Bilinmez..
Nasýl kýyýp gideriz bilmem öte tarafa
her sevincinde sonunda kýþ düþüyor
yeþil fistanlý fesleðende süren yaprak
þafakta düþen çið tanesi gecesinde pembe düþ
þu kiremitleri daðýn yamaçlarýna yaslanan kulübede
bacasýnda tüten duman
bahçesinde tel örgü çit
yeþil eteklerine güneþ doðmadan önce
çið içse kara lahana
meyvesi bitmiþ zerdali aðacý
sonbahar sarmýþ meþe palamutlarý kavak dallarý
duvar dibinde açmaya hazýrlanan beyaz kasým patlarý
bulutlarý sürüklüyor bak rüzgar
pencereye çarpýyor
zerdali dalýnýn kýzýl yapraklarý
her yaprak ucunda billür bir tane þafaktan sonra
güneþin ýþýðýnda parlayan
duvar dibinde sönmüþ akþamdan kalma ocak
içinde kül ucu yanýk odun parçasý
tulumbanýn yalaðýndan su içen köpek
topraða eþinen tavuklar
aðaçlarda þarký söyleyen kuþlar
ve daðlar baba gibi kollayýcý
göðün kapýsýna açýlan demir parmaklýk
koscaca mavi boþluk gökyüzü
keþke! gönlümüze de kaplasa gökyüzü kadar mavi sevinç
yerle gök kadar büyük olmasa bile
bozuk baðlar bahçeler gibi beynimin içi
ütüsüz gömlek gibi þehir
dað bayýr ova dememiþler
dikmiþler gökdelenleri
uzansalar tutacak kadar yakýn bulutlar
kalabalýk içinde yapayalnýz
selamsýz sabahsýz akþam gibi üzgün insanlar
bir + bir yalnýzlýðýnda umutlar
ve mutluluklar
bunca insan
neye güler neye aðlar bilinmez...
Nurten Ak Aygen
yedi ekim ikibinonbeþ
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.