Dört ineğe satılıyorsa on iki yaşındaki kızlar defalarca
Şeytani şehvetlerle uzanıyorsa iblislerin elleri çocuklara
Ve çığlıkları, ölüm kuşunun gözlerinde sonsuz yankılanıyorsa
Anasından kendine mirassa yazgıları
Cinayetin adı
Bir gün töre...
Bir gün coğrafya...
Bir gün cehaletse...
Gün gelir beyaz yelkenlilerle açılırız ummana. Yosun kokulu küpeşteye martılar yağar
Yelkenimizin tarhında her çocuktan bir çiçek, renk renk kuyruğun gibi kafiyeler
Masum gülüşlerin gamzeleri kadar geniş vadilerde uçarsın, ak güvercinlerle yarışarak
Tükenmemiş beklentilere yelkenler üfleyen rüzgar gibi ,rüyalara ihtiyacımız var

Bombalar yağsa da her gece şehirlere
Yanarak değse de yanağın,
Kara elli ak alınlı çocukların yattığı ölüm vadilerine,
Yüreğim gibi tutuşuyorsa yüreğin seninde
Ve şeytanların aynasında kendilerine hamak kurmuş katillerin
Dünyalıklara gözleri aç nefisleri gibi, insan etine doymadı ise cepleri
Kan çiçeklerinin sütünü emiyorsa iliklerini kurutarak
Ve ölümün adı
Bir gün mayın
Bir gün açlık
Bir gün filistin olsa da
Bosnalı gül bebeğin maviş gözleri gibi aydınlık gökler buluruz gitme...
Şah damarı kadar yakınken özgürlüğe,aydınlık yarınları mayalamalısın yüreklerimize

Nisanda çocuklarını oynadığı yağmur gelinlerinde
Kapansada köyün kapıları yüzlerine. Kapı duvar olsada evler
Emanet giysilerle gelinler gitsede şehirlerin teneke damlı evlerine
Korkuluklar gibi silik bakışlarla,zayıf bedenleri dirençsiz
Ve doğurduğu çocuklar kayıpsa köprü altlarında
Yokluğun adı
Bir gün tiner
Bir gün kavga
Bir gün isyan olsa da
Gün gelir çocuk şarkıları ektiğimiz gök kuşaklarından umut biçeriz
Kaf dağının sesleri çınlarken kulaklarımda. Kalmadı senden başka kaf dağını gören
Şimdi nasıl tırmanırlar gökyüzüne. Sahip çık çocuk masallarına gitme...
BUKET CİHAN TEMÜR