Sonbaharý beklemek gibiydi seni beklemek. Rüzgârýna, gelgitlerine hazýrlanmak; tedirgin kalmaktý seni beklemek. Loþ yollarýn balkonlara hapsettiði yalnýzlýðýmdý seni beklemek. Kekremsi kokan ablak sokaða doðru, boynunu uzatmýþ gece lambasýna raðmen. Öylesine asi, öylesine umarsýz duran üstü açýk bir çukurun , huzursuzluðunu yaþamak gibiydi seni beklemek. Patika yollarýný bilemediðin bir daða týrmanmanýn zorluðuydu seni beklemek. Gecenin bilmem kaçýnda gözümü hiç bilmediðin, görmediðin bir yerde açmaktý seni beklemek. Vitrinlere bakmaya dalýp babasýnýn elini býrakmýþ bir çocuðun kaybolma hissini ilk yaþadýðý anlardaki o yüksek korku gibiydi seni beklemek. Sertti, kaðýt kesiðinin yakýcýlýðý gibiydi, boðaza düðümlenen ilk söz yumaðý, sokaða atýlan bir kedinin ilk gecesi, deprem anýnda bir türlü açýlmayan kapý önündeki bekleyiþ gibiydi, seni beklemek.
Sosyal Medyada Paylaşın:
Mustafa IRGAT Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.