Hasret Üstüne Hasret
İşmar edip durursun, gönlümün mor ahengi
‘Aşk sönmeyen alevdir, yakar öksüz bağrımı’
Usandırır gururun nazlı, kibirli rengi
Eskiyen yılgın rüzgâr duy kapımda çağrımı
Geleceğim yakında mevsimler tutsak görsün
Böyle büyük sevgiyi herkes kalbinde örsün
Tüm zamanlar yıkanır çağrına uyar gönül
Gülünce mahcup simam kırmızıya bürünür
Kısır döngü yangında sükûta erme ey gül!
Bergüzar’ın yüzünde Leyla hali görünür
Aşk heybesi yüklüdür dikeniyle taşınmaz
Seven, sevilen için; nasıl yollar aşınmaz
Çiçekler her an düşer özlem saraylarına
Hep uzanıp tutardım, boranda dondum kaldım
Köprüler kurdum ama gelemedim yâr sana
Eğildim düzlüklere dermansız baka kaldım
Hasret üstüne hasret, şu dağlara seslenir
Sabır dolu o yıllar mazisiyle beslenir
Vuslat göçüp gitmiş de yaşatmıyor toprağı
Asırlardır yalnızlık deler durur bağrımı
Firuzenin mavisi gök kubbeden ırağı
Derya öyle coşkun ki siler atar ağrımı
Ufukta umutlar var düşlerim çölde gezer
Gölgesinde bulutlar yaz yağmurların süzer
Sevilay Çartık
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.