MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

70’li Yılların İzleri
Remziye ÇELİK

70’li Yılların İzleri





Yaþadýðýmýz yer, müstakil evlerden oluþan þirin bir mahalleydi. Eski “Huð” denilen derme çatma evimiz; ahþap direkler saz ve kamýþ ile çamurdan yapýlmýþ tek odalýydý. O günlerim daha dün gibi aklýmda. Komþularýmýz Fatma ve Ayþe teyzelerin evi kocaman kesme taþlarla örülü, taþ penceresi dövme demir kanca ile menteþelere baðlý bir yavru kanatçýk yukarýndan panjur ile aþaðýya doðru sarkardý çift kanatlý kapýnýn zili, avucunda küre taþýyan.
Ýpek dantelli bileðiyle, zarif bir bayan eli olur, geldiðimizi o haber verirdi. Avlumuzda tek gözlü, otuz iki diþimiz gibi bitiþikti. 20 hanelik evlerimiz. Her hanede en fazla beþ altý kiþilik aileler, þehir dýþýndan gelen sezonluk iþçiler yaþardý. Deniz Teyze’nin evi, bizim evimize göre daha lükstü. Kum ve çimento harcýyla inþa edilmiþ içi badanalý çatýsý lamarin oluklu saç(çinko) ile döþenmiþti. Kýþýn yaðan yaðmurda, çinkoya düþen her bir yaðmur damlasý gaz lambasýnýn ýþýðýnda sohbetimize eþlik ederdi. En eski evlerden biriydi, bizim evimiz; yanlamasýna kalaslarla bölünmüþ, iki kat görüntülü, altý topraktý. Kýþýn yaðmur yaðdýðýnda

küçük bir göleti aratmýyordu.
Sanki annem alt katý kiraya vermiþ gibi kocaman bir delik açarak içeri dalan koca koca fareler yavrularýyla birlikte su dolu göletimizde cirit atar ödümüzü patlatýrlardý. Yerimizden fýrlar “Anneeee!” diye baðýrýrdýk. Komþumuz Ahmet amcanýn kedisi tekir pusuya yatar, Tom ve Jery gibi kovalaþýrlardý, kýzýp: “Sen misin komþularýmýzýn duvarýna izinsiz kapý açýp eþyalarýný kemiren? Seni terbiyesiz seni utanmýyor musun küçücük çocuklarý korkutmaya?” der gibiydi. Fare korkudan bulduðu deliðe sýðýnýp burnunu delikten uzatýrken, Tekir ile alay eder gibi “Yakalaya biliyorsan gel!” yakala der gibiydi. Tekirden kaçan canýný
kurtarýr; kaçamayanda midesine inerdi.

Anne karnýnda dünyaya gözümü daha açmadan yokluðu göbek baðýmdan aldýðým yetmiyormuþ gibi; dünyaya gözlerimi açtýðýmda göbek baðýmý da fakirlik kesmiþti. Aramýzdaki kan baðýnýn verdiði samimiyet olsa gerek yakamýzdan düþmeye de niyeti yoktu Kaç yýl çamurlu kamýþtan yapýlan evimizde yaþadýðýmý hatýrlamýyorum bile. Belki de hatýrlamamak için hafýzamý yýllarca zorlamýþtým . Hayat azda olsa insafa gelmiþ, rahmetli ev sahibimiz otuz iki diþimiz gibi sýralý evlerin vekilliðini yapan anneme kumdan çimentodan yapýlý bir odada ömrünün sonuna kadar ücretsiz oturma izni vermiþti. Bir süre gaz lambasýnda oturduktan sonra elektrik bizim küçük sarayýmýza da gelmiþti. Gaz lambasýnýn ardýndan evimize gelen elektriðin ýþýðýnda ders çalýþmak demir parmaklýklar ardýnda özgürlüðe kavuþmak gibiydi.
Sarayýmýzda tabiki kemirgen misafirlerimiz de bizi yalnýz býrakmaz arada bir uðrar kýyafetlerimize kocaman delikler açtýktan sonra kaçýp giderlerdi. Bir masalýn içinde devri alem yapan çocuklar gibiydik, kah güler kah aðlardýk.

Yýllar sonra elime geçen eski, siyah beyaz, birinci sýnýfa giderken ki bir fotoðrafta; üzerimde siyah önlük birde dantelli kolalanmýþ beyaz yakamla arka fonda da tekir ile farenin köþe kapmaca oynadýðýmýz derme taþma evimiz… Albümün arasýna kalan bir aný ,ne zaman baksam o günleri yeniden yaþýyorum. En iyi arkadaþým koruyucu meleðim belki de huzur bulduðum çocukluk arkadaþýmdý, Ali. Haksýzlýk karþýndan bir daðý devirebilecek yüreðe sahipti. Yediðimiz içtiðimiz ayrý gitmez; cebimizdeki delikte köþeye sýkýþmýþ bir kaç kuruþumuzu birleþtirerek aldýðýmýz bir þiþe gazozun serinliðini yudumlar, fýrýndan yeni çýkmýþ simidi paylaþarak yer içerdik.
Yaþantýmýzda umut, bölüþtüðümüz her bir lokmamýz da tat, gülüþlerimiz de sevinç, gözyaþlarýmýzda huzur vardý; o masum hayranlýklarýmýz da edalý sevgimizdi. Koþup oynadýðýmýz okul bahçesindeydik. Bulutsuz gecelerden yaðmurlar sökülürken; yaðmur sularýnýn bayram ettiði sokaklarý arþýnlayan bez ayakkabýlarýn içindeki sýrýlsýklam üþüyen ayaklarýmýz vardý. Sýrtýmýzda incecik bir hýrka, iki büklüm üþüyen yüreklerimiz mont nedir bilmezdi? Deri ayakkabýlar ile tanýþmamýþ umutlarýmýz susmalý mýydý? Tek isteðimiz, zincire
vurulmamýþ rüyalarda beyaz papatya kokan bir dünyaydý. Sahi, bizim için ne zaman doðacaktý ilkbahar?

Ders zilimizin çalmasýna daha 10 dakika vardý. Okulun arka bahçesinde arkadaþlarýmýzla köþe
kapmaca oynuyorduk. Koþarken ayaðým takýlýp düþmüþtüm, dizlerim sýyrýlmýþ caným
yanýyordu. Bir kolumun altýna Arife, diðer koluma da Ali girip düþtüðüm yerden kaldýrýp
üzerimi temizliyorlardý. Ali cebindeki beyaz mendili çýkarýp kanayan dizime sardý: “ Canýn
çok mu yanýyor, Dilara?” diyordu. “Çok acýyor, Ali” diyordum. Gözlerimin içine biriken
yaþlarý silerek, “Öpersem geçer mi?” dedi. “Bilmiyorum ama çok açýyor.” dedim. Yanaðýma
süzülen gözyaþlarýmý, o küçük elleriyle silip yanaðýmdan öpüp boynuma sarýlýyordu. “Þimdi
geçecek” diyordu. Dediðim gibi güneþ bizlerin üzerine doðmamak için inadýndan
vazgeçmiyordu.

Bizleri” o devrin çocuklarýyýz yokluðun dürüstlüðün paylaþmanýn en güzel eserleri.
Okul bahçemizin ön tarafýnda bir aðaç dikiliydi. Bizler ona “Cila aðacý” derdik. Kuru fasulye

benzeyen tohumlarýný toplar, ikiye böler ayakkabýlarýmýzý cilalar parlatmaya çalýþýrdýk. Çocukluk iþte... Oysaki ayaðýmýzda ki lastik ayakkabýlardý yýrtýlan yerinden yamalanmýþ; yazýn terletmek, kýþýn dondurmak için fýrsat kollayan. Ta ki diðer bayram gelene kadar, bir yenisini beklerdik. Bizler arka sokaklarýn çocuklarýydýk, umudun kapýmýzdan selam verip peþinden koþturmak istediði… Peki, hayat bir gün yüzümüze gülecek miydi? Ýnanýn ki bilmiyordum…
Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.