Nasreddin’in zurnası(hiciv)
Kederli
Nasreddin’in zurnası(hiciv)
Bizim dandik bir TeVe geçmiþ günün birinde,
Düddürü yarýþmasý düzenler Akþehir’de.
Nasreddin de katýlmak ister bu etkinliðe,
Çünkü bir çuval arpa ödül var birinciye!
Hoca da pek düþkündür zâten müzik yapmaya,
Alýr hemen bir zurna kaydolur yarýþmaya.
Ömründe hiç çalmamýþ gerçi bir defâ bile,
Onun gibi de çalan çýkmaz hiç kesinlikle..!
Epey zaman uðraþýr ses çýksa da zurnadan,
Sýrf eþek anlar gibi Hoca der ’bu iþ tamam’!
Gün gelir koþar herkes yarýþma salonuna,
Hoca da eþeðiyle gelir salon ardýna...
Yarýþmacýlar tek-tek çýkmýþlardýr sahneye,
Kala-kala sâdece Hoca kalýr geriye.
Derken; en son olarak çaðýrýrlar Hoca’yý...
Bismillah, der bizimki alýr hemen zurnayý!
Hoca üfler hafiften naðme ki deme gitsin..!
Zurna böyle çalýnýr herkes de böyle bilsin!
Birden alkýþ yükselir dinleyenlerden bolca,
Ýþtâhý da artmýþtýr, kendinden geçer Hoca..!
Ýki notadan çalar, bildiði bu kadardýr,
Huyunun tam aksine, uzatýr da uzatýr…!
Heyet, ’dur’, der, Hocaya; ‘‘yeterli bu kadarý,
Ýþiniz burda tamam, vereceðiz kararý!"
Derler ki; Hoca kadý, iþimiz düþer belki...
Hem de kýyaklýk yapar, nasýl bir not versek ki..!?
"Sesler iyi‘‘, der heyet; ‘‘naðme de bir içim su.‘‘
Ýçimiz gitti sanki, tam bayýldýk doðrusu…!"
Hoca sevinir, zâten; bunu umud‘etmiþtir,
Bir çuval arpa kýþýn, eþeðe hak, demiþtir!
Heyetin üyeleri fýsýr-fýsýr konuþur,
Nasýl not versek, diye birbirine danýþýr.
Hiç hoþ deðil aslýnda, beklenenden daha az,
Velâkin; Hoca’yý da, darýltmak iyi olmaz..!
Heyet baþkaný hemen mikrofona dokunur,
Uzunca bir yað çeker, sonra karar okunur:
‘‘Hocam, þöyle diyelim; hatâ, yok sayýlýrdý…
A’nýz çok güzeldi de, Ý‘de, detone vardý!
Do-re-mi, pek çýkmadý, gerçi; önemi yoktu,
Lâkin; siz de duydunuz, iyi çalan da çoktu..!
Heyetimiz, kimseyi göremedi birinci,
Bu yüzden kararýmýz; siz oldunuz, ikinci!
Böylelikle bir çuval arpa haketmediniz,
Neticede bu ödül, bize kaldý, biliniz!
…….
Hoca bu; altta kalmaz, anlamýþtýr puþtluðu,
Böylesi bir kararýn, olmalý karþýlýðý..!
Hemen heyete döner: ‘‘Siz de bilirsiniz ki;
Sýrada eþeðim var, ben yalnýz deðilim ki!
Böylelikle yarýþma henüz bitmiþ sayýlmaz,
Onu da dinlemeden kesin karar alýnmaz"!
Heyet hemen görüþür,‘‘îtiraz haklýdýr‘‘, der…
Hoca‘ya eþeðini, getirmesini söyler.
Hoca eþeði alýp gösterirken sahneyi,
Heyet düþünür; eþek, çalamaz bu zurnayý..!
Lâkin; hayvan almýþtýr arpanýn kokusunu,
Keyiften kalkar kuyruk, ‘‘öttürür gerisini‘‘..!
Hoca döner heyete: ‘‘Bu sýrf, do-re-mi’siydi…
Þimdi sýra A-Ý’de, dinleyin naðmesini‘‘..!
Bu arada eþek de heptem sabýrsýzlanmakta,
Açmýþ koca aðzýný, A’ya hazýrlanmakta..!
Derken baþlar bir naðme, A’dan Ý’ye ard’arda
Veryansýn uzun hava, kafasý da havada..!
Aman Allah, o da ne; hayret, hem de ne hayret;
Hayvan ayný zamanda yapmakta def-î hacet..!
Hoca, yorumlar için tam dönerken heyete,
Onlar eþek gazýndan baygýnlýk geçirmekte..!
…….
Bizim Hoca çuvalý yüklemiþ eþeðine;
Tabii; demek gerekmez, binmiþ yine tersine…
Nur yüzünde muziplik, elinde de zurnasý,
Baþlar Hoca son söze, dilinde hoþ sedâsý:
Eþeðim yellenmiþtir; bu zaten hayvan iþi,
A-Ý’si arpa için, b()k da size bahþiþi..!
(Kederli Ozan/Almanya, 06.11.2007)
Her hakký mahfuzdur!
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.