La,La Kalbi'naz'la;Bir şey
Dulda ,saçlarýn, yüzüne dulda
Görüp-te yanmasýnlar diye
’La’ der,bilmez;Kalbi naz ne halde
Dulda;Her þey dulda;Bir þeye
Bir þey,ayna;Her þey;Ayna kýrýklarý
Biri bin gösterir,aklýn kara delikleri
ne ayrý ne gayrý, onun görünmez’likleri
Hep;Hologramlaþýrki,aldan diye
Ey aþk,lafýn eden; Aþka Aþýkýným
Gelsen ’ne var’ desen þaþkýným
Bit pazarýndan beter, Köþk’ünüm
Yalnýz koma;Sende iliþ bir köþeye
Gönül put’hane;Kime yaranayým?
Hiç birine ,cevabýn yarýn’ýyým
Canda aþk, tende meþk doðuran’ýyým
’La’ da;Beklerim;’Ýlla’ demeye -2-
Davetsiz misafir;Kalbi nazým
Nasýl bir muamma,gönül sýzým
Sevilen sevmez sevene kör gözüm
Hüzünler, Aþka miraç olsun diye
Eldeki yar ele ,Ele türkü yakar
Uzak davula mendil bakar
Kocamýþ ten; Gönül 15 çýkar
Tendeki ’mantýkuttayr’ uçsun diye -1-
Attaram, Pirsultanam ,Nesimi can
Tenlerimiz ayrý ; Bir canam, bir can
Mantýkuttayrý oku;Yorumlarsan
Ben sen, sende ben ;Kavga niye
Yarsuadým adý bin,kendi bindi
Þaþýlýk gitti;Bin ’yüz’ idi,bire indi
Gönül bine uçtu-;Bir þeye kondu
Bekler-ki can ’illa’illa’ desin diye
2-’La’ yok ’illa’ancak var demek ;’La ilahe illallah’ Allahtan gayrý hiç bir þey yok,diye diller söyler canlar onu söyleyince ;Senlik ,benlik ,onluk aradan kalkar. Kalkmýyorsa ’la’ dasýn demektir.doðrusunu Allah bilir bizimkisi yorum..
1- Ferideddini Attarýn ’mantýkuttayr’ ý ;Ýslam klasiklerinden olup, ilahi aþk kitabýdýr. Kulun tenle caný arasýndaki yolculuðunu anlatan ilahi aþký anlatan en güzel örneklerden biridir.
kýsaca;
“… günlerden bir gün, dünyadaki bütün kuþlar bir araya gelirler. toplanan kuþlarýn arasýnda hüthüt, kumru, dudu, keklik, bülbül, sülün, üveyk, þahin ve diðerleri vardýr. amaçlarý, padiþahsýz hiç bir ülke olmadýðý düþüncesiyle, kendilerini yönetmek üzere bir padiþah seçmektir.
hüthüt söze baþlar ve Hz.süleyman’ýn postacýsý olduðunu belirttikten sonra; kuþlarýn simurg adýnda bir padiþahlarý olduðunu söyler. ama, hiç bir kuþun haberlerinin olmadýðýný, herkesin padiþahýnýn daima simurg olduðunu belirtir. ancak, binlerce nur ve zulmet perdelerinin arkasýnda gizli olduðu için bilinmediðini ve onun “bize bizden yakýn, bizimse uzak” olduðumuzu anlatýr. simurg’u arayýp bulmalarý için kendilerine kýlavuzluk edeceðini ilave edince; kuþlarýn hepsi de hüthütün peþine takýlýp onu aramak için yollara düþerler. kuþlarýn hepsi de simurg’un sözü üzerine yola revan olurlar…
ama, yol çok uzun ve menzil uzak olduðundan; kuþlar yorulup hastalanýrlar. hepsi de, simurg’u görmek istemelerine raðmen, hüthütün yanýna varýnca “kendilerince geçerli çeþitli mazeretler söylemeye” baþlarlar. çünkü, kuþlarýn gönüllerinde yatan asýl hedefleri çok daha basit ve dünyevî’dir (!) örnek olarak, bülbülün isteði gül; dudu kuþunun arzuladýðý abýhayat; tavuskuþunun amacý cennet; kazýn mazereti su; kekliðin aradýðý mücevher; hümânýn nefsi kibir ve gurur; doðanýn sevdasý mevki ve iktidar; üveykin ihtirasý deniz; puhu kuþunun aradýðý viranelerdeki define; kuyruksalanýn mazereti zaafiyeti dolayýsýyla aradýðý kuyudaki yûsuf; bütün diðerlerinin de baþka baþka özür ve bahanelerdir.
bu mazeretleri dinleyen hüthüt, hepsine ayrý ayrý, doðru, inandýrýcý ve ikna edici cevaplar verir. simurg’un olaðanüstü özelliklerini ve güzelliklerini anlatýr.
hüthüt söz alýr ve þunlarý söyler. söyledikleri, ayna ve gönül açýsýndan ilginçtir:
simurg, apaçýk meydanda olmasaydý hiç gölgesi olur muydu?
simurg gizli olsaydý hiç âleme gölgesi vurur muydu?
burada gölgesi görünen her þey, önce orada meydana çýkar görünür.
simurg’u görecek gözün yoksa, gönlün ayna gibi aydýn deðil demektir.
kimsede o güzelliði görecek göz yok; güzelliðinden sabrýmýz, takatýmýz kalmadý.
onun güzelliðiyle aþk oyununa giriþmek mümkün deðil.
o, yüce lûtfuyla bir ayna icad etti.
o ayna gönüldür; gönüle bak da, onun yüzünü gönülde gör!
hüthütün bu söylediklerine ikna olan kuþlar, yine onun rehberliðinde simurg’u aramak için yola koyulurlar.
ama, yol, yine uzun ve zahmetli, menzil uzaktýr…
yolda hastalanan veya bitkin düþen kuþlar çeþitli bahaneler, mazeretler ileri sürerler. bunlarýn arasýnda, nefsanî arzular, servet istekleri, ayrýldýðý köþkünü özlemesi, geride býraktýðý sevgilisinin hasretine dayanamamak, ölüm korkusu, ümitsizlik, þeriat korkusu, pislik endiþesi, himmet, vefa, küskünlük, kibir, ferahlýk arzusu, kararsýzlýk, hediye götürmek dileði gibi hususlarla; bir kuþun sorduðu “daha ne kadar yol gidileceði” sorusu vardýr.
hüthüt hepsine, býkýp usanmadan tatminkâr cevaplar verir ve daha önlerinde aþmalarý gereken “yedi vadi” bulunduðunu söyler. ancak, bu “yedi vadi”yi aþtýktan sonra simurg’a ulaþabileceklerdir. hüthütün söylediði, “yedi vadi” þunlardýr.
vadiler
merhaleler
1.vadi:istek
2.vadi:aþk
3.vadi:marifet
4.vadi:istigna
5.vadi:vahdet
6.vadi:hayret
7.vadi:yokluk (fenâ)bekâ
kuþlar gayrete gelip tekrar yola düþerler…
ama, pek çoðu, ya yem isteði ile bir yerlere dalýp kaybolur, ya aç susuz can verir, ya yollarda kaybolur, ya denizlerde boðulur, ya yüce daðlarýn tepesinde can verir, ya güneþten kavrulur, ya vahþi hayvanlara yem olur, ya aðýr hastalýklarla geride kalýr, ya kendisini bir eðlenceye kaptýrýp kafileden ayrýlýr.
bu sayýlan engellerin hepsi de hakikât yolundaki zulmet ve nur hicaplarýdýr.
bu hicaplardan sadece otuz kuþ geçer.
bütün vadileri aþarak menzil-i maksudlarýna yorgun ve bitkin bir halde uzanan bu kuþlar, rastladýklarý kiþiye kendilerine padiþah yapmak için aradýklarý simurg’u sorarlar.
simurg tarafýndan bir görevli gelir…
görevli, otuz kuþun ayrý ayrý hepsine birer yazý verip okumalarýný ister. yazýlarda, otuz kuþun yolculuk sýrasýnda birer birer baþlarýna gelenler ve bütün yaptýklarý yazýlýdýr.
bu sýrada, simurg tecelli eder…
fakat, otuz kuþ, tecelli edenin (!) bizzat kendileri olduðunu; yani, simurg’un mânâ bakýmýndan otuz kuþtan ibaret olduklarýný görüp þaþýrýrlar.
çünkü, kendilerini simurg olarak görmüþlerdir.
kuþlar simurg, simurg da kuþlardýr.
bu sýrada simurg’dan ses gelir:
“siz buraya otuz kuþ geldiniz, otuz kuþ göründünüz. daha fazla veya daha az gelseydiniz o kadar görünürdünüz. çünkü, burasý bir aynadýr!
hasýlý, otuz kuþ, simurg’un kendileri olduðunu anlayýnca; artýk, ortada, ne yolcu kalýr, ne yol, ne de kýlavuz...
çünkü, hepsi bir’dir.
ayný, aþýkla, maþukun aþkta; habible, mahbubun muhabbette; sacidle, mescudun secdede; bir olmasý gibi...
aradan zaman geçer, “fenâda kaybolan kuþlar yeniden bekâya dönüp”, yokluktan varlýða ererler…”
-alýntý-
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.