seyr-i evvel
bütün açmazlara yara açan bir yaþamýn düþünde...
gül rengi...
güvercin kanadýna baðlý
eskiden uçuþurdu mektuplar
havadisler zaman eskitirdi
merceðinde kalýrdý duygunun sýcaklýðý
ipsiz düþlerde sonsuzluða uçmak gibi
postane mührü basýlmýþ çuvallarda
sevinçler özleme kanat çýrpardý
köy meydanýnda toplanýrdý kim varsa
postacýnýn yolu gözlenirken her pazar
bir süvari görüldü mü ovada
kadýnlarýn attýðý zýlgýtlar eþliðinde
bütün eller alkýþ tutardý
sanýrdýk ki düðün var...
bizim postacý yamandý
atýnýn kaldýrdýðý tozlardan tanýrdýk
heybesindeki hasret,
meydaný sevinçle doldururdu
Niyazi oðlu Mehmet, Ömer oðlu Ali
daha eli havadayken zarflar kapýlýrdý
dolan gözlerle öpülüp açýlýrken mektuplar
ah okuryazar’sýzlýðým...
mektubu postacýya geri uzatan el
eðik baþla, ter içinde kalýrdý
Rahman ve Rahim olan Allah’ýn adýyla...
anneciðim, babacýðým...diye baþlardý
tüm aile kelam-ý muhabbete dökülürdü
hüzün ve sevinç arasýndaki o bakýþlar
ne paha biçilemez, ne tarifsiz duyguydu...
bir zamanlar sesler kasete sýðar
özlemler teypten yükselirdi
gevrek simit, sýcak çay tadýnda
özlemler susam kokardý odalarda
o küçücük teyp’in etrafýnda
cem ederdi cümle a’halimiz
babaannemin duyulan sese aðýt yaktýðýný bilirim
to hay çao lac mý (neredesin oðlum) diyerek cevap beklerdi
ses devam ederdi...
evde kim varsa herkesi adlayarak
hatýr özlemli bir sesin içinde sayýlýrdý
adý geçenin yüzü gülerdi
dünyalara sýðmazdý o bakýþlar
hatýrlýyorum...
kýþýn en çetin günleri, yollar kapalýydý
bacalardan yükselen tezek dumaný
kara trenin býraktýðý is gibi
gökyüzüne süzülürdü...
zemheri ayazýnda buz tutarken camlarýmýz
zengin bir rüzgar kýrýk cam kenarýndan
durmadan dövüyordu yoksulluðumuzu...
yokun var olduðu,
yoksulluðun kol gezdiði zamanlar
tüm yokluklara inat biz vardýk...
ruhumuz vardý...
þimdi saniyenin üçte biri mesafede
özlemler yavan, bakýþlar boþ
her þey çok yakýn,
insanlýk ve duygu epey uzak artýk...
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.