- 5271 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
ABİME
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ey dost diye başlıyor kalem erbabı bir adam mektubuna. Seslenişlerin en şaha kalkmışı belki. Seslenişlerin en çok toprak kokan yanı belki. Umudun karşılıksız yankısı ve yalpalamadan ulaştırmak sözü…
Ey dost !
Sabah , burcu burcu sokulan çayımın kırmızılığını yudumlayarak başladım bulutları seyretmeye. Yalnızlığımda huzur bulan kan kırmızı rengiyle çay, bir mehtap seramonisinde kimsesiz olduğumu hatırlattı bana.
Yalnızlık …
Sabah ışığı gibi saplanır her anın koynuna. Yalnızlık ki adında bulmak kahpe tebessümleri. Yalnızlık ki bir dostun sımsıcak elini hatırlatan ay ışığı. Bir dost eli ki dünyaya ait her şeyi kenara attırıp, güldüren bir sima.
Bir dost !
Ey dost !
Geride kalmaya başlamıştı meşgalelerin ardında sabah. Günahlarım, tomurcuk tomurcuk konuyordu tabloma. Sair işlerimin arasında, sokakta dolanan rüzgarı bile fark edememiştim. Sokağın zahir pislikleri tatlı geliyordu onca hatalarımın arasında. Bîçare gezinen yüreğimin sesini dinlemek için yalnızlığımın koynuna tekrar girmem gerekti. Ben ki yalnızlığımda giryanlaşan üryan umudumda seni aradım dost!
Arayanın bulamayacağı ne var ki dost ? Hele senin gibi mûnis bir çiçeği arayınca, papatya bahçelerini bulamamak… Ne kadar garip değil mi dost?
Düşündüm dost! Papatyalar diyarından ellerimi koklayarak çıktım ve düşündüm. Gözlüklerinin arkasında biriktirdiğin en tatlı düşlerine amin diyerek düşündüm. Atın sırtında şaklıyan kırbacın delisi gibi düşündüm ve maziyi andım dost!
Yürek deli , yürek üzgün ve yürek yalnızken kitâb-ı aşk olur dostluklar. Posta kutuna koyduğum mızıkamdan çıkan sesleri dinlemek ister misin Ey Dost?
Dinle, dinle ki mazinin kara sayfalarında bembeyaz bir melek olmanın ferahlığını yaşa.
Seni deryalar kadar seviyorum dost !
O geceler… O günler… O anlar ki şimdi erkekliğimi borçlu olduğum yakamoz misali adamın odamda yansıması…
O adam ki benim abim… O adam ki cehennem kırmızı sı bahçemde yeşeren bir zeytin dalı…
Ve ne acıdır mazi…
Ve ne tatlıdır mazi…
Abim benim, kızma ama şimdi satırlarımı dolduracak o mazi!
Penceremin nemlenmediği zamanları gösteriyordu takvim. Her gittiği yerde, babasını rezil eden adamın oğlu olarak çağırılmaya başlamıştım. Onlarca paranın döküldüğü dershanede, öğretmenlerim tarafından yalnız bırakılmışlığıma ve onca hakarete uğrayan yüreğimin kayalara çarpışına denk geliyordu ay ışığı. Senden adam olmaz bakışlarını yediremiyordu en erkek kokan tarafım. Bilir misin dost, ağlıyordum yürekten . Ağlıyordum akmasa bile gözümden yaş!
Yıldızlar küsmüştü bana. Canım çıksa bilirim kabul etmezdi toprak ve şimdi bile etmez! Bilirim hatırlatma gülerek dost, bilirim ateşi azdırır bu beden. Bilirim ben bilirim dost, anca yakışır bedenime kefen!
Adını dost koyduğum kişilerden öğreniyordum yarı yolda kalmayı. Oysa ben onlar için kaç çehreyi kan revan içinde bırakmıştım dost!
Kan revan…
Sigaramın içine gömmeye başlamıştım acılarımı. Yalnızdım be dost! Kimsem yoktu yanımda. Sokakta boş boş duran variller kadar çaresiz duruyordu gözlerim. Yalnızdım dost, yalnızdım ve bu sebepten olsa belki hayata sövmem!
Duvarlar, üstüme basıyordu, gecenin en zifiri soluğunda. Babamın acı dolu nashatlarına sebeb oluyordu bu kahrolası bu yıkılası can! Kimi zaman sirenler içinde bir ambulans, o adamı , babamı alıp götürüyordu ilaç kokan koridorların arasına. Ve ben sövüyordum dost!
Çok zaman geçmemişti dost! Çok zaman geçmeden, amcamın, kanser eden terk edişi başlamıştı türkülerimin nakaratında… Türkülerim bile benden kaçıyordu artık dost!Bembeyaz mezar taşları oluyordu umutlarım. Ölümüm yazılıyordu simsiyah bir boyayla.
Ölümümü yazıyordu şeytan!
Şeytan !
Hiç uslanır mı bu kalp ? Onca acının arasına bir aşkı alan bu kalp hiç uslanır mı? Terk edilmişliğimin soğuğuna bir şahıs daha eklenmişti dost ! Yaralı bir aşk bestesi, yaralı bir terk ediliş dost!
Öyle ya ,adam olmaz bakışlarının en yakıştığı perdeydi yüreğim…
Öyle ya, tuzaklara bîçaredir geceler…
Geceler!
Demlendikçe koyulaşan yalnızlığımda , yaşına ve yaşıma bakmadan ellerimi tuttun ey dost! Kokoreç tadında, baklava adında ısmarlamalar yaptın ya hani. Hani sabahlara kadar anlattın ya gecenin güzelliğini… Hani heceledin ya bana karşılıksız sevmeyi… Hani Soner Abi dendiğinde titrettin ya yüreğimi… İşte o an , o an buldu yüreğim ritmini.
Kaleme dökülmez her şey dost! Bazı anlar yıldızların içinde saklı. Sana yıldızımı gönderiyorum ve her gece semayla konuşarak öp onu dost!
Duanlarında tertketme dostluğumuzu. Bilirim, bilirim terk yoktur lügatında senin. Benim ki bir latife bir temenni …
Ey dost! Yüreğimin yorgunluğu satırlara yansıdı. Küçüklerin yanaklarını, yengemin ellerini ve senin yüreğini ıslatmayı arzuluyorum öpücüklerimle!
Seni çok seviyorum dost!
Üzme yüreğini !
Yüreğin ki benim abim!
Abimmmmm ….
YORUMLAR
Değerli kardeşim öncelikle böylesi duygu dolu bir mektubu geç okuduğum için özür diliyorum senden... Malum bu aralar rahatsızım.
Sayfamı açtığımda günün yazısı seçildiğini gördüm. Hem böylesi güzel bir yazıyı kaleme aldığın için seni hem de yaptıkları doğru seçim için seçki kurulu kutluyorum. Çok ama çok etkilendim. Kalemi elinden hiç bırakma lütfen.. Çok güzel yazıyorsun.
Tebrik ederim. Başarılarının devamını dilerim.
Selamlarımla...
Kardeşim benim yüreğine-kalemine sağlık... Çok beğenerek ve duygulanarak okudum.Her harfinde samimiyet ve geçmiş kokan bu yazını okurken anılar geldi aklıma.Geçmişte zor adam rolünde ki kardeşim iyiki varsın...
Muhammed MANAP
CANIM OĞLUM YAZILARINI BÜYÜK BİR HAYRANLIKLA TAKİB EDİYORUZ.AMA BU MEKTUBUN İNAN BİZİ ÇOK DUYGULANDIRDI.ALLAH HER ANNE VE BABAYA SENİN GİBİ EVLAT NASİP ETSİN.DAHA GÜZEL YAZILARINI BEKLİYORUZ.DUALARIMIZ SENİNLE.
veysi48 tarafından 1/5/2011 5:07:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
veysi48 tarafından 1/5/2011 5:08:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
Muhammed MANAP
Muhammed MANAP
Muhammed MANAP
Muhammed MANAP
Samimi içten yaşam gibi kokan dizelerdi...
Gönderilebilen mektuplar yağabilen yağmurların ocağıdır...
tebrikler ...