Zifirliğinde üretiyor sevgisizliğini insanlık bilimi
SOPHIA
Zifirliğinde üretiyor sevgisizliğini insanlık bilimi
Çok sorgulamýyoruz hayatý.
Düþünmemiþtir hiçbir insan, boynu bükük bir aðacýn hangi kýrýlganlýk, hangi acýnýn tezatlýðýyla dökülen yapraklarýný.
En eksik bir kasaba sahilindeki insanlarýn, yalnýzlýðýn yoðunluðuyla bu çeþit bir hayata mahküm olduklarýný.
Sormuyoruz, sorularla ilgilenip cevaplarýný önemsemiyoruz.
Denizin neden bu kadar ürkek ve savurgan olduðunu hangi sebeple insanlarý yuttuðunu düþünemiyoruz.
Toprak kokusunun neden bu kadar güzel duygularý çaðrýþtýrdýðýný, ölüleri barýndýran ciðerinden evrenin sisliðine gönderdiði acý yüklü, damla damla yayýlan hüzünleri bilmiyoruz.
Çocukluðumuzu neden bu kadar özlediðimizi, geri dönebilsek su gibi kana kana içercesine o güzel anýlarýda tüketebileceðimizin farkýna varamýyoruz.
Duymuyoruz, gökyüzünün maviliðinde siyahlýðý yoðun bulutlarýn yeryüzüne kýrýlýp bardaktan boþalýrcasýna akan gözyaþlarýný anlamýyoruz.
Gördüðümüz þeylere neden bu kadar kör olduðumuzu, duyduklarýmýza saðýr, dokunduklarýmýza hissiz olduðumuzu.
And içmiþcesine sevgisizliðe, kabuðundan çýkýp gökyüzüne ulaþmanýn ne kadar huzur vereceðini anlamlandýramýyoruz.
Kuþlarýn neden bu kadar özgür olduðunu, bir köpeðin sadýklýðýný, balýklarýn bir akvaryum koyundan baþka sýðýnacaklarý yeri olmadýðýný, týpký biz insanlar gibi..
Karýþýyoruz biz, en çok da topraða, en çok da gökyüzüne, ve duygusuzluklarýn hüküm sürdüðü bu gezegenin boþluklarýnýn yere çakýlýrcasýna seni içine hapsetmesini sorgulamýyoruz.
Karanlýðý neden bu kadar seviyoruz?
Kusurlarýmýzý örten bir kalkan olduðu için mi?
Sabah rüzgarý neden bu kadar huzurlu?
Sevgilinin habercisi olup sana hiç hissedemediðin duygularý yaþatýp yüreðini okþadýðý için mi?
Yaðmur sesinden neden huzur buluyoruz? Aniden zihnimize vuran diplere sýkýþmýþ benliðimize çok aðýr bir darbe vurduðu için mi?
Kalabalýkta yalnýz kalan bir insan gibi, sessizliðin içine hapsolmuþcasýna içine içine çektiðin o kaygý dolu yarýnlarý kabul edip keþkelerle buluþtuðumuz için mi?
Neden korkuyoruz, neden korksakta korkularýmýzý yenerek umut dolu yarýnlara uyanmýyoruz?
Bizler çaresizliðimi seviyoruz?
Bizler umutsuzluðu, aðýr bir yükmüþ gibi daðlarýn arkasýndan gelen habercilere neden kulak asmýyoruz?
Gökyüzünün çok farklý anlamý olduðunu, yýldýzlarýn neden bu kadar çok olduðunu her yýldýzýn bir insan olduðunu bilmiyormuyuz?
Her yýldýzýn bir gün gökyüzünden kopup toprakla bütünleþeceðini bile bile neden bilmiyormuþcasýna yaþýyoruz, neden bu kadar acýlar varken umursamazca kör olup, duygusuzluðumuzla övünüyoruz.
Sevmemenin ayýp olmadýðýný ama bunun için çabalamadýðýmýzda bir okyanus kadar acýmasýz olduðumuzu kabullenemiyoruz.
Gittiðimiz þehirlerde, geçtiðimiz sokaklarda, bastýðýmýz topraklarda ne çeþit kederler çekilip, insanlarýn yorgun düþüp kendilerini sonsuzluða býraktýklarýný anlamýyoruz.
Kalp kýrmanýn birini öldürmekle eþdeðer olduðunu, bir insanýn ölürcesine acý çekmesini umursamadan, bir an yüreðimizi bulutlar sarmadan anlayamýyoruz.
Anlamýyoruz, insanlýðý sevgisizliðin öldüreceðini gamsýz, kedersiz bu ömrün geçmeyeceðini, imtihanlarla dolu bir yaþamda olduðumuzu kabullenemiyoruz.
Bakan körleriz bizler, nankörlükten nasýr tutmuþ yüreðimizle daha fazla nefes alamayacaðýmýzý göremiyoruz.
Sorgulamýyoruz biz, hayatta en büyük acýlarýn bile bir dua’ya mahküm olduklarýný, bir duanýn gücünün gözümüzün görmediði kadar büyük bir duygu barýndýrdýðýný çözemiyoruz.
Bilmiyoruz, küçük bir ilginin nasýl büyük sonuçlar doðuracaðýný, küçük bir gülümseyiþin çocuklara ne kadar iyi geldiðini, çok küçük bir sarýlmanýn bir insana hayat verebileceðinin özetini çýkaramýyoruz hayattan.
Öylesine, duygusuzluðumuzla savaþmadan yaþayarak yavaþ yavaþ tükendiðimizin farkýna varamýyoruz.
24/09/2017
B.Y.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.