Çok yaramazdı
Kaya...
Çok yaramazdý
Özellikle þýmartýlmýþtý
Üç kýzýn üzerine olunca nazýnda oynanmýþtý
Babasý ve özellikle annesi kayaya
çok tolerans tanýmýþtý
Her ne yaparsa yapsýn onun
üzülmemesi için çareler sýralanmýþtý
Kaya sokak arkadaþlarý tarafýndan sevilmeyen,
alay edilen bir heyecandý
Çünkü her arkadaþýna muhakkak
bir zararý dokunmuþ
ve onlarýn samimiyetini keyfi için harcamýþtý
Yine evin bir oðlu olan Murat,
kayanýn aksine hiç þýmartýlmamýþ ve özelikle
babasý tarafýndan çalýþtýrýlmýþtý
Aðýrbaþlý, yardým seven,
arkadaþlarýna güven veren, onlarýn
dertlerini sahiplenen fedakar bir arkadaþtý
Kaya Murattan pek hoþlanmazdý,
o ne yaparsa yapsýn alaya alýr, onu kýzdýrmak için
uðraþýr, hýr çýkartmak için aranýrdý
Murat onun bu çaresizliðine bir karþýlýk vermezdi,
her ne yapar ve söylerse söylesin sessizliði ve
sabrý her bakýmdan içinde yaþatýrdý
Bir gün Kaya yine arkadaþlarýyla bir arada bulunurken
onlarý yanýna çekmek adýna mahalle bakkalýndan
yiyecekler ve içecekler alarak çaka satardý
Bu hareketiyle onlarýn gönlünü kazanmak ve kendi
yanýna çekmek, yaptýðý yaramazlýk
ve taþkýnlýklara alet etmek maksadý vardý
Nasýl olsa yaptýðý her hatanýn bedelini ödeye ailesi,
özellikle annesi ve babasý vardý,
Onlar her fýrsatta kayaya sahip çýkarlardý
Böylesi olumsuz ve taraflý tutum ve davranýþlara
þahitlik eden ve adeta kayaya hizmet etmekle görevlendirilen
kýz çocuklarý bu durumlardan çok rahatsýzdý
Neredeyse anne ve babalarýna karþý güven ve samimiyetleri zedelenmiþ, ayný anne ve babadan olmalarýna raðmen,
üvey evlat muamelesi görmek adýna sýkýntýlarý aþikardý
Kimi...
Karanlýk kiþiler
Son elçiye hakaret ederler
Onun insanlýða rehber olan
ahlakýný küçümserler
Ne büyük densizlik ve cehalet içindeler,
kin adýna seferberler
Hele hele bir takým yerli iþbirlikçiler ve basýn adýna
kimliksiz hamasetler bu aymazlýða eþlik ederler
Ümmeti Muhammedin hassasiyetini, iman ve inancýný
dinden ve maneviyattan habersiz
nesilleri terörist mantýðý için beslerler
Köyün...
Zor þartlarda yapýlmýþ
Mütevazi bir camisi vardý
Elbette ki bakýma muhtaç bir haldeydi
Köylünün yýllar sonra özlemini çektiði
bir ibadet haneydi
Bu camiye görevli olarak vekil bir imam gelmiþti,
genç bir nefesti
Köylü onu sahiplendi, hürmet ve saygýda
cimrilik etmedi, çünkü zor ele geçmiþti
Hocanýn hayli eksikleri vardý, sabah namazýnda
pek zorlanan ve yanlýþ okuyan bir acemiydi
Köyde veya yakýn bir yerde bir cenaze olsa kaygýlarý
sahiplenen ve endiþeyle kederlenen hatipti
O an köyün ileri gelen ve köylüler tarafýndan sevilen,
yýllarca cemaate öncülük eden yaþlý amca
onun imdadýna yetiþendi
Hoca efendiye evladým tasa etme, zamanla öðrenir
ve acemiliði üzerinden atarsýn, sen yeter ki
öðrenmek için say eyle derdi
Ýmamlýk çok nitelik ve farkýndalýk isteyen bir deðerdi,
namaz süreleri veya hal bilgisine haiz olmak ne kadar
imam olmak için yeterliydi
Köyün, kazanýn, kasabanýn, ilçenin, ilin ve dolayýsýyla
yaþanýlan ülke ve dünyanýn sosyal gerçeklerine
ve deðiþimlerinin þuurunda olarak
vazife iþtiyakýný ona göre kuþanmak demekti
Yani sadece bir diploma veya sertifika ile
liyakat sahibi olmak, hak ve adalet konusunda
hassasiyeti dýþlamak, ahbap ve servet sahibinin gücünün
hatýrýnda kalarak yetki vermek elbette ki dürüstlük deðildir
Mustafa Cilasun
Sosyal Medyada Paylaşın:
Mustafa Cilasun Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.