mahrumiyet benim
ben benden gayrý herþeyden mahrumum
sadece birþey olabilirim;
bir yüreðimle bir davanýn adamý
iki ayaðýmla bir yolun yolcusu
mahrumiyet benim
ben mahrumiyetin ta kendisiyim
öyleyse öyle birþeye adanmalýyým ki
mahrumiyetim mahrumluðumda boðulsun
mahrumiyet benim
attýðým her adýmda
atamadýðým adýmlardan mahrum
öyleyse öyle bir adým atmalýyým ki
atmadýðým adýmlar, adýmlarýma koþsun
mahrumiyet benim
diktiðimde gözlerimi bir tarafa
göremediðim güzelliklerden mahrum
öyleyse öyle bir taraftan bakmalýyým ki
öyle birþeye dikmeliyim ki gözlerimi
tüm kainat yanýnda bir zerre kalsýn
mahrumiyet benim
kulak kesildiðimde bir yana
duyamadýðým hakikatlerden mahrum
öyleyse öyle birþeyi dinlemeliyim ki
tüm sesler onu anlatsýn
mahrumiyet benim
ben mahrumiyetin ta kendisiyim
an ben an iþleyen mana dolu alemin
imtihan için kullanýlan bir kaç zerresiyim
mahrumiyet benim
pekin istasyonunda dolmuþ bir tren
ya da denizi hep soðuk tanýmýþ bir eskimo yalnýzlýðýnda
bilmediklerimden ve görmediklerimden mahrum
mahrumiyet benim
ben mahrumiyetin ta kendisiyim
öylese öyle birþeye adanmalýyým ki
mahrumiyetim mahrumluðumda boðulsun