- 808 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
meşhur öğrenci aşkları/ Ardahan öyküleri 107 (kitap 70)
Ardahan Lisesi yolu; Kültür Müdürlüğün çeneden başlar. Kasap Dervüşgilin köşeye; o sakaldan kısa bir kulvar ve lise:
Bizim cici lisemiz,
Bizden önce bizden sonra; bizim cicimiz okulumuz.
İlk gençliğimizin; hayata hazırlanıyorduk’u: O lise.
Senenin mayıs ayında, ufak bir yırgalamıştı zelzele. Bir gün tatil verdiler. Ertesi günü bini aşkın öğrenci, o geniş tarla gibi sahanda o yana gidiyoruz, bu yana. Herkesin gayesi bir gün gene tatil yapsalar. Hoçvan, Alagöz, Hanak’lı öğrenciler; en fazla isteyen onlar. Köye gidip pağaça, ekmek, tuluk peynir getirecekler.
Hoçvanlı İlyas; yalandan gençlere dedi ki:
" Okulun çenesine gidin, birden okul uçermiş sanki... Olaaa olaa deyip geri kaçağh!" Anlaşarak tüm öğrenci mutabık oldu.
Herkes oyunu kusur etmeden oynamaya başladı.
Gittiler gittiler; bağırarak:
" OOOOLLLLLAAAAAAA!.."
OLAAAAAAAAAAAAAAAA!
Bir bele, iki bele. Hoşdaştık. İlyas Abi gene yapalım diyoruz. Bizi kırmıyor. Bir daha, bir daha...
Daaa!.. Meğer müdür içerde bizi pusiyermiş. Yekten kapıyı yarı açtı, dışarıya bedeninden önce elindeki sopası çıktı: Kazma Sapıydı.
" Ola kaçın! Bir kul oğlu arasan ilaçlığa dermana bulamazsın."
Kimse kalmadı!
Adem oğlu namına; herkes pırrrrr!
Hepimiz kaçıştık.
Müdür, başa mı çıkabilir ergen gençlerle. İçeri girdi. Bine yakın öğrenci gene arı oğul veren misali uğuldaşıp dolandı.
Biz küçüğüz karşı cinsle arkadaşlık nedir bilmiyoruz! Kızlar erkek öğrencilerle konuşuyor. Yan yana konuşup gezerlerken. Basit konuşma birden zorlaşıyordu. Örneğin; bizlerden yukarı sınıfta bir abi, kız arkadaşına kalemin alabilir miyim dedi. Söyleşmenin basitliği hala hafızamda. Üç-beş dakika sonra aynı oğlan kalem veren kıza "Seninle özel bir şeyi konuşmak istiyorum." dedi. At kaçtı torba düştü. Bir defa... Oğlanın ne anası kaldı, ne babası. Hayvanlardan köpek, çiçeklerden zakkum, vücut azalarından ağız, burun, kulak, pardon, kafa, göz gitti!.. Sıvıyla doldururum, diyordu. Konuşmak çok zorlaşıyordu. Nerede zor oluyordu? Nerede kolaylaşıyordu. Anlayamıyorduk.
"Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut almış başını gidiyordu görüyordum
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün..."
- İlhan Berk
Bayro Abi yeğin yeğin gidiyor arkadaşlarıyla, okulun karşısında kantin çalışırdı. Biz arkalarından gittik. Bunlar namlı öğrencilerdi. Merak etmiyor değildik. Karizmalarını nasıl oluşturmuşlardı? Yalan Allah’ın düşmanı. İmrenmiyorduysak namerdim.
Şimdi öğrenciler dizi yıldızlarına, şarkıcılara özeniyorlar. Lisemiz de: Küçük öğrenciler büyüklere imreniyordu.
Gasso Kemal, güzel giyinirdi. Saçını bakımlı tutardı. Her gün yıkardı. Kışın zemherisine aldırış etmezdi. Kemal Abi ileriye doğru bakış atardı. Beden dilini iyi kullanırdı. Özellikle yüzünü çok iyi değerlendirirdi. Dik duruşuyla, ölçülü ve biçiliydi. Enver Abi’yi bateri çalarken görmüşüm. Ne zaman görsem elinde baget varmış sanırdım. Ahmet Abi güzel konuşur. Karşıdakine yaşam koçu gibi davranırdı. Sevilmesi hatırlılığı gözümüzden kaçmazdı. Günay Karagöz futbol sevgisinden; küçük, büyük herkesle diyalog kurardı. Çok iyimserdi. Marifetli olmamızı, çalışmamızı salık verirdi. Kardeşi Erhan harika futbol oynardı. Onun stilini, Turgut Hoş’unkini Sokrates’in tarzına benzetmişimdir.
Parasını ödeyen çayını içiyor. İki tane pencere çay ocağı taraftaydı. Kapıyla bir pencerenin olduğu yerse kantindi. Sigaraların saklandığı; kitaplar buraya bırakılırdı. Defterini koyanda olurdu. Öğrenci genarasyonu çakışmıştı. Kayd-ü kabuller yani hakkına okuyanlar ile evli- barklı; ilkokulun üçüne giden çocuğu olanlarda vardı. Onların kimileri iş yerlerine yetişiyim derken okulu diploma almaklık şey gibi görüyordular. Ehliyetin olsun lazım gelir günü vaktinde deriz ya, eh öyle!..
Yılmaz Avcı, Allah işini rast getirsin. Sinemacı Yakup’un kardeşiydi. Lise mezunudur kendisi. Konuşunca ağzından bal damlardı. Futbolu oda severdi. Genç futbolcuların yetişmesini isterdi. Ardahanspor’un hayına vayına koşardı.
Bizim idollerimiz; ağabeylerimiz... Coşkun Avşar kantinde çeyrek ekmek arası yaptırmış çayla yiyerdi. Dahilin arkasına geçmiş; avucunun içinde sigarası. Ağzından duman çıkarıyor. Lokmasını çiğniyor.
Temkinli gençler; "Tedbirat " şansa asla bırakılmaz. Öğretmenlerin tamamı genç Gürsoy Abi’den ufak öğretmen vardı. Çok şahit olmuşumdur. Kapıda at bebeği gibi yegan- yegan beliren öğretmene. Onların da canları sıkılıyordu. Çıkıp, çıkıp geliyordular. İç memleketlerden gelmişlerdi. Gençlerle hemen kaynaşırdılar. Oturup konuşan, arkadaş olan... ho, ho!
Nuri Vatan’ın pederinin evde kalırdılar. Herhalde Nuri Vatan kira parası almazdı. Ardahan’a katkı versin öğretmenler, bir onu isterdi. Para- mara iştememüştür. Duymadık.
" Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun "
İlhan Berk Fransızca öğretmenidir. Yukarıdaki şiirin söyleyeni. Türk şiirinin yegan devidir. Onun gibi öğretmenlerimiz vardı. Devrin azametidir. Bilemem nedir? Neyin nesiydi?..
Taşlara kazınmış heykeller görürüz. Ne o taş yenidir. Ne o şekil, ne de o heykeli dikilen adam...
Siyah- beyaz fotoğrafları renklisine çeviriyorlar. Bişe, bişe... Fotoğrafta ki adam ölmüş çevirsene hayata. Giden balık büyük olur. O mesel..!
O öğrenciler geri gelmez. Ne güzel günlerdi. Kızlar kaşan, erkekler yakışıklıydı. Bu kadar bolluk yoktu. İlk American Blue- Jean’ i Dinçer Günal’da, Belediye Reisinin oğlu Ruhi’de gördük. Haldun Karaca, Feridun Karaca kardeşler süveterin en güzelini giyerdiler.
Son sınıfa giden kızlar, Bakalari yani Olgunluk Sınavına giriyorlardı. Ondan sonra da kalktı. Mayıs ayları Ardahan’ın güzel ayıdır. Tabiatten buğların kalkması; aman Tanrım doğa nerde bu şekilde uyanırmıştır?
Güzel kızlar: Boydan, endamdan ve sufattan pek nadideydiler. Ardahan’lı Öğrencilerin akça, esmer, iri gözleriyle saçlarının örüklere inen; and ve yeminleriyle güzeldiler. Kaş kadında bellim olmalı. Ardahan’lı kızların kaşları kara ve kalem gibi veya yay gibiydi. Yanakların kırmızılığı her yerde tesadüf edilir- görmelik değildir.
Ardahan’lı güzeller bundan mı? Nazlıdırlar?
Yuvayı dişi kuş yapar. Ardahan’ın kadını ev yapandır.
Menşur aşklar yaşadılar gençler.
Kaçanlar... Kız kaçıranlar. Kızların kaçırdığı oğlanlar. Mahkemede öyle dermiş kızlar; oğlan ceza almasın diye.
Nice büyük aşkları bilir o lise yolu. O yol anlatsın baba!
Fotoğraflar... renkliye çeviren TEKNOLOJİ.
O yolda yeriyen güzellerin demini de çevirsene!
Baban ruhunu ervahını seversen! Teknoloji Can!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.