yattýðým yerin bilincini toparlayýp giden
seyyahýn ilmini döktüm üstüne Süleyman
bügün bir dakikanýn kaç adým ettiðini öðrendim Süleyman
gece süzülürken sokaklarýndan þehirlerin
benden baþka þehrin hiç bir kulu yoktu
bakýþlarýný görebiliyorum
Tanrý’dan kopup
þehirlere tapýnmayý seçtiklerinden beri
onlar þehirlerin kullarýydý
o uzun ve kimsesiz caddenin dilini açabilseydi pabuçlarým
kalabalýklarýn topuklarýný anlatabilirdi belki bana
bugün kaldýrýmlarýn gözlerini gördüm Süleyman
kalabalýðýn kirlettiði kaldýrým uçlarýný
ve artýklarýný toparlayan üç beþ güvercin gördüm
Süleyman caddelerin ne çok yamasý varmýþ be
bugün kaldýrýmlarýn yalnýzlýðýný gördüm
her adým da ayný kareyle yürüdüðümü
kimseye çarpmadan omuzlarýmý
kaçýrmadan bakýþlarýmý
kavgalaþmadan kimseyle
bu þehrin zaafýný gördüm
bugün ilk defa þehri çýplak gördüm Süleyman
gece süzülürken sokaklarýndan þehrin
sokak lambalarý utangaç bir bakire gibi sýrýtýyordu
ben ise garipsiyordum mecazýný uyutup gelen dilimin
yalnýzlýk dediðini duyunca
Süleyman
ilk kimin pabucu düþerdi sokaða
yolu bitirmeye çalýþýyordum
yaþamýn baþlamasýna daha bir saat vardý
ve yolun sonu yaklaþtýkça
otomatik bir kepengin
tek tuþla boyun eðmesinden baþka
hiçbir baðlantým yoktu yaþamla
bugün ilk defa kullanýlmýþ bir þehir gördüm Süleyman
þimo
sinan þeker