- 1446 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Benim Ellerim Siyah'tı Aslında...Siz bilmezdiniz...
Dizlerimi karnımın boşluğuna ellerimle çekip bastırıyorum.
Yorganın altında sıcak nefes alış verişlerim birbiriyle boğuşmakta.
Garip bir uğultu başımın içinden hücrelerime nüfuz ediyor.
Ben bir kurşun kalem gibiyim.
”Hiç” yazıyorum.
Ve “hiç” ucum bitmiyor.
Seviyorum kalemimi.
Yada ona eziyet etmekten hoşlanıyorum.
Yenilenmesi gereken ucunu onun için açmıyor nefes almasına engel oluyorum.
Başımın üzerinde ki yorganı iki elimle tutup, gözlerimin yarısına kadar indiriyorum. Uzun kirpiklerimin perde perde örttüğü göz aralığımdan kapının üzerinde ki saatin hızlı akışına kaptırıyorum kendimi.
Hiç durmadan koşan bir yelkovan.
Ve arkasından zehirli kuyruğunu havaya dikmiş ve zehrini kurbanına enjekte etmeye yeltenen bir akrep.
Yelkovanın can havliyle kaçması ve akrebin ısrarlı şekilde bıkmadan, nefes almadan kendinden emin adımlarla iz sürmesine halleri beni korkutuyor.
Halbuki akrep biraz dursa.
Soluklansa.
Zaten son sürat koşan yelkovan yanından geçecek.
Ve son bir hamleyle akrep yelkovanı zehrinin tesiriyle, etkisiz hale getirecek...
Yelkovan en sonunda saatin içindeki yuvasından fırlayıp, açık olan kapı aralığından kaçarak canını kurtarmanın sevinciyle koridorlarda gözden kayboldu.
Akrep bu işe şaşkın.
İğnesi havada kalakaldı.
Rüzgarın ne taraftan estiğini hissedip yolunu bulmaya çalışan pusula gibi.
Bir garip hal içerisinde, indiriyor göğü dikmeye yeltenen iğnesini.
Tam karşıdaki aynaya bakıyor.
Bakışları, anlamsız binlerce bakış.
Bakış ki simsiyah bir örtü.
Hiç açılmayacak gibi duran gecenin en kara kuytusunda kaybolmaya meyilli.
Gecede katran kokulu bir yalnızlık.
Bir an gözlerini bana dikiyor.
Ben ise iyice gömülüyorum kendimi, yatağımın içindeki yorgan altına.
Açık kalan kapı rüzgarın olanca gücüyle arkadan yüklenmesi sonucu kapanıyor.
Her şey susuyor.
Duvarlar.
Duvarlardaki şampanya rengi boyanın çehresi bembeyaz oluyor.
Tıpkı kefen.
Tıpkı şeffaf bir muşamba.
Rakamlar dökülüyor
Bir üç beş yedi dokuz
Yerlerde taş aralarındaki derzlerin kaskatı kesilmiş hali.
Kapının beyaz bakışlarındaki sertlik.
Üzerindeki numaralar.
Derzlerin üzerinde gezen yavru karıncalar.
Akrebin kızıl ateş ateş bakışında,çarçabuk kaçışıyorlar.
Kapının altındaki boşluktan, annelerinin yanlarına.
Akrep sinsi bakışlarını, benden ayırmadan yavaş yavaş dikkatli adımlarla ilerliyor.
Tırnakları ya da ayak tabanları yok.
Sessiz ve derinden.
Duvardan inişi buna rağmen kendinden emin ve muntazam.
Bana doğru geliyor.
Gözlerini hiç kıpraştırmadan.
Nefesinin içindeki çığlıkları gizleyerek.
Bir annenin çocuğuna bakar gibi.
Sert ama koruyucu.
Soğuk soğuk bir rüzgar esiyor.
Yorganın altındaki bedenim kaskatı kesildi.
Titriyor bedenim.
Bacaklarım uyuştu.
Tırnaklarımı sökseler “çıt” çıkarmayacağım.
Hissiz bir nefes gibi gelişi güzel bir “hoh” diyorum içimden ellerimi ısıtmak için.
Canımı biri tenimden çekti.
Yere serdiler.
Kansız bir beden.
Yarı çıplak haliyle, upuzun yatıyor.
Ruhum kendinden bir haber
Arkasından sürüklenmekte.
Ben değilim o.
Ben sadece siyah ve uzun saçlarımın arasından görebildiğim kadar bakıyorum dört duvar arasından dünyaya....
Sinsi bakışları ve siyah elbisesiyle akrebin kızıl gözleri bana hükmetmeye çalışıyor.
Beni içine çekip esir almaya çalışıyor biliyorum.
Beni önce kıskaçlarıyla yakalayıp sonra da iğnesinin ucundaki zehirle zehirleyecek.
İçime doğru yabancı bir sıvı adım adım ilerleyecek.. .
Önce hissizleştirecek.
Sonra tüm yaşam fonksiyonlarımı durduracak.
Ben kaskatı kesileceğim.
Dilim dönmeyecek
“Anne” bile diyemeyeceğim
Yok yok hareket etmemem lazım.
Belki hareket etmezsem burada olmadığıma inandırabilirim.
Duvardan bir örümcek hafifliğinde indi.
Üzerindeki kalın ve siyah zırhıyla beraber.
Adımları derzlerin üzerine şimşek gibi düşüyor.
Yer garip bir sallanışta.
Her taraf taş, duvar.
Kaçmak için yer yok.
Pencereyi açsam, açamam.
Açsam, kaçamam.
Demir parmaklıklar incecik şeritler halinde yolumu kesmek için dizayn edilmişler.
"Kurtarın beni!" desem, bağırışlarım duvarın dört kanadında yankılanacak
Yine birbirine çarpıp, dağılacak.
Yorganın ayak yanımda kalan kısımlarını parmaklarımın arasına sıkıştırıp yatağın üzerine doğru gerdim.
Ellerim ve kollarımla da yorganın üst tarafını sıkıca tutup kapattım.
Artık gelse de bana ulaşamaz.
Belki o ara biri gelir.
Belki korkup kaçar.
Kesin kaçar.
Biri gelse ne güzel olur.
Ses yok.
Ayak sesi kesildi.
Belki vazgeçip tekrar saatin içindeki yerine geri döndü.
Olamaz
Yorganın üzerinde gezinmeye başladı.
İyice kapatmalıyım.
Sımsıkı.
Az önce yediği örümceğin ıslak ve sıcak bedeni nefesinden kokuyor.
Yavru karıncalar kurtuldu en azından.
Beyaz duvarlara sıçradı örümceğin mavi kanı.
Sarı bir izmarit paketini düşürdü cebinden.
Ağzımda çocuk masalı gibi geveliyorum söyleyeceklerimi.
"Daha dün annemizin kollarında yaşarken,” şarkısını mırıldanırken
Üzerimi açıyor annem.
Sıcak ve şefkatli bakışlarıyla yanaşıp buse konduruyor yanağıma
Ellerimi tutuyor ısıtmak için.
Halbuki az evvel sıcacıktı koynumda.
Beni doğuruyor annem.
Sırtına alıyor sonra.
Ben daha çok büyüyeceğim
Yürümeyi öğrenene kadar sek sek oynuyorum sırtında
Bir, iki, üç, sekizlere kadar geliyorum.
Sonra düşüp yaralıyorum dizimi
Dizim kanıyor
Sabunlu su ile yıkıyor biri sonra “sus” işareti yapıyor.
Annem gri mantosu, kırmızı ayakkabılarının topuklarındaki tıkırtısının koridorlarda yaptığı yankısıyla duymuyor onun ardından ağlayışımı..
"Anne, bırakma beni.
Korkuyorum.
Sessiz bir masal anlatma artık bana."
Kedilerim vardı oysa benim.
Sabun köpüğü gibi büyürdü şaşırınca, gözleri.
Mavi leğenimiz hep tek başınaydı
Camdan sürahimiz bir bardak dururdu yanında üzerinde dantel örtülü
Renkli yastıklarımız süslerdi divanımızı
Düş görmedim uyurken
Bebeklerim hiç olmadı benim
Hepsini götürüp yaktım
Beni hapsetmeyin akrep bakışlılar
Ben konuşmak için varım
Yatağımın içinde dişlerimin takırtısı arasında döneliyorum
El ve ayak parmaklarımla tutmayı bıraktım yorganı
Korkumun en son safhasındayım
Korkum beni korkutuyor
Biri karyolayı sallıyor
Gıcırdayan karyolanın yayları sağa- sola zıplayarak oradan oraya savruluyor
Gergin yaylardan biri, üzerimdeki yorganın ucundan tutup duvara sapladı.
Üzerim açıldı.
Savunmasızım
Pilim az sonra bitecek
Nefesim kesildi kesilecek
Gece benim için yıldızlı türkülerini söyleyecek sabaha değin
Ben uyuyacağım annemin koynunda
Sonra uyanacağım
Beyaz yastığıma düşen, örgüsü bozulmuş, uzun siyah saçlarım kucaklayacak yastığı
Başımı kaldırıp bakacağım güneşin sancılı doğumunun ardından gülümseyişine
"Ah anne sen misin bu gelen?"
Ve ben seni karşılamak için ayağa kalkacağım
Üzerimde senin küçüklük geceliğin
Ayaklarım çıplak
Buz gibi taş ağrıtacak karnımı
Parmaklarım mosmor olacak dudaklarım gibi
Senden güç alıp duracağım akrebin karşısında
Hiç korkmayacağım o vakit
Dimdik durarak, haykıracağım hayata
"Ben olmazsam sen neye yararsın hayat_?_"
YORUMLAR
Buz gibi taş ağrıtacak karnımı
Parmaklarım mosmor olacak dudaklarım gibi
Senden güç alıp duracağım akrebin karşısında
Hiç korkmayacağım o vakit
Dimdik durarak, haykıracağım hayata
"Ben olmazsam sen neye yararsın hayat_?_"
evet annem çok güzeldi
çok yine coşmuş gönül sesin
sevgimlesin sultanım çok öptüm seni
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı
Sevgiyle
Ülviye Yaldızlıı
Kattığın güzellik için
Ben olmasam neye yararsın hayat? Güzel bir soru. Hayat ne cevap verirdi konuşabilseydi acaba?
Bu ara kabuslara pek alışığım canım. Senin yazında farklı bir heyula. Kapıldım gittim son cümleye kadar. "Orda dur" dedi son cümle. "Burada derin bir mevzu anlatılıyor."
Kutluyorum can-ı gönülden.
Sevgiler çokça...
Ülviye Yaldızlıı
Anlatmaya yetecek cümlelerimle
Seni seviyorum hep
(.
önce 10 puanımı verdim
sonra da dedim ki
benim ellerim kömür karası
çok sevgimle sultanım
dua ile kal
Ülviye Yaldızlıı
Sevgiyle gülüm-kalben
Sevgili Sultanım soluk almaya dahi korkarak, bir nefeste okudum yazınızı. Nefesim kesilerek...
Çok güzeldi kaleminize bin bereket. İliklerime dek ürperdiğimi de belirtmek isterim okurken. Sanki gerçekten bir akrep varmışta ayak bileğimden yukarı çıkıyormuşcasına bir histi bu.
Kutluyorum sizi. Daim olsun kaleminizden çağlayan kelamınız.
Kalben sevgimle...
Ülviye Yaldızlıı
Sevgiyle canımın taze sevgisi:)
Ülviye Yaldızlıı
Sağol gülüm biriciğim