Avcının Günlüğünden Çinçik Martavalı
Çakaralmaz ile gitmiþtim ava
Serçelerle doldu bir anda hava
Vurduðum çinçikle kaplandý ova
Marsa kadar uçtu gerisi sanki
Maþallah deyin de gelmesin göze
Gagasýndan pena yaptým bin saza
Burun kývýran var, yazýlan söze
Tanýmýyor onu kimisi sanki
Duruþuna baksan, sanki küheylan
Dýþý baþka içi bambaþka hayvan
Korumalý ondan bedeni insan
Týrnaklarý beton çivisi sanki
Bu da kim demeyin bakýp da ona
Görenler eylerdi yerden temenna
Bizimki yakýndý yüz elli tona
Ýki yüz ton gelir irisi sanki
Kaþalotla mukayese, geç onu
Kýrk ayda bitirir yüz bin aç onu
Doyamadým seyretmeye hiç onu
Gözleri okyanus mavisi sanki
Kýrk kasapla yüzdüm tenini onun
Erciyes’e astým gönünü onun
Yüz ýrgatla ölçtüm, enini onun
Bin yüz elli metre çevresi sanki
Sürek avý yapýp peþinden gidin
Elde kamerayla, pusuya yatýn
Avýna çökerken temaþa edin
Fantomu andýrýr sortisi sanki
Otuz ay uçarmýþ uyku kaçmadan
Seksen yýl yaþarmýþ hiç su içmeden
Formunda olursa bir gün geçmeden
Bin tane yumurtlar diþisi sanki
Býrakmaz huyunu ecel gelmeden
Geçirir ömrünü yerde kalmadan
Kuþlar havalanmaz izin almadan
Sanýrsýn onlarýn reisi sanki
Gölgesini gören ürkermiþ ondan
Çakallarýn þefi korkarmýþ ondan
Kartallar, þahinler býkarmýþ ondan
Kahramanlýk dolu mazisi sanki
Günlük elli çuval yemle doyan o
Harmanlarý dört bin yýldýr soyan o
Avþar’a, Cerit’e posta koyan o
Toros daðlarýnýn þakisi sanki
Kalbini matkapla oyduktan sonra
Kanadýný Çin’e yaydýktan sonra
Etinden Erzurum doyduktan sonra
Adana’ya yeter yahnisi sanki
Yolunan teleði sýðmadý hana
Yalnýzca bir uyluk yakýn kýrk tona
Çalýþýrsa ÝGDAÞ sadece ona
Yüz on saat piþme süresi sanki
Yerini alamaz baþkasý onun
Ruhumuzu okþar, þarkýsý onun
Altýndan deðerli dýþkýsý onun
Harran’ý gübreler küspesi sanki
Sakatat kýsmýnýn hakkýný verin
Ondaki lezzeti tadarak görün
Doksan gün boyunca günde üç öðün
Orduyu doyurur beytisi sanki
Kaf Daðý’nda bile hükmü yürürmüþ
Su içtiði zaman umman kururmuþ
Nice avcýlardan postu korurmuþ
Ýstiklal savaþý gazisi sanki
Kapanýr tüyünden bütçe açýðý
Anlatýr methini reklam kuþaðý
Ýstanbul’u besler sade iç yaðý
Ýzmir’e çok gelir yarýsý sanki
Kadirli, Andýrýn, Afþin’den baþka
Antalya, Kayseri, Mersin’den baþka
Sakarya, Ankara, Samsun’dan baþka
Bursa’yý doyurur sotesi sanki
Kanatlarý için yüz mangal yaktým
Dokuz bin turist var uzaktan baktým
Altmýþ kamerayla resmini çektim
Ýbikleri Eyfel Kulesi sanki
Ýçimden haykýran sesi dinledim
Onun sayesinde hayýr iþledim
Hava kurumuna teslim eyledim
Kýrk uçak aldýrýr derisi sanki
Mitilini atýp öldüðü yere
Görevini yaptý vermeden fire
Teþrif etti belki günde yüz kere
Kýrk yýl aðýt yaktý karýsý sanki
Ciðerinden çýkan saçma yüz kürek
Bin kýrk kurþun yemiþ soldaki böbrek
Delibal’ým çinçik deðil mübarek
Makine kimyanýn bayisi sanki
DELÝBAL – Celil ÇINKIR
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.