geceydi vakit
karanlýk deðildi ama
ay vardý
ay aydýnlýðý
ve ýþýyan sokak lambalarý
silah vardý elimde
kamuflaj urbalarým
belimde palaska
kasatura
matara
ve ekmek torbam
kýzýlcýk aðacý altýnda karþýlaþtýk seninle
kýrda deðil þehirde
dur dedim
kimdir o
durdun
ve gülümsedin
dedin komik olma
tanýdým sonra seni
sesinden
renginden
sen menekþeydin
silahý attým elimden
palaskayý belimden
kasaturayý
matarayý
ve ekmek torbamý
ah dedim sonra
ah menekþe
yemendeydim ben
korede
çinde
çanakkalede
kaç bin senelerce
gel dedim yakýnýma
geldin
ver dedim elini
verdin
sarýldýk sarmaþtýk
yanak yanaða
dudak dudaða
acýmýþtýk çok
tatlýlaþtýk
dolmuþtuk
sessizce aðlaþtýk
lakin kýsacýktý zaman
ve an
telefonunu ver dedim bana
dört dört iki
ama aklým karýþýk
yaz dedim kaðýda
kara trenle yolla
ayrýlmalýydýk
ama ayrýlamadýk
baðlanmýþtýk
kopamadýk
soyunduk fütursuzca
çýrçýplak kaldýk
duyacaklarmýþ sesimizi
bize ne
göreceklermiþ ikimizi
kime ne
bir bedende kaldýk
kapý açýldý o zaman
kaçamadýk
ýþýk yandý tavanda
saklanamadýk
görüldük de tanýnmadýk
tanýndýk ama korkmadýk
düðümlenmiþtik çünkü
kopamadýk
sonrasý kýrým kýyamet
tepede karý
ötede koca
bahçede ana
yolda kaynana
kýz
oðlan
ve yalan dolan
yok dedik kanlý gözlülere
yok öyle bir þey
diklendik
yalan
yakýþtýrma
lanet olsun dedik
o dedikoducu karýya
baðýrdýn çýðýrdýn sonra sen
suçluyken güçlü gibi
yerden yere vurdun
o günahkar bedenini
üstün baþýn yýrtýldý
kaldýn kanlar içinde
kucaklayýp götürdüler sonra seni
öyle yaralý biçimde
yatýrdýlar cennet döþeðine
baygýn bir þekilde
can verip öldü müydün
gözün yumup güldü müydün
bilemedim çaresizlikte
sonra raký içti reziller
þarap
þampanya
yemek yediler
etli pilav
peynirli makarna
þiþtiler davul gibi
bitti dedim sonra
dünya yalan
biz talan
vurdum kendimi daðlara
ama yarýn geldin gene
mor gülümseyiþinle
gene buluþtuk
erguvan çiçekleri içinde
3/Mayýs/2016 Saklýköy-BABÝL