- 687 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YEKE KİŞİLER AĞLAŞER KULÜBÜ- ARDAHAN ÖYKÜLERİ-162
Ağlayan ağlayana...
Yeke adamlar ağleşer.
_Ruhsatı kim vermiştir?
Ağlamaya... ağlaşmaya... işyerin açılışına?
Mekanı ağlamaya ayırmışlardı.
Duyan işiten yok mu?
Ardahan da böyle yer, müsaade nereyecak!..
Müzevircilik’i tenzih ederim. Kulüp’e ağlamayan giremezdi.
Perde ve hapenkle korlanmış camekan, yaylı giriş kapısına bakış hizasında:
" Üyelere mahsustur." yazmişler.
Ağlaşanlar kulübü yani: Kaşkacı ağlıyor. İflas etmişi, nalbur’u ağlıyor.
Arvadı ölen ağlıyor. Öleni ağlıyor. Ağlıyor oğlu ağliyer!
Allahını seven ağlıyor; boş kalmasın kulüp’ü kendisi kendine ağlıyor!..
"ÜYE OLMAYAN GİREMEZ!"
Kocaman adamlar mal gibi meleşerdi. Ayıplığa...
Bölge okulun ordaydı. Gizgili millet gider ağlaşırdı.
Kulübün önünde; yol geçti. Kara yolları müdürlüğü mıntıkasıyla yakınlaştı.
Eski devirlerden ağaz edegelen kulüp, bir: Ağlayış dergah’ıydı.
Banka borcundan iflas etmiş adamdı, gel...di, otur...du, ağladı!
Çayını içen, hortum hortum yudumlarken anileşir ağlar, ahesteleşir ağlar... dı.
ERKEKLER AĞLAMAZ
Hani ’ Erkekler ağlamaz’dı?
Lafın gelişine çaktı, GINDIL ŞAHO.
Ağzından kaçırmıştı: ERKEKLER AĞLAMAZ.
Seydo Ağa: " - Şaho Efendi az tutarlık plizz! Ağlamayan itoğlitin işi ne burada!"
Ağlarsa anam ağlar; gerisi yalan ağlar!
"Bir kuş idim gece-gündüz sizlere,
Yazık, beni güldürmedin bir defa,
Bakıp şimdi alnımdakı çizgilere,
Sen ağlama, ben ağlayım güzelim."
- ETMAN!.. EYLAMAN!..
- AĞLA GÖZLERİM AĞLA!
" - Yağma yağış yağer göz damcıları nakış... "
Vergi numarasını almamıştı... Tembeldi almaz; alan oğul değildi.
Allahlık mekan göze çatmazdı. Alemde günlük hayhuyun içinde kaynar giderdi. Kayıt etseler, silinirdi. Kütüğe yazan silerdi. Kulübün bir başı görünüyordusa; öbür başı görünmezdeydi.
Ağlamayan giremezdi. Yukarda okudunuz, kapıda yazıyordu:
" ÜYELERE AİTTİR!"
Üye olmayanı kolundan çekeler, eşiğden anırı atardılar...
Kumarda iki çift öküzü köz gibi yutturmuştu.
Ölmüş, Köprübaşında barbut’a vermişti. Ağzını silmiş gelmişti.
Sekinin ucuna üstünü çırptıktan sonra ilişti. Başka oturanlar; ağlaşmayı tatil ettiler:
- Paydos!
Hanaktan vardı, Dikandan, Orakiseden ve ordan burdan...
Paşo’nun huyunu bilmez miydiler?
Abone olmuştu kaybetmeye... kaybederek kazanacağı takıntısı vardı.
Leceğini kıç cebinden çıkardı. Gözünden akıntıları sildi. Arvat leçeğini hayretle seyretti ötekiler... İki çift öküze hiç kim yanmadı! Dört tane öküz ederdi!. Moziklikleriyle sekiz’i bulmaz mı?
Arvat leceğiyle; arvadın leceğine fırttığını sümkürdü. Koluna burnunu sildi.
Kızı er’e kaçmıştı: Fazla ağlayan oydu. Millet’te can mı koydu. Başka hal mı koydu? Paşo birazda buna uydu. Zırıltı kalan yerden gine ağazlandı.
Zır ha zır; zır ha zır.
" - Küçük görmeyin! İstiskal ediyorsun! Kim bilir ne derdi var? Ağlamak insani haslettir. Büyük insanlar ağlamıştır. Ağlayan portreler var. Şarkılar yazılmış: Ağlamaya. Şiirlerde ağlayışlar mısralarla doludur. Filimlerde Ağlamalar istisnasız. ALYAZMALIM SELVİ BOYLUMDA: Kadir İnanır buğulu gözleriyle Asiye, hünkürmeden bıyık altı ağlaşmadı mı? "
Sınıfta kalmışı, İstanbula kaçacak, kerme kalağını satıp savanı, tarlanın parasını Bülbülanda yiyeni: Ağlaşma kulübün doğal üyeleriydi.
Kalp hastaları, felçliler, böbrek hastaları, şeker hastaları diğer ilaçla kür edilir hastalarda kütükte kayıt altına alınmıştı.
Başarısız olmuş hayatlar, yanılmış itikadlar, nevrozlular, psikozlular, asabiler, dikbaşlılar, gafiller, aldanmışlar, aldatılmışlar, ahmaklar, saflar, bunak ve bunamış; demirbaştandı.
Pişman: çok ağlıyordu. Allah kimsenin başına vermesin. Pişmanlar ağlaşınca insan etinden et dökülürdü. Yürek burkan ağlamaydı!..onların ağlayışı.
"AĞLAMAKTAN GELDİM DAD’A!.."
Sevinçle ağlayanlara geldiğinde sıra:
Oğlu üniversite kazananlar,
Borcunu 17. taksite yetiren,
Çaldırdığı danayı bulan,
Sevdiğinden haber alamayan; haber almıştı.
Kefil olduğu bankadan kefaletine azil haberi gelmişti; o adam.
Ağladı... yaşlarını akıttılar.
" - Burayı yaptıranın ölmüşlerine rahmet! İhtiyaca cevap veriyor. Ne ey!.."
" - Lafı ağzımdan aldın. Ben söyleyecektim. Sen söyledin."
" - Sen de söyle! Açılırsın!"
" - Biraz ağlama almaz mıydın? "
" - Laf mı... almaz mıyım!"
" - Almak mı? Alırım o yanada geçerim!.. Anasını bile ağlatırım..."
" - Müzik çalıp; ağlayanlar var! Onlar kim?"
Ağlamak için ağlayanlar. Mazeret icazetmezden ağlardılar. Müptelalıkta sınırsızı Sefo Efendi, hırtleğini hağklayarak sümkürdü. Ağlaması bedti. Gürültüsünü, bodrumda olsan rahat vermezdi. Güzellik yasalarına bağlı ağlardı. Dünya modasını takip ediyorum diyordu. Samarra’da yarışma varmış: Ağlama birinciliği adıyla andıydı. Evin danasını öygüralan iki düyesini malmeydana indirmeden sattı. Dağlardan Posof’un kelleden vurdu- gitti. İşin dışrığı sonradan çıktı: Bulaşıkçı kadın çalışıyordu aşağı lokantanın birinde. Rus karısıyla; hukukları aralarında kendilerince. Sefo Efendi bas Marissa’nın yanına git.
Kadına Ardahan’da aşık olmamıştı. Nefse bakınız! Tahammüllü adam. Samarra da misafirliğin üçüncü günüydü. Allah bilir doğrusunu.
Sabah kahvaltısında kadından elektirik aldı. Kendi şaşırdı. Marissa inanamadı. Acaba? Kadın parfüm sıkmıştı. O etkilemiş olmasın. Sefo rahat durmamaya başlayınca; Maruşka:
_ Sefoş sen bana konuş Ardahanda BİZ KARDEŞ n’oldu? Şimdi ne gavatçuluk?
_ Marisse gız! o Adem babamızdan bu tarafa kardeşlik var’a, ben onu kasdetmiştim. Serf anlamışsin bişe!..
Marissacık hüngürdedi ağladı. Mendil yetiştirdi Sefo. Ottu o’da ağladı. Sarıştılar. Ağlaştılar.
Marissa daha akıllıydı Sefoştan:
_ Dünya kurulalı ağlaşma ağlaşer. Haydi Sefo ağlayalım. Ne derse desinler
bizimkisi gavatçuluk değil ağlaşmadır. Haydi ağlaşalım!
Kuğular gibi boyunboyna verdiler: AĞLAŞTILAR AĞHIRŞELE KADAR!..
YALÇINER YILMAZ
16-02-2011- GEBZE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.