lacivert
deniz sýrtý bir makamdan seslenmeyeli ne çok oldu gözlerine
kuþ pisliði temizliyor asgari bir endiþenin hükmünü yüküne sararak
ne demeliyim akþama yakýn bir endiþenin süzülerek kayboluþuna
iðnesi ipliðine dolanmýþ gibi saklanýyorum gözlerinden
yamasýný dikmeyi býraktým cümlenin
sözcük eklemeye mecalim yok bu aralar
gölge
arasýndayým gün ve akþamýn
bir ben daha var
yüz üstü uzanýp sýrtýmýn karasýndan daha kararlý gibi
tam karþýma seriliyor bazen
bazen arkama
bazen yanýma
bazen yok oluyor
gözlerin ve gece gibi
girdap
suyu haþlayýp içine toprak rendeliyorum
biraz sen kökü biraz mevsim artýðý toplayýp sokaklarýndan
yüzünü güneþe sunup unutuyorum bir süre
bir boy
gün uzaðýna varýp kendime geri koþuyorum gözlerinden
yanký
toplum güncesi toparlanýyor yüzüme yakýn bir mola vaktinde
ertesinden gelen seslerin kalabalýðýný ayýrýp ayýrýp asýyorum
ince belli kültür hükümlü bardaklara
bizi buharýn demine buluyor gözlerin
nemli nemli unutuluyoruz
ertesinden gelen seslerden
geda
basamak altý toparlanýyor yüzüm
eðdiðim boynumun kenarýndan
sýyrýlýp sýyrýlýp geçiyorum gözlerinden
suya aþa köre gebe gibiyim
lal
tuza çaðrýlmýþ gibi kalkýyorum içimden
uzak bir kaval tokluðuna
sudan daha çok tuzuna koþturup gözlerimi
yutkunamadýðým zamanlarda suyuna dilimi býraktým
ki artýk sende susa bilesin beni
kuþku
çaðýr naif bir zaman elinden içelim yüzümüzü
sonra yüzümü silip yüzünden yüzüðüme bakmalýyým uzunca
kusurunu hatýrýna býrakýp
barýndýðýmýn farkýna varýp baldýrýmdan yakalayýp acýtýyor gözlerin
oðlum
günahým oðlum olsaydý boyuma sataþýrdý
þirkten has deðil ne olur anla beni
ulvi nihayetti makam
ki beklentilerin uzvu nihayetinde
ne derun deðimli gözlerin
gözlerimde iken
temmuz
sarýya bulamýþlar mevsimi
maviyi hýnca hýnc doldurup
yollamýþlar bizim oralara
ama yine bizim oralarda bu aralar duman var
tek diri kalmýþ gözlerin yanmasýn diye
gitme oralara
annem
seni hatýrlamýyorum
üzgünüm
ala
deniz üssü biraz limansý ve kaybolan sarýmtýrak ateþin ardýnda unuttuðu o görkemdi gözlerin
mai
çatlaðýna tuz rendeleyip dudaklarýmýn
sýrtýna çýkýyorum göðün
ne yakýn sana ne uzak
kirpiklerimin aralýðý kadar uzaksýn ve ya yakýn
ýlgar
mecranýn delisiyle kavrulmuþ bir toprak parçasý üzerine konuþlandýrdýðým gözlerin
ve telaþesin de dizlerinin vurulduðunu unutur gibi düþüyorsun içime
daðdan düþer gibi parçasý öyle kalabalýk öyle tufan
kadýn
þar dediðim vakit teninde baþlýyor zamanýn kurgusundan kuþkusuna uzanan o halli hikaye
beklediðim gibi deðil gözleri
üþüyorum son çivisi çakýldýðýnda
tahtanýn emeðini hiçe sayar gibi küfre yoruyor beni
poetika
sonra zaman kavrulduðunda dirisinden ayraç
mir makamlý
sönük akýmlarýn lehçesinde gözlerin
fiil sureti eskitme bir uðultuyla savruluyor cümleme
teberru
sektiðinde fikirlerimden gözlerin
çoðunda kalabalýk bir kavmin asýldýðýnda o çürümüþ urgan gibi sözlerin
yutkundukca çoðalan bir çatlaða dönüþüyorum
düþümde iðne iplik
þimo
sinan þeker