
her sabah her sabah
sekize on kala
ben hep kalkacaðým
kahvem ve sigaramla
cam boyuna oturacaðým
üzüm üzüme
baka baka
deyip deyip
durmadan sayýklayacaðým
yarýn yine
yarýndan sonra da
her gün her sabah
sekize on kala
hep uyanacaðým
kahvem ve sigaramla
cam boyuna oturacaðým
özüm özüne
özün özüme
üzüm tanesi deðiliz biz
deyip deyip
yýlmadan anlatacaðým
Latekmen. Ekim/2015/Lüleburgaz