MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

AYAKKABI "KELİK"
resulcivcik

AYAKKABI "KELİK"



AYAKKABI "KELÝK"

Ana ham maddesi deri kösele
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur
Gece gündüz emek vermek mesele
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Dana ceylan keçi oðlak derisi
Saðlýklýdýr bunlar olmaz gerisi
Ayaðý kokutur manda serisi
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Deriden olmayan dayanmaz bile
Yan maddesi çoktur sayýlmaz dile
Ýþe hakkýn verir yapmaz hiç hile
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Fantazi hoþ olur ayaðýn kuru
Akan ter tertemiz arýdýr duru
Sanatkârýn el emeði göz nuru
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Makinacý diker çift çift sayalým
Kesici ’kalfa’yý baþtan koyalým
Üretip yapana saygý duyalým
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Tevazu kalmadý iþci akýný
Alýrdýk eskiden iþe yakýný
Danalya çekiç var masad takýmý
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Ustalar yetiþsin sanat bitmesin
El emeði göz nurumuz yitmesin
Kunduracýlýk yok olup gitmesin
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Dört duvarlý beton arma içinde
Saðlýksýz her koþul sorma içinde
Verem kanser olmuþ kimin *ikinde
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Çürük Ýsmail’le Mustafa zorlu
Ön ayak oldular bu meslek horlu
Malatya Konya’lý Karaman Borlu
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Öyküsünü yazdým iþte ben ona
Okudunuz iþte anlattým sana
Ekmeðini kýrk yýl yedirdi bana
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur

Resuli’m kalmadý meslekte adýn
Dünyanda en zor iþ bu iþi tadýn
Merdane erkektir’zenne’yse kadýn
Ayakkabý Kelik yapmasý zordur
............ 24.10.2018
Resul Civcik"Ozan Resuli"Ayrancý/Karaman
Fotoðraf:Diyarbakýroðlu
_____________________________
Açýklama
* Kelik
1. Eski ayakkabý.
2. Çocuk ayakkabýsý,patik.
3. Potin,çizme.
4. Meþin,deri.
5. Yünden örülmüþ terlik.
6. Çorap tabaný.
7. Konç : Çorabýn keliði.
* Hüner;
1.beceri isteyen ustalýk, beceriklilik.
2.ustalýðýný,becerikliliðini ortaya koymak
_________________________________
Kunduracýlýk,Ayakabý Sanatý’nýn öyküsü;
TÜRKLERDE AYAKKABI KÜLTÜRÜ

* Özet
Ayakkabýlar giyimi tamamlayan en önemli unsurlardandýr. Giysilerde olduðu gibi öncelikli olarak korunma amacýyla kullanýlmalarýnýn yaný sýra farklý tasarým ve süsleme özellikleri ile gün geçtikçe çeþitleri artmýþtýr. Ýnsanlýk tarihinde ayakkabýnýn ortaya çýkýþý ve geliþme süreci oldukça eskiye dayanýr. Orta Asya Türklerinde hayvancýlýðýn yaygýn olmasý nedeniyle deri ve yünün giysilerde yaygýn olarak kullanýldýðý bilinir. Savaþçý ve göçebe bir yaþam tarzýnýn benimsenmiþ olmasý ayakkabýya olan ihtiyacý artýrmýþtýr. Zaman içinde ayakkabýlar yapýldýklarý malzemeye, biçimlerine ve kullanýldýklarý yere göre deðiþik isimler almýþtýr. Giyim-kuþam kültürünün ayrýlmaz bir parçasý olan geleneksel ayakkabýlar konusunda derinlemesine inceleme yapmayý amaçlayan araþtýrmada betimsel yöntem kullanýlmýþtýr. Çalýþma kapsamýnda tarih boyunca ayakkabýlarda kullanýlan malzemeler, süslemeler ve form özellikleri açýsýndan deðerlendirmeler yapýlarak, Türk giyim-kuþamý kapsamýnda kültürel deðerlere, gelenek ve göreneklere ait örnekler sunulmuþtur. Ayakkabý özellikleri giysilerle iliþkilendirilerek irdelenmiþtir.

FOOTWEAR CULTURE IN TURKS
Abstract
Footwears are among the most significant elements to complete the clothing. Besides primarily used on the purpose of protection as well in the clothings, varieties have soared by different design and decoration characteristics from day after day. Emergence and progress period of footwear originates rather old in history of humanity. In Central Asia Turks, it is known that leather and wool were widely used in clothes because of the livestock breeding is widespread. Embracing a combatant and migrant life style was increased the demand for footwears. In time, footwears were took varied designations according to materials they made, shapes and places they used in. Des criptive method is used in the survey that aims to examine in depth the subject traditional footwears which are an integral part of apparel culture. In the scope of the survey, besides the assessment in terms of materials used, decorations and form characteristics of footwears along history, also from the scope of Turkish apparel examples of cultural values, custom and usage are submissed. Features of footwears are explicated in correlation with clothing.
Keywords: Turkish Culture, Footwear, Clothing, Decoration.

1. Tarihsel Süreç Ýçinde Ayakkabý
Çok eski medeniyetlerden bu yana ayakkabýnýn insan hayatýnda önemli bir yeri olmuþtur. Sert dikenler, keskin taþlar, soðuk veya sýcak hava koþullarý gibi çevresel faktörlerden korunmak amacýyla ortaya çýkan ayakkabýlar zaman içinde bölgelerin fiziksel özellikleri, toplumlarýn gelenek görenekleri, moda gibi karakteristik özelliklerle þekillenmiþtir. Ýlk ayakkabýlarýn dýþ etkenlere karþý ayaðý korumak için aðaç kabuklarýndan, sert yapraklardan ve sonralarý hayvan derilerinden yapýldýðý bilinmektedir.

Þekil 1. Papirüs ve Aðaç Kabuðu Ýle Yapýlan Ayakkabý Örnekleri
Ayak giyimin en temel formlarý sandaletlerdir. Her antik medeniyetin kendine özgü bir sandalet modeli vardýr. Genelde sandaletler sert bir taban, tabana uygun kayýþ ve bantlardan oluþmuþtur. Ýlk uygarlýklar çaðýnda sandaletler Mýsýrlýlar tarafýndan milattan önce 3000 yýllarýnda yaþamýþ olan Firavun Narmer devrinde görülmüþtür. Sandaletler kumlar üzerine ayaklarýn kalýplarý çýkarýlarak palmiye yapraklarýndan, papirüsten ve ham deriden yapýlmýþtýr
(Özdemir, 2009: 488; Çelik,2010:15; Yelmen, 2005: 9,10).

Geliþtirdikleri sandaletler dýþýnda
Mýsýrlýlar Mezopotamyalýlardan ayakkabý yapmayý öðrenmiþler (Bici, 2007: 9),
Mýsýrlý kasaplar ayaklarýný hayvan ölüleri ve kanlarýndan korumak için ayakkabýlarýna topuk eklemiþlerdir
(Ertürk, 2009: 118; O’Keeffe, 1996).

Japonlar ‘zoris’ adýný verdikleri, örerek yapýlan sandaletler giymiþler, Persliler ve Hintliler topuklu sandaletler oymuþlardýr. Slavlarýn keçeden, Ýspanyollarýn ipten, Afrikalýlarýn deðiþik renklerde deriden parmak arasý sandaletleri vardýr. Hatta Ýngilizler soðuk ve nemli iklimlerine raðmen Akdeniz kültüründen örnek alarak sandaletler yapmýþlardýr
(Bici, 2007: 9; Özdemir, 2009: 488; O’Keeffe, 1996).

Ýlk ökçeli ve üstten baðcýklý ayakkabýlar Asurlularda görülmektedir. M.Ö. 3000 yýllarýnda Hititliler çarýk benzeri kapalý ayakkabýlar giymiþlerdir. Hititlerin bu çarýklarý genelde mokasen türüne benzer yapýdadýr. Kolayca ayaða giyilen ve baðcýklarla tutturulan sade modeller olup, ham deriden yapýlmýþtýr (Kastan, 2007: 27). Kadýn ve erkeklerde ayakkabýlarýn uçlarý yukarý kývrýk biçimdedir. Asurlularýn etkisi olan çarýk benzeri bu formlarýn, Doðu Anadolu bölgesinde altý kendir, üstü yün örgüden yapýlan “harik” isimli ayak giyimine benzerliði dikkat çekicidir
(Türkoðlu, 2002: 32).

Antik Yunan uygarlýðýnda ayak estetiðine büyük önem verilmiþtir. Bu anlayýþla ayakkabýlar sað ve sol ayak için farklý ölçülerle çalýþýlmýþtýr. Kadýn ve erkekler tarafýndan benzer þekillerde giyilen Yunan sandaletleri hem günlük hem de lüks giyim olarak kullanýlmýþtýr. Yunan ve Roma arasýndaki sosyokültürel etkileþim ayakkabýlara da yansýmýþtýr. Roma döneminde ayakkabýlarýn üst kýsmý tek parça deriden yapýlmýþ olup, üzerleri býçakla oyularak deðiþik motifler oluþturulmuþtur. Roma devri boyunca ayakkabýlar sýnýfsal yapýyý si mgelemiþlerdir. Zengin kiþiler altýn, gümüþ gibi deðerli taþlarla süslü ayakkabýlar giyerken, yoksul halkýn sabo veya deriden yapýlmýþ basit kaba ayakkabýlarý vardýr
(Çelik, 2010: 26, 29, 30).

Yunan ve Romalýlar atkýlarla ayaða baðlanan sandaletlerin yaný sýra tabaný olmayan aba türü potin ve yüksek tabanlý ayakkabýlar da giymiþlerdir.
Orta çað Romanesk dönemde ayakkabýlar,sivri burunlu ve yassý bir görünümde ipek, saten ya da kürkle yapýlmýþtýr. Deri tabanlý hafif çizmeler erkeklerce giyilmiþtir. Bizans uygarlýðýnda incilerle ya da ipeklerle iþlenmiþ ayakkabýlarýn imparator ve imparatoriçe tarafýndan giyildiði bilinmektedir. Gotik dönemde ise mimaride sivrilerek son bulan kemerlerin ve yüksek tavanlarýn etkisi ayakkabýlara yansýmýþ burunlarda abartýlý bir uzunluk ve sivrilik olmuþtur. Erkek ayakkabýlarýnýn burnu bir ayakkabý boyu kadar uzun ve sivri olup, bozulmamasý için balina kemiði kullanýlmýþtýr. Bazen de burunlar gümüþ zincirlerle ayakkabýnýn dize dek yükselen koncuna baðlanmýþtýr. Kadýn ayakkabýlarýnýn burunlarý erkek ayakkabýlarý kadar olmasa da sivridir (Komsuoðlu vd., 1986: 155, 164).

14. yüzyýl ayakkabýlarýnda kaliteli tekstil ürünleri ve iyi kalite deri kullanýlmaya baþlanmýþ, ayakkabýlar göze çarpan bir þekilde zarifleþmiþtir. Bu yüzyýlda Avrupa’da ucu sivri ayakkabýlar moda olmuþtur. Ayakucu uzunluðu, giyenin sosyal statüsüne ve zenginliðine göre belirlenmiþtir. 15. yüzyýlýn sonlarýna doðru ucu sivri ayakkabýlarýn yerine geniþ burunlu ayakkabý modasý ortaya çýkmýþtýr. Bu moda ‘boynuz gagasý’, ‘inek aðzý’ veya ‘ayý pençesi’ olarak anýlmýþtýr (Ertürk, 2009: 118).

16. yüzyýl ayakkabýlarý yeni bir stil getirmiþtir. Ayakkabýlar yassý fakat deðiþik bir biçimde üçgen tabanlý, yýrtmaçlý ve iþlemelidir. Ýngiltere de bu dönemde erkek ayakkabýlarý olarak boyu dize kadar uzanan konçlarý dilimli botlar kullanýlmýþtýr. Taban kalýn köseleden olup topuk boyu kýsadýr. Ayakkabý yüzleri kapalý ve yüksektir. Pili ya da mücevher iþlemeleri kullanýlmýþtýr. Kadýn ayakkabýlarý ise kalýn kösele tabanlý, topuklar yüksektir. Fransa da ise erkek ayakkabýlarý kare burunlu ve topukludur. Ayakkabýlar yýrtmaçlý olup, aralarý renkli kumaþlarla astarlanmýþtýr (Komsuoðlu vd., 1986: 176).

16. yüzyýlda özellikle Venedik’te ‘Chopine’ adý verilen ve giyeni yerden yaklaþýk 60 cm yükseltebilen platform tabanlý terlik biçiminde bir ayak giyeceði ortaya çýkmýþtýr.

Þekil 3. Chopine Ýsimli Ayakkabý
Zamanla bu moda 17. yüzyýl ile birlikte iniþe geçerken, topuklar hem erkek hem de kadýn ayakkabýlarý için standart bir ek haline gelmiþtir. 17. yüzyýlda Avrupa’da çizme modasý yaygýnlaþmýþtýr. Alçak veya yüksek topuk çeþitleri olan potinler yaygýn bir biçimde kullanýlmýþtýr. Ayrýca pahalý ipekten yapýlmýþ ayakkabýlar dönemin hayat tarzýný yansýtmýþtýr (Ertürk, 2009: 118).

Þekil 4. 17. yüzyýl Erkek Ayakkabý ve Çizme Formlarý
18. yüzyýlýn baþlarýndaki kare burunlu ayakkabýlarýn yerini bu yüzyýlýn sonlarýna doðru yüksek topuklar almýþtýr. Topuklu zarif ayakkabýlar en çok tercih edilen ayakkabý çeþidi olmuþtur. Bu dönemde topuk uzunluðu 15 cm’ i bulan uzun çizmeler dikkat çekmektedir (Kastan, 2007: 29). Erkek ve kadýnlarýn þekilli yüksek topuk ayakkabýlarý kullanýlan materyallerle, geniþ tokalarla zengin ve gösteriþli bir hale getirilmiþtir. Kumaþ olarak brokarlar, iþlemeli ipekler ve boyanmýþ deriler kullanýlmýþtýr. 1830 ile beraber kare topuk moda olmuþ ve daha sonraki 50 yýl boyunca moda olmaya devam etmiþtir. 19. yüzyýlda teknolojik geliþmelerle birlikte yeni renkler veren sentetik boyalar geliþtirilmiþtir. Dikiþ makineleri, ayakkabý dikimindeki gerekli el ve süsleme iþlerini kolaylaþtýrdýðýndan sýk kullanýlmýþtýr (Ertürk, 2009: 118).

2. Türklerde Ayakkabý Kültürü
Türk ayakkabýlarý genelde çizme ve türevleri olmuþtur. Tarihte ilk Türk çizmeleri M.Ö. 400 sýralarýnda Hun askerleri tarafýndan giyilmiþtir. Hun askerlerinin at üstünde geçen hayatlarýna uyum saðlayacak geniþ deri çizmeleri, vücutlarýný saran ve dimdik tutan, at üstünde serbest hareket saðlayan deri giysileri olmuþtur (Bici, 2007: 9; Naskali, 2003).

Ayakkabýlar Türk kültür tarihinde Orta Asya’dan baþlayarak çeþitlenmiþ ve deðiþik isimlerle anýlmýþtýr.
Orta Asya’da baþta çizme olmak üzere çarýk,edüketik, baþmak gibi ayakkabý türleri giyilmiþtir. Bu dönemi anlatan kaynaklara, resimlere, hun aristokratlarýna ait kurganlardan çýkartýlan buluntulara göre çizmeler geometrik ve stilize motiflerle, dikiþ ve iþleme teknikleri ile altýn ve gümüþ sýrmalarla iþlenerek yapýlmýþlardýr (Ögel, 1991: 128).

Þekil 5. Orta Asya’da Çizme ve Ayakkabý Çeþitleri
Kýsa koncunun kenarlarýnda göz kamaþtýrýcý süsleri bulunan kýrmýzýya boyalý deri bir çizme Pazýrýk kurganýndan çýkarýlmýþtýr. Tabanla yüz birbirine sýrýmla dikilmiþ (tabanla yüz arasýnda geniþlik ve boy farklý olduðu için), çizmenin burnunda büzgüler oluþmuþtur. Burun ve konç arasýnda kýrmýzý yün kordonla iþlenmiþ motifler, deri aplike süslerin aralarýna altýn varaklarla kaplý ördek yavrusuna benzer desenler sýralanmýþtýr. Lotus benzeri çiçekler arka arkaya yerleþtirilmiþtir. Dað keçisi derisi üzerine ince kýrmýzý deriden motifler iþlenmiþtir. Çizmenin dar ve kýsa tabanýnýn çevresine 1 mm kalýnlýðýnda kýrmýzý yünden iki sýra bant geçirilmiþtir. Bu bantlarýn arasýna siyah küçük boncuklar dizilmiþ, her 5 boncuk arasýna sýrýmdan kývrýmlar yapýlmýþtýr (Asarlý, 2011: 38; Rudenko, 1970: 87).


Pazýrýk kurganýndan (2. Kurgan) oldukça farklý görünüþte ikinci bir çizme daha çýkmýþtýr. Kadýna ait ikinci çizme farklý þekilde leopar kürkünden yapýlmýþ bir örnektir. Ayak ve üste geçirilmiþ kenar kýsmý yumuþak kýrmýzý deridendir. Kürk ile üst kenar arasýnda altýn ve kalay tel ile yapýlan süslemeye sahip bir parça daha vardýr. Çizmenin taban dýþ yüzeyi tamamen lotus (nilüfer) deseni ile kaplýdýr (Rudenko, 1970: 87).


Eski Türklerde çizme veya benzeri deri giysiler üzerine çeþitli renklerde küçük deri parçalarýný desen oluþturacak þekilde aplike etme geleneði vardýr. Bu uygulama yakýn zamanlara kadar Maraþ ve Gaziantep yörelerinde yaþamýþtýr. Topkapý Sarayý kütüphanesinde bulunan Fatih Albümü adý verilen eserdeki Mehmet Siyah Kalem imzalý minyatürlerde Zeybek türünde dans eden Hükümdarlarýn ayaðýnda bu tarz çizmeler görülür (Türkoðlu, 2002: 154).

Tarihsel süreç içinde ayakkabýlarýn estetik görünümü ayaklarý dýþ etkenlerden koruma temel görevinin önüne geçmeye baþlamýþtýr. Ýlk dönemlerden itibaren bir kýyafet olarak ayakkabý sosyal açýdan ekonomik güç ve statü si mgesi olmuþtur. Toplumlara ait gelenek ve görenekleri yansýtan, görkemli görünümler kazandýran ve hâkimiyet sembolü olan ayakkabý özellikleri bulunmaktadýr.
Elde edilen buluntular zengin görünüþlü çizmelerin Türklerde soylular ve yöneticiler tarafýndan kullanýldýðýný ve bu durumun çizmenin rütbe belirten bir nesne olduðunu göstermektedir (Çoruhlu, 2007: 162).
Ayný zamanda çizmelerde kullanýlan renkler de
bir statü sembolü olmuþtur.
Anadolu Selçuklularda sarý çizme giyildiðinde bunun en yüksek mertebeye eriþildiði anlamýný taþýdýðý kaynaklardan öðrenilmektedir (Yýlmaz, 2011: 108; Önge, 1995).
Kýrmýzý çizme ise Orta Asya’da hükümdarlýk sembolüdür. Günümüzde çeþitli müzelerde sergilenmekte olan Selçuklu minyatür, çini, keramik, fresk, taþ kabartma ve maden eserler incelendiðinde; o dönemin giyim-kuþamý içerisinde özellikle ucu kývrýk kýrmýzý, beyaz renkli çizmelerin, kemerlerin, mestlerin yaygýn biçimde kullanýldýðý anlaþýlmaktadýr
(Özdemir, 2007: 70; Daðtaþ, 2002: 89).

Çizmelerin bot biçiminde ve sarý renkte olanlarý, Türkmen boylarýnýn karakteristik ayak giysisi olarak yüzyýllarca kullanýlmýþtýr. Buna eski adýyla‘etük’, çaðýmýzdaki adýyla ‘edik’ , kadýn pabuçlarýna ise ‘büküm etük’ denilmiþtir. Ayrýca kadýnlar ayaklarýna mest de giymiþlerdir. Tizlik dürük denilen çetik ve mest gibi pabuçlarýn uçlarý da pullarla süslenmiþtir (Önge, 1995).
Çizmenin içerisine zaman zaman keçe taban konulmuþtur. Bazen bunun yerine kýsa çizmeler ve ayakkabýlar içine çizme þeklinde yapýlmýþ keçe çoraplar da giyilmiþtir. Orta Asya’da ve Anadolu’da görülen mestlerin böylece erken tarihlerden itibaren ortaya çýktýðý anlaþýlmaktadýr. Çizme içine giyilen keçe çoraplarýn zaman zaman çizmenin iç tabanýna tutturulduðu görülür. Örneðin Kazak Türklerinde ‘saptama’ denilen çizmelerde içe giyilen çorabýn içine de bazen ‘þulgav’ yani bez parçasý sarýlýr
(Çoruhlu, 2007: 162; Ata, 1995: 85–89).

Çizmelerin üzeri çeþitli þekillerde süslenmiþtir. Süslemede altýn, kalay, gümüþ teller kullanýldýðý gibi, boncuk veya billur-kristal türü malzemeler, iþlemeli kumaþlar, aplike olarak ele alýnmýþ renkli deri parçalarý, hatta altýn, gümüþ, bakýr levhalar veya bunlardan yapýlmýþ aplike süsler de kullanýlmýþtýr (Çoruhlu, 2007: 162).

Çizme üzerlerinin desenli oluþu çizmeye verilen önemi kanýtlar. Selçuklu giyimlerinin yer aldýðý Varka ile Gülþah minyatürlerinde çeþitli çizme örnekleri görülmektedir. Çizmelerin konçlarý bazen düz, bazen de diz kapaðýna kadar yuvarlak dizlik þeklindedir. Çizme grubu içinde incelediðimiz giysi öðelerinden olan ‘Dolak-Pataya’ yünden dokunur ve ucunda püsküllü ipleri vardýr. Savaþçý figürlerinde görülen dolak daha belirgindir.
Dolak(tozluk)çarýk veya ayakkabý ile giyilmiþtir(Süslü,1989: 168).

Çarýk, burun kýsmý sivri olacak þekilde deriden yapýlmýþtýr.
Topuk veya yan kýsýmlarýna ip geçirilerek ayaða göre þekillendirilir (Köymen, 1974: 70).
Baðýn çizmenin üst tarafýnda olduðu ve dize baðlandýðý uygulamalarda görülmektedir. Zaman zaman çizme kýsa tutularak baldýra bir dolak geçirilmiþtir. Bazen dolaðýn yerini baldýra takýlan zýrh parçasý almýþtýr (Çoruhlu, 2007: 162).
Deriden yapýlma çarýðý Türkler yaygýn olarak kullanmýþ olup, ‘Çarukluk’ adýný vermiþlerdir (Türkoðlu, 2002: 154).
Ayný zamanda burnu yukarý doðru kalkýk, yanlarý delikli ve bu deliklerden þerit baðcýklar geçirilerek ayaða baðlanan
Dedeburnu adýný verdikleri bir çarýk türünü de kullanmýþlardýr.


Osmanlý Türkçesinde baþmak ve yemeni genel olarak ayakkabý anlamýný içeren kelimeler olmalarýnýn yaný sýra ayakkabý çeþidinin de adlarýdýr. Yemeni, sahtiyandan yapýlan avam tabakasýna mensup erkeklerin giydiði, üstü ayak parmaklarý ve incik kemiði görünecek kadar açýk, ökçeli ve kaba bir ayakkabýdýr. Hafif olmasý askerlerin ve tulumbacýlarýn tercih sebebi olmuþtur. Baþmak ise üstü yemeniye göre daha kapalý, burnu küt veya yuvarlak, arka kýsmý sert bir ayakkabýdýr (Koçu, 1967: 246).

Osmanlý toplumunda da ayakkabý giyenlerin toplumsal konumuna ve mesleðine göre çeþitlilik göstermiþtir.
Ev içinde yüzleri atlas ve kadife gibi kumaþlardan yapýlmýþ, üzerleri sýrma ile iþli hafif ayakkabý ve terlikler giyilmiþtir.
Dýþarýda giyilen deri ayakkabýlarýn ve çizmelerin üstüne kalýp yardýmýyla desenler oluþturulmuþtur.
Çintemani leopar, yaprak, karanfil, sümbül ve lale gibi motifler sýkça kullanýlmýþtýr.Ayrýca basýlmýþ desenlerin yaný sýra aplikasyon yöntemine de rastlanmaktadýr
(Ertürk, 2009: 119).

Saray koleksiyonuna ait ayakkabýlarýnýn çoðu bükme kýlabdanla (ipek üzerine altýn ya da gümüþ tel sarýlmýþ iplik) iðne ardý olarak dikilmiþtir. Saray ayakkabýlarý deri dýþýnda ipek, kadife, kemha, seraser gibi deðerli ve aðýr kumaþlardan da yapýlmýþtýr. Zenginliði vurgulayan en önemli malzemeler ayakkabýlarý bezeyen mücevherler ve iþlemelerdir. Süsleme teknikleri olarak bükülmüþ ipek iple kordon tutturma, zincir iþi, düz sarma, zerduz iþi (altýn ve gümüþten çekilmiþ ince telle iþleme), dival iþi, aplike, baský, pul ve renkli taþ iþleme kullanýlmýþtýr (Çelik, 2010: 37, 38; Tezcan, 1997: 94).

Þekil 17. Ýpek Kadife Üzerine Zerduz Ýþli Ayakkabý
Yeniçerilerde yumuþak çizmelere duyulan gereksinim sonucu Osmanlýlarda ayakkabýcýlýk oldukça geliþmiþtir. 16. ve 18. yüzyýllar arasýnda Ýstanbul esnafý saðlam, zarif ve giyenin sosyal konumunu ortaya koyan ayakkabýlar yapmaya özen göstermiþlerdir. Bu yüzyýllar arasýnda ayakkabýlar yapýldýðý malzemeye ve biçimlerine göre ‘baþmak’, ‘bot’, ‘çapula’, ‘çizme’, ‘çedik’, ‘edik’, ‘filar’,’fotin’, ‘galata yemenisi’, ‘iskarpin’, ‘kaloþ’, ‘kamarçin’, ‘katýr’, ‘kundura’, ‘mest’, ‘mercan terlik’, ‘merkup’, ‘mokasen’, ‘nalýn’, ‘pabuç’, ‘pandufla’, ‘patik’, ‘postal’, ‘sandal’, ‘takunya’, ‘terlik’, ‘tomak’ ve ‘yemeni’ olarak adlandýrýlmýþtýr (Baþaran, 1993). Kapýkulu ocaðýnýn yüksek rütbeli subaylarý bir tür imtiyaz si mgesi olarak sarý renkli pabuç ve çizme giymiþlerdir. O dönemde gayri Müslimlerin sarý giymesi kurallara aykýrý olduðundan siyah veya kýrmýzý renklerde pabuç giymeleri emredilmiþtir. Bu uygulama 1839 Tanzimat fermanýyla kaldýrýlmýþtýr. 1826’dan sonra Asakiri Mansure-i Muhammedi’ye adlý yeni ordu teþkilatý kurulduktan sonra askerler ayaklarýna postal giymiþlerdir. 18.yüzyýl sonlarýna kadar padiþah ve vezirler tarafýndan çizme-mestler kullanýlmýþtýr (Ertürk, 2009: 119).

Þekil 18. Sultan II. Selim’in Aplike Tekniði ile Süslü Çizmesi
1928 -1930 yýllarýndaki ayakkabý çeþitleri arasýnda yer alan iskarpinler taban, saya, ökçe, fort (burundaki sert kýsým), fortiçe (arkadaki sert kýsým) ve astardan ibarettir. Bunlar vidala ve glase deriden, çok azda rugandan imal edilmiþtir. Galoþ, kýþýn mest veya ayakkabý üstüne giyilmiþ olup, finilalý, trikolu ve uzun yüzlü çerkes lastiði gibi çeþitleri vardýr. Mabeyin terlikleri üstü ve arkasý kapalý, altý deriden, yumuþak, çok zarif ev ayakkabýsýdýr. Tulumbacý ayakkabýlarý, yumurta ökçeli, sivri burunlu, ceketi bir omzunda külhan beylerinin giydiði pabuçlardýr (Otar, 2007, 256).
19. yüzyýl sonlarýna kadar Türkiye’de ayakkabý yapýmý el iþçiliðine dayanmýþtýr. 1884’te Beykoz’ daki deri fabrikasýna ayakkabý yapým bölümü eklenmiþ, 1933’te Sümerbank’a devredilerek makineli deri ve kundura üretimin yapýldýðý önemli bir yer olmuþtur. Günümüzde ise ayakkabý üretimi daha çok özel sektör tarafýndan gerçekleþtirilmektedir (Ertürk, 2009: 119).
Ayakkabý zanaatýnýn kendine has bir terminolojisi geliþmiþtir. Yüzyýllardýr ayný yöntemlerle üretilen ayakkabýlar zanaatkarlar tarafýndan bölümlere ayrýlmýþtýr. Ayakkabý bölümlerinin üretim aþamalarý ve ayakkabýcýlýk ile ilgili her ayrýntýnýn bu terminolojide özel bir ismi oluþmuþtur (Bici, 2007: 23; Zirek ve Özcömert, 2003). Ýþlem basamaklarý deðiþmemiþ, geleneksel ayakkabý üretim yöntemi geçerliliðini korumuþtur. Bu geleneksel yöntemde üretim genel anlamda kalýp oluþturma, kesim, dikim ve taban montajýndan oluþmaktadýr (Bici, 2007: 23).

3. Sonuç
Tarih boyunca ayakkabýlar biçim, renk ve görünüm olarak giysiyi tamamlayýcý aksesuarlar olarak görülmüþtür. Bu anlamda ayakkabýlarýn tasarýmýnda toplumlarýn önemli bir etkisi olmuþtur. Ýnsanoðlunun gerek koruma iþlevine yönelik duyduðu ihtiyaç, gerekse estetik görünüþüne duyduðu tutku sonucu ayakkabýyla ilgili pek çok tasarým gerçekleþmiþtir. Ayakkabýlarda gözlenen bu tasarým çeþitliliði daha çok ayakkabýnýn dýþ görünümü ve stili ile ilgili olmuþtur. Topuðun ve burun kýsmýnýn tasarýmý konusunda bile pek çok çeþitlemeler yapýlmýþtýr. Kýsa, yüksek, kare þeklinde topuklarýn yaný sýra yuvarlak, nokta, sivri, uzun, kare, eðik, düzleþtirilmiþ veya kalkýk burun modelleri yer almýþtýr. Ayrýca ayakkabýlar kesikler, deðiþik malzeme ve renklerle süslenmiþtir.
Kazýlardan çýkarýlan ürünler, müzelerde bulunan örnekler, çeþitli türde malzemeler üzerine farklý tekniklerde yapýlmýþ resimler incelediðinde ayakkabý olarak Türklerde daha çok çizmenin kullanýldýðý, çizmelerin yumuþak deriden imal edildiði, keçe çizmelerin derilere nispeten daha az olmasýna raðmen yaygýn olduðu, ayrýca kürkten yapýlmýþ çizmelere de rastlandýðý belirlenmiþtir.
Ayakkabýlar tarih boyunca giyenlerin toplumsal konumuna, mesleðine ve kullaným amacýna göre çeþitlilik göstermiþtir. Türkler ayakkabýlarda renk ve süslemeleri önemli bir statü göstergesi olarak kullanmýþlardýr. Ayakkabýlarýn yüzeyleri ve tabanlarý hâkimiyet göstergesi olarak yoðun þekilde bezenmiþtir. Süsleme biçimleri açýsýndan boyama, aplike ve iþleme tekniklerinin boncuk, tel, deri, sýrma gibi malzemelerle yaygýn biçimde uygulandýðý bilinmektedir. Özellikle Selçuklu ve Osmanlý Döneminde ayakkabýlar giysi süslemelerine paralel olarak oldukça gösteriþlidir.
Ayakkabýlar ayaklarý koruma amacýyla ihtiyaca yönelik ortaya çýkmalarýna raðmen, zaman içinde taþýdýklarý özellikler doðrultusunda karþý tarafa mesaj veren semboller olarak kullanýlmýþtýr. Ýyi bir ayakkabýnýn ayaklarý koruyabilmesi için doðru anatomik ve ergonomik özelliklere sahip olmasý, kullaným amacýna yönelik tasarlanmasý, hem estetik hem de biçimsel formu ile kullanýcýsýna hitap etmesi gerekmektedir. Çünkü son yýllarda ayakkabýlar insanlar için sadece ayaklarý koruyan eþyalar deðil, hem giyimi, hem görünümü, hem de duygularý etkileyen tamamlayýcý aksesuarlardýr.

KAYNAKÇA
Asarlý, Sinem, (2011). Giyim Tarihi Ders Notlarý, Konya.
Baþaran, Bahri, (1993). Ayakkabý Sayasý Üretiminde Kullanýlan Derilerin Bazý Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri Üzerine Araþtýrmalar, Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ýzmir.
Bici, Esra, (2007). Ayný Ürün Ýki Farklý Disiplin: Endüstri Ürünleri Tasarýmcýlarý ve Moda Tasarýmý, Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ýstanbul.
Çelik, Neslihan, (2010). Anadolu’nun Geleneksel Ayakkabý Formlarýndan Günümüz Tasarým Anlayýþýna Ayakkabý Kültürü, Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ýstanbul.
Çoruhlu, Yaþar, (2002). Orta ve Ýç Asya’ da Kazý ve Araþtýrmalarda Elde Edilen Materyale Göre Erken Devir Türklerinde Çizme, Prof. Dr. Aynur Durukan’a Armaðan, Ankara.
Daðtaþ, Lütfü, (2002). Anadolu’da Dericilik, Yayýnlanmamýþ Kitap, Ýzmir.
Ertürk, Nilay, (2009). Anadolu’da Ayakkabý Özellikleri, 18-24 Ekim Uluslararasý Katýlýmlý Güzel Sanatlar ve Tasarým Sempozyumu, Eskiþehir, 7-120.
Görünür, Lale, (2010). Osmanlý Ýmparatorluðu’nun Son Döneminden Kadýn Giysileri Sadberk Haným Müzesi Koleksiyonu, Ýstanbul.
Kasimanov, Sadýk,(1995).
Kazak Halkýnýn Kolöneri,Alma-Ata, Kazakistan.
Kastan, Cengiz, (2007).
Modern Yöntemle Stampa Çýkarma, Bursa.
Koçu,R. Ekrem, (1967).
Türk Giyim Kuþam ve Süslenme Sözlüðü, Ankara.
Komþuoðlu, Þükran, Ýmer, Arsal, Seçkinöz, Mine, Alparslan Sabiha, Etike, Serap, (1986). Resim II Moda Resmi ve Giyim Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basýmevi, Ankara.
Köymen, M. Altay, (1974). Alp Arslan Zamaný Türk Giyim ve Kuþamý, Selçuklu Araþtýrmalarý Dergisi, 3. Sayýdan Ayrý Basým, 51–90.
Naskali, G. Emine, (2003). Ayakkabý Kitabý, Kitabevi Yayýnevi, Ýstanbul.
O’Keeffe, Linda, (1996). Shoes, A Celebration of Pumps, Sandals, Slippers & More.
Otar, Ýsmail, (2007). 1640 ve 1928 Yýllarýnda Ýstanbul’ da Ayakkabý, (Editör: Emine Gürsoy Naskali), Ýstanbul.
Ögel, Bahaeddin, (1991). Ýslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayýnlarý, Ankara.
Önge, Ergül, (1995). Türk Giyim Tarihi Ders Notlarý, Konya.
Özdemir, Melda, (2007). Türk Kültüründe Dericilik Sanatý, Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eðitim Fakültesi Dergisi, Sayý: 20, 66–82.
Özdemir, A. Dilek, (2009). Eramik Ayakkabýlar, 18–24 Ekim Uluslararasý Katýlýmlý Güzel Sanatlar ve Tasarým Sempozyumu, Eskiþehir, 487–491.
Rudenko, I. Sergie, (1970). Frozen Tombs of Seberia the Pazyryk Burials of Iron Age Horsemen, Çev: M.W. Thompson. Berkeley and Los Angeles: University of California Press, 87–96.
Sönmez, Nurdan, (2009). Ayakkabý Sektörünün Geliþiminde Tasarým Eðitiminin Önemi, Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eðitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Tezcan, Hülya, (1997). Topkapý Saray Müzesi Osmanlý Pabuçlarý, P Sanat Kültür Antika Dergisi, Sayý: 5, 91–104.
Yelmen, Hasan, (2005). Türk Dericiliði 2400 Yaþýnda, Derimod, Kesiþim Yayýncýlýk, Ýstanbul.

Araþtýrmacýlar
* Hatice Harmankaya,
* Asuman Yýlmaz,
* Duygu Ercan,
* Aslý Çetin

1,2Selçuk Üniversitesi, Sanat ve Tasarým Fakültesi, Moda Tasarýmý Bölümü, Konya
3,4Selçuk Üniversitesi, Mesleki Eðitim Fakültesi, Giyim Endüstrisi ve Giyim Sanatlarý Eðitimi Bölümü,KONYA.
.............24.10.2018
Derleyen Aktaran;Resul Civcik
Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.