Dört mevsim dört ömürdü, beþte soluklanmaya Yol alýp menziline, varýp konuþlanmaya...
Pýnarýndan baharýn, içip içip kanýlýr Yazýn harlý odunda içten içe yanýlýr Hazan ile sararýp zemheriyle donulur Üþüyen dudaklara bir tas bade sunulur
Geçmiþin tüm varýný, tüter bacadan ocak Ter akýtýr alýndan harla solunan sýcak Açýlýrken pencere, hasret sarmalar kucak Çekilir sis perdesi görünür köþe bucak
Karanlýklar daðýlýr, toparlanýp gidince Boy verir tüm tohumlar, esareti bitince Yerde toprak tütecek, gökten râhmet düþünce Nefesi kesik ömrün, ömrünü tüketince
Elde avuçta kalan toplanýr bir araya Kâh gülüp kah aðlarken tuz basýlýr yaraya Karalarla beyazlar dizilecek sýraya Kefelere koyulup çekilirken daraya
Hasat bittikten sonra piþmanlýk neye yarar? Kýlmak, bu kadar zor mu; kavlinde kati karar Demedim mi; ey gönül, yakar sineyi efkâr Kavlinden dönme sakýn bozulmasýn istikrar