- 490 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TANZİM SATIŞ MAĞAZASI- ARDAHAN ÖYKÜLERİ - 231
Ben değil sen.
Sen olsan! Sen benim yerime olsan?
Kendin benim yer’e koy.
Ben değil de sen!
Tanzim Satış variydi...
Ardahanın ilk marketiydi.
Marketi açanlar kooperatif şeklinde açmıştı...
Çam beleydi... kavak beleydi!
Tanzim Satış mağazası gayetle AVM idi...
Ne arasan bulamı bilirdin?
Tanzim Satış, Ardahanlıların ilk AVM’ siydi.
Avm’yi kuranlar kurduklarına kuracaklarına binpişman olmadılar mı?
" Ben size Tanzimat Satış Mağazısıyla ilgili anekdotumu anlatacağım. Ben Sigara kuyruğuna Tanzimat Satış’da girerdim. Beş’er paket Samsun veya Maltepe’yi alır kuyruktan çıkardım. Kahvelere, içicilere karla saterdim. Gelir gine kuyruğa girerdim.
Ben size kendimi de tanıtayım. Ben kim olduğumu inanın bilmiyorum.
O yılların kuyruklarını temaşa eden Kemal Sunal’ın filmi vardı. Şaban orda bekçidir: Kuyruğu sıraya koyuyordu. Hamile kadına kuyrukta yer açtı. Çocukları oluncada, Kemal Sunal’ın ismini koymak istedi evli çift. Kemal sunal ise: Tüper koyun dedi Tüp kuyruğunun anısına.
O filmde... bir’i miyim?
Tanzim Satış’a üçüncü tur atacam ama tanınmamam lazım külahı değiştirerik benim gibi kuyruk karaborsacısı ötekilerle. Sıra nazımını teftiş eden bir amca var. O babamı tanıyordu. Eger o beni teşhis etseydi ticaretim biter idi.
Bu meyanda: Babam bene beş sigara paket parası vermişti. "Beş paketi al gel de; ben beş paketi karabursa satayım. " demişti.
Ben babamın sermayesiyle babamın karaborsa işini yine yerine getiriyordum ama parayı kendi namıma çalıştırıyordum.
Eger babam duysaydı kızılcık degenegiyle dögerdi.
Bekçi kuyrukta, ben de. Bekçi beni, babamı, babamın oğlu beni tanımamış mıydı?
Geldi geldi... rıhtıma yanaştı.
Ben babamla çekiştiklerini eşitmiştim. Bu, bene, babama sövmesin dedim. Ben o haydayım.
Bekçi:
" - SENİN BABAN...."
"Senin baban.... " bunu o tonda söylediki: Senin baban.... tonunda söyledi.
Ardından cümleyi bitirdiğinde rahatladım:
" - SENİN BABAN NASIL? "
Senin baban.... nasıl’ı yinede o tonda söylemişti.
Ben ölmüş müyem looooo! Bende o tonda:
" BABAM DA SENİN..."
Ne? dedim, merak ediyorsunuz değil mi?
Ton işinde anlaşalım.
BABAM DA SENİN NASIL OLDUĞUNU SORUYORDU! dedim
Senin baban... da ey olsun inşallah yeğenim.
Senin de babam... eylüğün için dua ediyor. dedim.
Kapalı anlambilimle ey bir sövüştük: Ben ve bekçi dayı.
Beş sefer yaptım, Leylek Palas, Sahil Palas, Yayla Palas... gezdim paketleri sattım.
Babam çarşıda emeden karşıma çıkmadı mı Ankara Palas’ın orda.
O günler babam beni biraz horlamıştı.
Dayım onnara kızmıştı. Miras vermemişti dayımlar anama da babama da...
Beni görünce dayımı karşısında gördüğünü saklamadan ikrar ederdi.
Babam beni horlamıştı... babam, beni, anamı horlamıştı.
Babama kuyruğun uzadığını söyledim.
Paketelerini verdim. Akşama ne kalmıştı: Ardahan da akşama birşey kalmaz...
Babamda yolunu buldu.
Karaborsacılık almış başını Sazaraya dayanmıştı.
Memleket o havadaydı: Kuyruk: Sanayağı, sigara, şeker, gazyağı, tüp, mazot, benzin...
Kemal Sunal Tanzim Satışın önünde kuyruğu hizaya sokar. Ben yaşlandım.. Kuyrukları karıştırıyorum. Bazı olur: Tanzim Satışı yeni marketlerle karıştırrım. Dev alış-veriş merkezleri görünce Kemal Sunal elinde copu bizi sıraya sokuyor, görüyorum.
Acaba derim bu AVM’ler bizim modelden mi esinlendiler?
Esinlendilerse bize telif hakkı vermezler mi?
Hırs’ı ihtirası bitaraf eylemişim yaşlanmışım.
Bekçi ne güzel demişti?
SENİN BABAN.... NASIL? "
yalçıner yılmaz
13-10-2011
ardahan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.