MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

BEN ANADOLUYUM
yarsuad

BEN ANADOLUYUM


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ANADOLU’YA SORDUM?
’KAÇ ASIR BENÝM-LESÝN’?
DEDÝ; ’MALAZGÝRTTEN ÖTEYÝM
SAKALARLA YURDUNUM’

DANDANAKANDAN DAHA ESKÝ
ASÝ-TAVAYLA RÜYA SANKÝ
SIHHÝYE HEYKELÝ SENÝNKÝ
HÝTÝTLERLE ZÝLLÝYETÝNÝM

ÝSKÝTLER TARÝHTE BÝLÝNEN
ÝLK TÜRK SOYU SENÝN ATAN
BAÞBUÐ MADUVAYLA ALINDIM
TÜRK YURDU ANADOLUYUM

MADUVA ADI ‘ALP EREN’ TÜRK
ANADOLUYU TÜRKLEÞTÝREN TÜRK
SOYU ÝSKÝT TÜRKOÐLU TÜRK
ATA YURDUN ANADOLUYUM

SAKALARLA TÜRKLEÞTÝM
HÝTÝTLERLE ÝSKÝTLEÞTÝM
BEN TÜRK’E ÖZ KAREDÞTÝM
BEN ,ATATÜRKE ANADOLUYUM

TARÝHTE 16 DEVLET KURAN
DÝNÝ ÝSLAM ,ELDE KUR’AN
KÜÇÜÐÜ SEVEN,BÜYÜÐÜ SAYAN
TÜRK’E YURD;ANADOLUYUM

YARSUADIM,ÝSLAM ANADOLU
MEVLANA,HACI BEKTAÞ DOLU
MADOVANIN ’ALPER TUNGA’ ADI
BEN TÜRKÝYEYÝM BEN ANADOLU
ADIM TÜRKÝYE,BEN ANADOLUYUM

...................................................................................................................
ANADOLU’YA ’TÜRKLER NE ZAMAN GELDÝ’ SORUSU ÝLHAM KAYNAÐI OLDU,ÞÝÝRLEÞTÝRMEK ÝSTEDÝM.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
ANADOLU’DA ÝLK TÜRK ÝZLERÝ
Batý dünyasýnýn, "Türkler 1071’de Malazgirt Savaþý ile Anadolu’ya geldi" tezi büyük bir yalan ve aldatmacadýr. Bugün Türkiye adýyla anýlan ve Türklüðün en önemli coðrafyalarýnýn baþýnda gelen Anadolu’nun bir Türk yurdu haline gelmesi uzun bir sürecin ve gayretin neticesidir.
Görünürde XI. yüzyýlda Selçuklularýn batýya yönelmesi ve 1071 Malazgirt Zaferi neticesi ile Anadolu’nun kapýlarýný aralamalarý ardýndan Süleyman Þah’ýn Ýznik merkezli olarak Selçuklularýn bir kolunu Anadolu’da hayata geçirmesi ve bunu takip eden geliþmeler sonucu Türkleþen Anadolu’nun Türkler ile irtibatý baðlamýnda bu tarihten çok daha erken tarihlere uzanan bir geçmiþi bulunmaktadýr.
Türklerin Anadolu’ya ilk geliþleri Sakalar ile gerçekleþti. Sakalar, M.Ö. 665 yýlýnda Kuzey Kafkasya’da yaþayan Kimmerleri yurtlarýndan attýktan sonra onlarý takip ederek Azerbaycan topraklarýna geldiler. Bu sýrada Sakalarýn baþýnda baþbuð olarak ‟Gök”(Asur kaynaklarýna göre Gog) bulunuyordu. Gök’ün Asur kaynaklarýnda isimleri ‟Sarati” ve ‟Parati” olan iki oðlu vardýr. M.Ö. 662’de bu iki kardeþ, Asur ülkesine saldýrdýlar. Bunlardan Parati’nin -yine Asur kaynaklarýnda geçtiði kadarýyla- ismi ‟Maduva” olan oðlu, M.Ö. 654’te tüm Anadolu, Suriye ve Filistin bölgelerini ele geçirdi. Burada adý Maduva olarak geçen kiþi, Firdevsi’nin Þehnâme adlý eserinde ‟Efrasiryab” olarak anýlan, gerçekte ise adý ‟Alp Er Tunga” olarak bildiðimiz Saka hükümdarýdýr. Ýran hükümdarý ‟Keyhüsrev”, Kuzey Azerbaycan ve Doðu Anadolu’yu Sakalardan almak için kurduðu tuzak sonucu M.Ö. 626-625 yýlýnda Alp Er Tunga’yý þerefine verdiði ziyafet sýrasýnda zehirleyerek öldürdükten sonra istediðini elde etti ve Doðu Anadolu topraklarýný ele geçirdi. Strabon’a göre Sakalarýn Anadolu’daki egemenlikleri 28 yýl sürmüþtür.
Anadolu coðrafyasýnda var olan en eski varlýklarýndan biri de M.Ö. 149-127 yýllarý arasýnda Ýtil Nehri civarýndaki topraklarýndan kalkýp Azerbaycan’a, oradan da Kars ve Pasin ovalarýna gelip yerleþen ‟Bulgarlar” ve ‟Vanandlar”dýr. Bulgarlar ile akraba bir kavim olan Vanandlar ile Bulgarlar’ýn Doðu Anadolu coðrafyasýna gelmeleriyle ilgili tarihî bilgi, Ermeni kaynaklarýnca da teyit edilir. Hatta bu yerleþme, etkisini, Selçuklularýn Anadolu’yu egemenliklerine alýncaya kadar Kars þehrinin adýnýn Vanad olarak anýlmasý ile gösteriyor.
HUNLAR VE ANADOLU
IV. asýrda Balamir baþbuðluðunda batýya; Avrupa topraklarýna hareket eden Hunlar, ilk önce, IV. asrýn ortalarýna doðru Ýranî bir kavim olan Alanlarýn ülkesini ele geçirdikten sonra 374 yýlýnda Karadeniz’in kuzeyindeki Got krallýðý topraklarýna saldýrdý ve topraklarýný ele geçirdiler. Hunlarýn önünden kaçan Gotlar, Avrupa’nýn batýsýna, yani Roma Ýmparatorluðu topraklarýna doðru önlerine çýkan Ýranî ve Germen topluluklarýný yurtlarýndan ederek Roma ülkesinin ‟limes” adýný verdiði sýnýrlarýný aþtýlar. Böylece 375 yýlýnda ‟Kavimler Göçü” baþlamýþ oldu. Bu durum, Roma Ýmparatorluðu’nun siyasî, ekonomik, askerî ve sosyal olarak büyük bir buhran yaþamasýna ve yaklaþýk 20 yýl sonra ‟Doðu Roma Ýmparatorluðu ve Batý Roma Ýmparatorluðu” olarak ikiye ayrýlmasýna neden olurken, Avrupa’nýn etnik yapýsýný da köklü bir þekilde deðiþime uðratmýþ oldu.
395 yýlýnda Ýmparator I. Theodosios’un ölmesi ve Roma’nýn doðu ve batý olarak ikiye ayrýlmasýndan sonra ayný yýl içerisinde Hunlar yeniden harekete geçerek yeni bir akýn ve yaðma harekâtýna giriþtiler. Bu harekât, iki koldan yürütülecekti: ilk kol Balkanlar üzerinden Trakya’yý, ikinci kol Kafkaslar üzerinden Anadolu’yu hedef almaktaydý. Anadolu harekâtýný ‟Kursýk” ve ‟Basýk” adlý iki komutan idare ediyordu. Ýlk olarak Kafkaslar üzerinden Erzurum’a girdiler. Ardýndan da bugünkü Malatya ve Çukurova’ya kadar akýnlarýný sürdürerek, sonrasýnda Urfa ve Antakya þehirlerini kuþattýlar. Buradan daha güneye inen Hun atlýlarý, Suriye topraklarýnda faâliyetlerde bulunduktan sonra Kudüs’e kadar akýnlarda bulundular. Ardýndan tekrar kuzeye yönelerek Ankara-Kayseri hattýndaki Ýç Anadolu topraklarýnda akýnlarda bulunarak 396 yýlýnýn içerisinde Azerbaycan yönünde hareket edip Kafkaslar üzerinden merkezlerine döndüler. Avrupa Hunlarýnýn Doðu Roma Ýmparatorluðu egemenliðindeki Anadolu’ya yapmýþ olduklarý bu harekât, Roma ve Bizans tarihî kaynaklarýnda kayýtlý olan Türklerin bu topraklardaki ilk görünmeleridir. 398 yýlýnda yine Avrupa Hunlarýnýn Anadolu’ya yaptýklarý ikinci bir harekât vardýr ki, bu, kapsamý ve sýnýrlarý itibariyle ilkinden daha küçük ölçeklidir. Hunlarýn gerçekleþtirmiþ olduklarý bu askerî harekâtlar, yurt tutma amacýyla olmayýp; keþif ve yaðma amacýyla yapýlmýþ akýn niteliðindedir.
SABÝR AKINLARI
Malazgirt öncesi Anadolu’ya yapýlan Türk akýnlarýndan biri de ‟Sabir(Sibir) Türkleri” tarafýndan gerçekleþtirilir. 305 yýlýnda Kafkasya’nýn kuzeyinden güneye geçen Sabirler, 515-516 yýlýnda Anadolu coðrafyasýna indiler. Sabirler; Kapadokya, Ankara ve Kastamonu’ya kadar faâliyetlerde bulunurken baþlarýnda ‟Çiðil-biy” adýnda bir baþbuðlarý bulunuyordu. Yaklaþýk 11-12 yýl Doðu Roma Ýmparatorluðu topraðý olan Anadolu coðrafyasýnda varlýklarýný sürdüren Sabirler, 527 yýlýnda Anadolu’dan çekilmiþlerdir.
Türklerin Anadolu coðrafyasýna giriþleri sadece Kafkaslar üzerinden olmayýp, VI. asýrda Avrupa kýtasýnda Bizans Ýmparatorluðu ile siyasî sorunlar yaþayan Bulgarlar, 530 yýlýnda yapýlan savaþta Bizans’a yenilince, belli bir kütle Balkanlar üzerinden getirilerek Anadolu coðrafyasýna yerleþtirilmiþlerdir. Ayrýca, Müslüman Araplar ile mücadele de askerî desteðe ihtiyaç duyan Bizans, 755 yýlýnda yine Bulgar Türklerinden bir kýsým halký, Balkanlar’dan Anadolu’ya geçirip buraya yerleþtirmiþtir.
ANADOLU’DA AVAR ÝZLERÝ
I. Göktürk Devleti’nin kurulmasýndan sonra yaþadýklarý baskýlar nedeniyle batýya doðru göçe baþlayan ‟Avarlar”, 558-805 yýllarý arasýnda Orta Avrupa’da ve Karadeniz’in Kuzeyinde büyük bir devlet kurarak, yaklaþýk 250 yýl hüküm sürmüþ olan Avar Devleti’ni kurmuþlardýr. Avarlarýn siyasî tarihi boyunca gerçekleþtirdikleri en büyük askerî harekât, Ýstanbul’u kuþatmalarýdýr. Ýlki 617 veya 619 yýlýnda Sasanî Ýmparatorluðu ile müttefik olarak gerçekleþtirilen kuþatmanýn ardýndan, ikincisi ve daha geniþ çaplý olarak yine Sasanîler ile ortaklaþa düzenlenen 626 yýlýndaki kuþatmadýr. Kuþatmayý fiilen gerçekleþtiren asýl güç Avarlardý. Büyük yanký ve etkiler doðuran bu kuþatmalarýn ilkinde Bizans Ýmparatoru baþkenti terk ederek þehri kaderine býrakmayý düþünmüþ, ikincisinde Sasanî ordusunun da karadan Anadolu coðrafyasýný kat ederek Avrupa yakasýnda kuþatmayý sürdüren Avar ordusuna yardýma gelmesinin ardýndan bu kez imparator, bir diðer Türk Devleti olan Hazar Devleti’nde yardým istemek üzere yola çýkmýþtýr. Kuþatmalar etkili olsa ve imparator ile halký korkuya düþürerek þehri terk etme ve baþka bir Türk Devleti’nden yardým isteyecek duruma getirse de donanmanýn olmayýþýndan dolayý kuþatmalar baþarýsýzlýkla sonuçlanmýþtýr. Yine de bu durum, Türk tarihinde ilk Ýstanbul kuþatmalarýnýn yapýlmasý açýsýndan önem arz etmektedir. Bundan ayrý olarak, II. Justinianus(685-695/705-711) doðudaki Sasanî tehdidine karþý, Avrupa’da bulunan Avar Devleti’ndeki Türklerden bir bölümünü Balkanlar üzerinden Anadolu’ya getirterek onlarý Doðu Anadolu’daki Ýran sýnýrýna yerleþtirmiþtir.
ANADOLU’DA ETRAK ÝZLERÝ
IX. asýrda Türkistan’dan batýya doðru yaþanan Türk göçü sonrasýnda Abbasî Devleti bünyesinde, özellikle 840-860 yýllarý arasýnda çok sayýda Türk’ün bu devletin ordusunda memlûk veya paralý asker olarak görev almasý ve bu durumun ilerleyen yýllarda da giderek artmasý, onlarýn zamanla Abbasî Devleti içerisinde güç sahibi olmalarýna yol açtý. ‟Benî Bâcûr(Bayçur)”, ‟Afþinler”, ‟Benî Akþid”, el-Sûlî, ‟Beni el-Sâc(Sacoðullarý) ve ‟el-Türkiþî” gibi aileler, Abbasî ordusu ve devletinde yükselen Türk ailelerden bazýlarýdýr. Bu ailelerden biri olan Afþinlerden ‟Afþin Haydar”, Doðu Anadolu’yu da içerisine alacak þekilde, Abbasîlerin Ermeniye, Azerbaycan genel valiliði yapmýþ ve onun döneminde bu bölgelerde yüksek miktarda bir Türk zümresi ve kuvveti bulunmaktaydý. 838 yýlýnda Abbasî halifesi Mutâsým’ýn Anadolu üzerine çýktýðý seferde Afþin, Abbasî ordularýnýn sað kanat komutanýdýr. Onun devlet içindeki siyasî gücünün giderek artmasýndan çekinen halife Mutâsým, Afþin’i idam ettirdi. Fakat bu durum, Doðu Anadolu ve Azerbaycan’daki Türk askerî gücünde herhangi bir eksilmeye neden olmadý. M.786 yýlýnda halife Harun el-Reþid, komutanlarýndan ‟Ebu Süleyman el-Türk” bir Türk emirini Tarsus þehrine görevlendirmiþtir. Ayrýca, yine o dönemlerde Adana-Tarsus bölgesinde Abbasî emirlerinden ‟Buga” adlý bir Türk komutan, valilik görevinde bulundu. Abbasî Devleti, IX. Asýrdan itibaren orduda görev yapan komutan, asker ve cümle Türk zümresinin Arap kadýnlarýyla evlenip melezleþerek, savaþçý özelliklerini kaybetmemeleri için, onlara has, Güneydoðu Anadolu bölgesinde yer alan ve ‟Samarra” adý verilen vilayeti kurmuþlardýr.
PEÇENEKLER VE ANADOLU
Türkistan’dan batýya; Doðu Avrupa’ya doðru yönelen son büyük göç, IX-XI. asýrlar arasýnda yaþanmýþ ve bu göçü oluþturan Türk kütlelerinin en büyüklerinden biri ‟Peçenekler” olmuþlardýr. Peçenekler, Batý Göktürk Devleti’nin yýkýlýþ sürecinden sonra Karluklarýn güçlenmesi ile üzerlerinde oluþan baskýdan dolayý önce Batý Sibirya’ya, daha sonra da IX. asýrda yaptýklarý akýnlar ile ticaret yolunun güvenliðini bozduklarý için Hazar Devleti’nin baskýsýyla 860-880 yýllarý arasýnda Karadeniz üzerinden Doðu Avrupa’ya doðru göçe baþladýlar. Sonrasýnda onlarý ‟Uzlar(Oðuzlar)” ve ‟Kumanlar(Kýpçaklar)” izlediler. Her gelen grup bir önceki Türk boyunu o an bulunduklarý bölgelerden atarken, bu durum, Türk boylarýnýn hýzlý bir þekilde Karadeniz’in kuzeyi ve Doðu Avrupa’dan Balkanlara doðru hýzlý bir yayýlma alaný oluþturmalarýna ve Avrupa’da etnik bir hareketliliðin yaþanmasýna neden oldu. Peçenekler, 889-893 yýllarýnda Macarlarý Karpatlar bölgesindeki yurtlarýndan atarak bu bölgedeki bozkýrlara yerleþtiler. Daha sonrasýnda Uzlar, Peçenekleri yurtlarýndan çýkararak onlarý Macaristan üzerine göçe zorladýlar ve bu baský sonucunda 942-970 yýllarý aralýðýnda Peçenekler, Macaristan’a gelerek yerleþtiler. Boylar halinde teþkilatlanarak yaþayan Peçenekler hiçbir zaman devlet kuramamýþlardýr.
1036 yýlýnda Kiev Knezliði ile yapýlan savaþta Peçenekler yenilmeleri üzerine akýnlarýný Balkanlardaki Bizans topraklarýna yoðunlaþtýrdýlar. Fakat, arkadan gelen Kýpçak kütlelerinin Uzlarý yurtlarýndan atmalarýndan sonra Uzlar’da Peçenekleri yurtlarýndan çýkararak Balkanlar’da bir göç çýðýnýn oluþmasýna neden oldular. Bu karýþýklýklar nedeniyle iki Peçenek baþbuðu; ‟Turak” ve ‟Kegen” arasýnda oluþan iktidar mücadelesi meydana geldi; bu mücadele, Kegen’in Bizans’a sýðýnmasý, Turak’ýn da Bizans ile yapýlan savaþta esir düþmesi ve ikisinin, kendilerine baðlý Peçenek kütleleriyle birlikte Hristiyanlýða geçmeleri ile sonuçlanmýþtýr. Bizans, kendine baðladýðý ve paralý asker olarak kullanmaya baþladýðý bu Peçenek kuvvetlerini önce Bulgaristan’a yerleþtirmiþ, ardýndan da 1048 yýlýndan sonra, artan Selçuklu akýnlarýna karþý savunmalarý için Anadolu’ya yerleþtirmiþ ve onlar üzerine sevk etmiþtir. Soydaþlarýna karþý böyle bir görevi kabul etmeyerek Balkanlara geri dönen sayýlarý yaklaþýk 15.000 Peçenek atlýsý olmuþtur. Geriye kalan ve Bizans ordusunda paralý askerlik yapan Peçenek askerleri, 1071 yýlýndaki Malazgirt Savaþý’nda taraf deðiþtirerek soydaþlarý Selçuklular safýnda yer almýþlar ve savaþýn kazanýlmasýnda mühim bir rol oynamýþlarýdýr.
ANAOLDU’DA MÜSLÜMAN TÜRKLER/ÝLK AKINLAR
Selçuk Bey’in 1007 yýlýndaki ölümünden sonra Selçuklu ailesi ve Türkmenlerinin baþýna en büyük oðlu Arslan Yabgu geçti. Tuðrul ve Çaðrý Beyler, kurultayda onun baþbuðluðunu tanýsalar da kendilerine baðlý Türkmenler ile ayrý hareket etme kararý aldýlar. Maveraünnehir ve Seyhun nehrinin ötesinde; Talas bölgesinde Karahanlý han ve teginlerinin tehdit ve baskýlarýndan dolayý kendilerine yaþam alaný kalmayýnca Tuðrul ve Çaðrý Beyler, kendilerine yeni bir yurt, hayvanlarýna da rahat otlatabilecekleri topraklar bulma kararý aldýlar. Bu çerçevede, 1015 yýlýnda Çaðrý Bey, emrindeki 3000 kadar Türkmen süvarisi ile hýzla ve gizlice Gaznelilere ait Horasan bölgesinden geçerek önce Azerbaycan’a oradan da Doðu Anadolu topraklarýna girdi. Bu sýrada Doðu Anadolu’da Bizans’a baðlý Ermeni ve Gürcü krallýklarý bulunuyordu. Ýlk önce, Ermeni ‟Vaspurakan Krallýðý”nýn topraklarýna giren Çaðrý Bey, yapýlan savaþta Ermeni ordusunu bozguna uðrattý, bir süre bölgede dolaþarak pek çok ganimet elde etti ve Vaspurakan Krallýðý’nýn batý topraklarýndaki kaleleri ele geçirdi. Ardýndan, kuzeye yönelerek Gürcüler üzerine yürüdü ve topraklarýna girdi. Çaðrý Bey’i karþýlamak üzere bekleyen General Liparit komutasýndaki bir Gürcü ordusu, savaþý göze alamayarak geri çekildi; bunun üzerine Çaðrý Bey, Nahcivan bölgesi topraklarýný ele geçirdi. Bununla da yetinmeyen Çaðrý Bey, daha da kuzeye yönelerek Nik bölgesine girdi. Durumu haber alan Beçni Kalesi’nin Ermeni komutaný Vasak, ordusu ile Çaðrý Bey’in üzerine yürüdü ve yapýlan savaþta hezimete uðrayan taraf yine Ermeni ve Gürcüler oldu. Bir müddet daha bölgede dolaþan ve ganimet toplayan Çaðrý Bey, yeterli keþifleri yaptýðýna kanaât getirerek 1021 yýlýnda yine Azerbaycan ve Horasan üzerinden Maveraeünnehir’e dönerek Kardeþi Tuðrul Bey ile bir araya geldi ve Anadolu hakkýnda olumlu bir rapor verdi. Bölgeye geldiðinde var olan Ermeni ve Gürcü prensliklerinin kendi aralarýndaki ve Bizans ile olan mücadelelerinden kaynaklý bölgedeki kaos ortamýndan yararlanan Çaðrý Bey, ileride yurt tutma amaçlý keþif ve ganimet elde etme amacýyla çýktýðý seferden büyük baþarýlar elde ederken, bölge halký ve topraklarý üzerinde de derin etkiler býrakmýþtýr; Ermeni ‟Ardzuri” ve ‟Bagraturi” krallýklarý yýkýlmýþ ve halk, Orta Anadolu’ya doðru göç etmiþtir. Bölgenin insansýz hale gelmesi, kýsa bir gelecekte bölgenin Selçuklu Türklerince kolayca ele geçirilmesine zemin hazýrlamýþtýr. Büyük Selçuklu Devleti kurulduktan sonra Malazgirt Savaþý’na kadar geçen sürede Anadolu üzerine yapýlan akýnlarda Çaðrý Bey’in bu sefer sonucu elde ettiði bilgiler ve kullandýðý güzergâh, Selçuklular için bir rehber ve kýlavuz niteliði taþýmýþtýr.
TUÐRUL BEY, PASÝNLER VE ANADOLU’DA SELÇUKLULAR
Büyük Selçuklu Devleti kurulduktan sekiz yýl sonra Anadolu’ya ikinci sefer düzenlendi. Bizans Ýmparatoru IX. Konstantinos’un emri ile Müslüman Þeddâdîlerin baþkentinin Gürcü komutan Liparit tarafýndan kuþatýlmasý üzerine Arslan Yabgu’nun oðlu Kutalmýþ, yardým amaçlý gelerek Liparit ve ordusunu bozguna uðrattý. Bir diðer taraftan Musa(Ýnanç) Yabgu’nun oðlu Þehzâde Hasan, 1048 yýlýnda Erzurum bölgesine girdi ve Vaspurakan bölgesine doðru ilerlemeye baþladý. Bu durum karþýsýnda Vaspurakan’ýn Bizans valisi, Gürcistan’ýn Bizans valisinden yardým istedi. Ýstediði askerî yardýmý aldýktan sonra Bizans kuvvetleri, Þehzâde Hasan’ýn komutasýndaki Selçuklu ordusunu pusuya düþürüp yenilgiye uðrattý. Bu savaþta þehzâde Hasan þehit düþtü.
Haberi alan Sultan Tuðrul, Ýbrahim Yýnal’ý Azerbaycan Valiliðine atadýktan sonra Anadolu üzerine sefer emri verdi. 1048-1049 yýlýnda Ýbrahim Yýnal komutasýnda Doðu Anadolu’ya giren Selçuklular, Vaspurakan üzerinden hýzla gelerek Erzurum ve çevresindeki bölgelerden pek çok kale ve þehri ele geçirip, bol miktarda ganimet ve esir elde ettiler. Durumdan haberdar olan Bizans Ýmparatoru, komutaný Liparit’i bölgede zor durumda bulunanBizans valileri ve ordusuna yardým amaçlý bölgeye gönderdi. Bizans ordusu içerisindeki ihtilaflarý gören ve iyi deðerlendiren Ýbrahim Yýnal, Erzen-i Rum(Erzurum) dolaylarýndaki Basean(Pasinler) bölgesinde yapýlan savaþta Bizans ordusunu bozguna uðrattý ve General Liparit’i esir aldý. Bu savaþ literatüre ‟Pasinler Savaþý” olarak geçmiþtir. Ve bu savaþ önemli sonuçlar doðurmuþtur; Pasinler Savaþý, Selçuklu ve Bizans arasýnda iki denk devlet olarak yapýlan ilk savaþtýr. Bu savaþtan sonra Bizans’ýn Selçuklu akýnlarýna karþý mukavemeti ve maneviyatýnda önemli kýrýlmalar yaþanýrken, Selçuklular tarafýnda ise Bizans’ýn ürkülecek bir güç olmadýðýný görülmüþtür. Esir komutanýný kurtarmak isteyen imparator Konstantinos, Selçuklu egemenliðini tanýyarak vasal bir devlet olan Mervâni Emirliði’nin aracýlýðýyla Sultan Tuðrul’dan barýþ talep etti. Barýþ teklifini kabul eden Sultan Tuðrul, elçilik heyetlerinin karþýlýklý Bizans ve Selçuklu ülkelerine gidip gelmelerinin ardýndan þöyle bir antlaþmaya varýldý: 1. Emevîler tarafýndan Ýstanbul’da yapýlan cami ve medresenin bakým ve tadilatý yapýlacak, 2. Þii-Fatîmî halifesi adýna okunan hutbe, Abbasî halifesi ve Selçuklu Sultaný adýna okunacak, 3. Caminin mihrabýna Türklerin eski devirlerden beri hükümdarlýk alameti olan ve Sultan Tuðrul’un da kullandýðý ‟ok ve yay” iþareti yerleþtirilecek.

.
Kaynak Yeniçað: "Türkler Anadolu’ya ilk kez 1071’de geldi" diyen tarih tezi çöktü!

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.