TOROSLARDA PINAR
Toroslarýn baðrýnda, ulu çýnarýn yanýnda,
Sonsuzluða akýp giden, kimsesiz bir pýnar…
Bu Yörükler diyarý, yüce Toroslardan,
Kimler gelip, kimler göçüp gitmedi ki…
Þu, kuytuda saklanmýþ ýssýz pýnardan,
Nice yanmýþlar, kana, kana su içmedi ki…
Ah, dile gelip de bir defa konuþsaydý,
Neler duyardýk neler, þu ulu çýnardan!
Belki bilmediðimiz türküler okurdu
Dadaloðlu’ndan, Karacaoðlan’dan!
Baksana dertleþircesine çýnarla pýnar,
Biri fýsýldarken, biri þýrýl þýrýl þýrýldar!
Eskiden beri efsanesini anlatýr insanlar,
Konuþurmuþ da Toroslardaki bu pýnar…
Ýlk babamdan duymuþtum efsanesini…
O da duymuþmuþ çoban dedesinden…
Geceleri kaval sesi yaparmýþ sesini
Sanki inlermiþ, dertli bir mecnun gibi…
Kim bilir, kimlerin sýrrý vardý gönlünde!
Belki de vurulmuþtu bir Yörük dilberine!
Ondandý, inleyiþi kaval gibi delicesine,
Ya da, karþýlýksýz kalan yürek sevgisine…
Ey, daðlarýn koynundan süzülen pýnar!
Gönlümü sana verdim; seninle akar!
Sar beni koynuna, sakla kýyamete kadar!
Bir gün bir dost gelir, Yükseli senden sorar.
08.05.2020 // Mustafa YÜKSEL
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.