ah yalnýzlýk…
serin gölgelerin vurduðu,
ayak izlerine tarifsiz sancýlarýn düþtüðü
sessiz çýðlýk…
çekilince orta yerden hiçbir þey kalmýyor
bir çift ayakkabý,
askýda siyah bir ceket
pencerede oynaþan gri ýþýk
þekilsiz bir takým gölgeler diyarý sanki
her þey ne kadar çabucak silinmiþ
bütün vuzuhuyla hafýzadan.
kalbiyle, ruhuyla
hacimleriyle
*
göðüs de ki yüreðin nabzýnda
gamlý suskunluk birikmiþ mütemadiyen
ümitler yürüyor dal uçlarýnda ki sürgün çiçeklere
iç yangýnlarýn cildine dokunuyor kaç ah
dökülüyor sonbahar yapraklarý
göklerin kýyýsýndan
hiç kapanmadý kapý
kapý açýk, yol uzun
þah damarý uzaklýðýnca
*
zindanlarca yer ve gök yusuf kuyusunda
sýðýnmacý kýyamda ,rükuda ,secdede
durduðu yerde duruyor
kýbleye yönelmiþ teþehhütte
bütün zamanlarý dürüyor
deliyor,geçiyor
cisimleþtiriyor durduðu yeri
iltica ediyor lacivert vakitlere
sonsuzluðun avuçlarýna yumuþakça sýðýnýyor
sonrasý, öncesi yokmuþ gibi
birkaç parça þekil
her parça diðer yarýsýna tezat
nakýþlar, resimler , suretler darmadaðýn
yalnýzlýðýn daðý taþý, topraðý, suyu
öyle daðýnýk öyle savrulmuþ
havasý, aðacý, ovasý, yeri, göðü
*
dudaða deðenler can oluyor
karanfil kokulu ruh sunuyor
küllenmiþ ümitlere.
tene dokunuyor sessiz sýzýlar
yýldýz yýldýz ýþýldayan
çiçek çiçek fýsýldayan
kirpik uçlarýna çið diye iniyor nur kavsi
bin teselli serinliðinde
bir kez daha sarsýlýyor zemin
özgürlük sevinciyle uçuþuyor kelebekler
ah yalnýzlýk…
ýssýz sokak
aðaç su, ýþýk, gülbahçesi
rüzgarýn sesiyle doluyor sonbahar gecesi
*
uzaktan gelen tramvay sarsýntýsý
binalarýn yüzü bir alev gibi parlýyor ,sönüyor
her þeyin uyuduðu saatte
bacalardan dumanlar uzayýp gidiyor gecelerden gecelere
yaðmurlarýn altýndan geçip
þehrin üstünden ölü çýðlýklar taþýnýyor
mecrasýz uykusuzluklar çýrpýnýyor
kayboluyor yýldýzlar aðýr aðýr
eðik bir söðüt dalý yýrtýyor perdeyi
loþ bir aydýnlýðýn içinde yüzüyor
rüzgarýn uðultusu
çam aðacý ,toprak kokusu
derken zaman geçiyor usulca gözlerin önünden
daðlarýn arkasýna doðru
yapayalnýz.
redfer