LALESİ KURUYAN AŞK
Ýçimden seni içmek geliyor
Bir ýrmaðý avuçlar gibi
Yudum yudum.
Hasretinden gülleri soldurdum
Mevsim unutmak için biraz erken
Sevmek için çok geç…
Lalesi kuruyan aþk
Bir zehirli hançer gibi saplý durur baðrýmda
Kanamalý bir iklimdir
Sevdamýn vadilerinde hüküm süren
Ecel fýrtýnasý,
Kayarken düþer elime fecir vakti yýldýzlar
Saçlarýmýn beyaz topraðýna
Yaðmura doyan daðlarýn yeþili
Kuþatýr bir resmin en sýzýlý yerini
Hiç öpmeyecekmiþ yanaðýmý,
Giderken, bakýþýna gölge düþen sevgili
Öyleyse siz öpün dalgalar!
Gecenin serin koynunda üþüyen tenimi
Mavisi esir düþmüþ deniz gözlerimi…
Sürsem aynalara Ýçimin aðlayan rengini
Dolaþýr ecelim yalnýzlýðýn kýyýlarýnda
Bu ucube þehre demirlemiþ sürgünler gibi
Bir þarkýya ruh olur yüzümdeki hüzün
Ve gözyaþlarým bir nehire dökülürken
Usul usul bir þehir uyurken düþlerde
Kaçmak vaktidir korkularýn ejderhalarýndan
Aþkýn lalezar kokusu daðlarýma sinmiþken
Deli yangýnlar ortasýndan
Yalnýzlýðýma gidiyorum
Ayrýlýða yenik düþmek,
Fail-i meçhul türkülerin kaderimidir?
Bestesi yarým kalmýþ vuslat þarkýsý
Dudaklarda asi bir tebessüme dönüþür.
Ve mutluluk, aslan pençelerine tutsak düþmüþ
Bir ceylan gibi çýrpýnýrken
Ölüm bir kez daha ölür
Son gemide kaybolur ufuktan ve biter ömür
Gökyüzü küser maviye,
Bir martýnýn kýrýlan kanatlarýnda
30 05 2008
Hüseyin Özbay
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.