- 840 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
BİZ AYRILAMAYIZ - 6
Çalıştığı bankanın önünde, uykusuz geçirdiği gecenin ve biraz da yaz güneşinin etkisiyle, zor bir gün geçiriyordu Taner. Evden çıkarken annesine, Zeynep’lere mutlaka gitmesini, Zeynep’i istemekte kararlı olduklarını bildirmesini istemişti. Biraz da bunun heyecanı vardı. Doğru karar vermiş olmanın ve sevdiğini de mutlu etmenin verdiği bir rahatlık vardı şimdi onda. Beyaz gelinlik içinde hayâl ediyordu sevdiğini ve bunu onun hak ettiğine inanıyordu.
.....
Nermin Hanım da oğluyla benzer duyguları yaşıyordu o sabah. Erken sayılacak bir saatte hazırlandı.
- Kızım ,benim bir işim var. Bir iki saat içinde dönerim. Kardeşin sana emanet, deyip evden çıkmak isterken,
- Anne, doğru söyle. Zeynep’lere gidiyorsun değil mi ? diye sordu kızı.
- Evet, evet ...
......
Kapıyı Nesrin Hanım açtı. Buyur etti kadını.
- Zeynep uyuyor mu yoksa ? diye sordu.
-- Hayır komşu. Sabahleyin çıktı evden..Bunları söylerken, yeni bir sır saklıyor gibiydi kadın. Belli ki yine anlatmak istedikleri vardı. İkide bir yere bakıyor, kadının gözlerine bakmaya çekiniyordu.
- Birer kahve yapayım, deyip mutfağa gitti.
Nermin Hanım eve şöyle bir göz gezdirdi. Sabahın daha o saatinde bile oldukça derli topluydu evleri. Sade ve temizdi. Gösterişli ve pahalı eşyalar yoktu.
Az sonra kahvelerle geldi Nesrin Hanım.
- Zahmet oldu komşu .
- Ne demek efendim, afiyet olsun.
Kahveler yudumlanmaya başlayınca, asıl konuya girmenin zamanı da gelmişti.
- Nesrin hanımcığım ; oğlum kızınızla evlenmek istemekte kararlı. Bütün gece birlikte düşündük. Sizin dürüstlüğünüz, samimiliğiniz bizim böyle bir karar almamıza sebep oldu. Eğer siz de kabul ederseniz ; en kısa zamanda ailece gelip, resmen dünür olmak isteriz.
Buruk bir sevinç yaşadı kadın o an.
- Ah komşum ; inşaallah ! Fakat Zeynep’in kafası karmakarışık.
- Neden ?
- Bir süre önce, Zeynep’in başına gelenler için, Hoca dediğimiz, bilgisine güvendiğimiz birine gittik; olayı anlattık , ne yapmamız gerektiğini sorduk.
- Peki ; ne cevap verdi Hoca ?
- Tek çaresinin ; mutlaka , tecavüzcüsü ile nikâhlanmak olduğunu söyledi. Bir başkasıyla evlenmesinin ; dinimizce haram sayılacağını, gittiği yere ve kendisine uğursuzluk getireceğini, büyük günaha gireceğini söyledi.
- Allah, Allah ! Peki, o pisliğin evli olduğunu söylemediniz mi ?
- Söyledik elbet ! Kuma gideceksin dedi..
Şaşırdı kadın. Fakat ; işin içine din girmişti. Dini bilgileri olan biri böyle söylemişse, düşünmek ve hatta inanmak gerekiyordu. Söylenenler çok ciddî idi. Haram, uğursuzluk ; boş verilecek, önemsenmeyecek konular değildi.
- Zeynep de o hayvan herife kuma gitmeye karar verdi, dediğinde şaşırdı kaldı kadın. Üzüldü, ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemedi.
- Sabah erkenden ona gitti yavrum. Zorla da olsa kendini kabul ettirip, mutlaka kuma gideceğini söyledi.
Sözleri bitiğinde sıra ağlamaya gelmişti artık. Zaten zor dayanmıştı. Nermin Hanım sarıldı ona.
- Üzülme komşum.. Hem dur bakalım. Belki de bir çaresi vardır. Biz de bir soralım, danışalım.
- Ne çözümü komşu ! Başka bir çözümü yok bu işin ! Yazık oldu biricik kızıma. Üstelik kolu komşuya ne diyeceğiz ? Babasına nasıl anlatacağız ?
Ayağa kalktı Nermin Hanım.
- Ne olur acele etmeyin. Biraz araştırmamıza, düşünmemize izin verin. Allah, belki de bir yol gösterir. Yine geleceğim ben. Ama sıra sizde. Bize de gelin. Mutlaka bekliyoruz.
...........
Eve geldiğinde, telefonun çaldığını duyup, seslendi.
- Kızım şu telefona baksana !
- Yine ağbimdir anne ! Sen gittiğinden beri arayıp duruyor.
Taner’di arayan. Annesinden haber bekliyordu.
- Gittin mi Zeynep’lere ? Söyledin mi kararımızı ? Ne dediler ?
- Gittim oğlum. Şimdi oradan geliyorum. Akşam gelince konuşuruz, tamam mı ?
- Ne oldu anne ? Kötü bir şey mi var yoksa ? Vaz mı geçti Zeynep benden ?
- Oğlum ; akşam konuşuruz dedim ya ! Telefonda anlatamam.
- Anneee ! Ne olur gel buraya ! Gel burada anlat ! Duramam ben !
- Peki deli oğlum, peki ; geliyorum !
..........
Zeynep eve döndüğünde, meyhaneden yeni çıkmış sarhoşları andırıyordu. Sadece yere yıkılmadığı kalmıştı. Gözleri etrafa bilinçsizce bakıyor, savruluyordu.Görür görmez sarıldı annesine. Ağladı, ağladılar.
- Taner’in annesi geldi az önce. Seni istemekte kararlı olduklarını söylediler. Dünür gelmek için bizden haber bekliyorlar.
- Olmaz anne ! Söyleseydin ona. Hoca’nın anlattıklarını söyleseydin. Bile bile dinimize karşı gelip, haram olanı yapamayacağımı, onlara uğursuzluk getirmeye gönlümün razı olamayacağını anlatsaydın.
- Anlattım kızım, her şeyi anlattım. Senin nereye gittiğini de, kuma gideceğini de söyledim.
- Kararlıyım ben anne. O hayvan herife de söyledim kararımı. Gerekirse zorla kuması olacağım onun. Nikâhımı kıydırıp, namusumu temizleyeceğim !
............
Nermin Hanım,oğlunun iş yerine kadar gidip, her şeyi anlattı ona. Yıkıldı Taner . Ne yapacağını, ne diyeceğini şaşırdı.
- Nasıl olur ya ; Zeynep nasıl evlenir o hayvanla ? Hem de kuma gidecek ha ! Dinimiz böyle bir şeyi nasıl emreder ,nasıl bir kuraldır bu ? Olmaz anne ; ben Zeynep’ten vaz geçmem !
Sen de git ; başka hocalara sor. Doğrusunu öğren. Bir çare bul anne ! Bir çare bulalım.
.............
Komşulara, hocalara soruldu, danışıldı. Benzer cevaplar alındı. ’ Haram, günah, uğursuzluk ! Mutlaka tecavüzcü ile nikâh. Namusun temizlenmesi ’
Hafta sonu çok zor geldi, Taner için. Yaz olduğu için, günler uzundu. İş çıkışı hava kararmamış oluyordu. Hemen her gün gitti, Zeynep’lerin evinin yakınlarına. Uzaktan seyretti balkonlarını. Gördü de bir kaç kez sevdiğini. Fakat, Zeynep onu gördüğünde ; kaçtı ondan, perdenin arkasına gizlenip öyle seyretti. Seyredip ağladı ona görünmeden.
Cumartesi sabahına kadar, tüm geceyi balkonda geçirdi yine. Zaman zaman annesi de geldi yanına. Hiç bir çare aklına gelmeyen kadın, onun kadar üzgündü. Taner, bütün gece yıldızları seyretti. Bütün gece Ay da gülümsedi ona. Hiç bir bulut geçemedi Ay’ın önüne. Bu bile mutlu etti onu. Sonunda aklına öyle bir şey geldi ki ; mutlaka uygulayacak ve Zeynep’i kazanacaktı. Kazanması gerekiyordu çünkü. Çünkü Zeynep de onu sevdiğini söylemişti. Öyleyse onu kaybetmemek için yapılacak her şey mübah olmalıydı.
Aklına gelen eylem; olayı dinimize de uygun hale getirip, Zeynep’i kazanmaktı. Hayatının en zor kararını verdi. Fakat, uygulamakta ve Zeynep’i kazanmakta kararlı idi...
(Devam edecek )
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Dün okumamışım bu bölümü. Şimdi okur okumaz İlahiyat mezunu bir öğretmen arkadaşıma tel açtım. "Böyle bir durum olabilir mi?" dedim. "Yetkisiz mahalle hocaları der" dedi...
Sonucu bekliyoruz...
Fikret TEZEL
Hikayenin sonu Sanırım hocanın dediğine uyulması açısından Taner Zeynep'e tecavüz mü edecek?
Eğer sonunu öyle bağlamak gibi bir düşünceniz varsa vazgeçin bence. Sevgi gibi mükemmel bir olayı, böylesi çirkin bir şeyle noktalamayın. Hikaye aslında güzel gidiyordu fakat acele ettiniz bitirmek için. Vakit buldukça yazsaydınız keşke de olaylar ağır ve heyecanla acaba dedirterek ilerleseydi.
Sonunu bekliyoruz merakla...
Serap Baycan tarafından 1/11/2010 7:32:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fikret TEZEL
Engin bey ; kızdığımı da nereden çıkardınız ? Tam tersine ben kızılacağını bile bile bu öyküyü kaleme alıyorum. Bu benim aykırılık karakterimde var. Fakat sizi de temin ederim ki ; hedef aldığım ne dindir, ne din adamları ve ne de kadınlar. Özellikle kadınlardan alacağım tepki yüzünden finali yazmamayı bile düşünüyorum. Ama aykırı karakterim ağır basar ve yazarım mutlaka. Kadınların da taşlarına hedef olurum. Dedim ya aykırı adamım ben. Bundan bile zevk alabilirim.
Yorumlara çok güldüm. Adeta seninle beraber yazdık ve yaşıyoruz öyküyü.
Bu öykünün iyi olduğunu gösterir. Lakin iyi öykülerdede hata olabilir. Okuyucuya kızılmaz sevgili kardeşim. Bırak bizde fikir yürütüp yanılalım. Benim ve yazan arkadaşlarımın endişesi şudur.
Bu yazıda yapılan hatalı işleri cahil insanların İslama mal debileceği yada yazıdan menfi fikirler oluşturabileceği hususundadır.
Buynu hassasiyetimize ver. Görüyorsun ki din ve vatan mevzu bahis olunca herkes hassas oluyor.
Senden de bunu bekliyor. Hakları da var.
Senin de farklı davranacağını sanmıyorum. Her ne kadar " finali marjinal bağlayacağım" , " Tepkileri göze aldım" dediysende gayet seviyeli ve saygın bir yazı çıkaracağını ümüt ediyorum. Bunu da bekliyor okucu. Görüyorsun.
Saygılar ve başarılar. ( Sen bize bakma) Çünkü biz sana bakıyoruz.
Engin Tatlıtürk tarafından 1/11/2010 10:41:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
Zeynebin bir anda harakter değiştirdiği doğru Fikret bey. Madem Hoca onlara öyle söylemişti, neden Taner'in evlenme teklifine o kadar sevindiler ana kız.Madem namusunu temizlemek için kuma gitmeye kararlıydı, neden bu zamanı bekledi. Buraya kadar Üzüm karasına katılıyorum. Ama amacın din adamlarına saldırı olduğunu sanmıyorum.Hızlandırılmış bir öykünün kurgu hatası olarak görüyorum. İslamın ve din adamlarının öykülerde karalanmasına son derece karşıyım. Hiç bir sahih din adamı o tavsiyede bulunmaz.Zinayı nikah temizlemez, nikahtan önceki eylemin cezasını çeker insanlar. Ben öyküde adı geçen hoca gibi bir tavsiye okumadım, hiç bir ilmihalde. Bu apaçık bir hurafe, o yüzden söyleyeni din adamı değil, kulaktan duyma bilgileri İslama bilerek ya da bilmeyerek yamayan bir cahildir.
öykü sizin tekelinizdedir.Dilediğinizi yazarsınız. Okumak ya da okumamak tekeli de bizdedir.
Benim tahminim ( Sizin marjinal olacak sözlerine ve sizin yazım tarzınıza dayanarak), Zeynebe bir de hocanın kötülük edeceğini düşünüyorum. Hani bir ara vardı öyle hoca diye ortaya atılıp, kadınlara beraberlik teklif eden, bir şekilde gizli kameraya çekilen, ama aslında tezgahtan başka hiç bir şey olamayan şahıslar vardı.
Görelim bakalım neler olacak. Güzel bir öyküye siyaset karışmaz inşallah.
sAYGILARIMLA...
Fikret TEZEL
Ben bu öyküde, hiç bir amaç ve ön yargı taşımaksızı, Sabahattin Ali'nin Değirmen adlı öyküsüne bir örnek bir yeni yaklaşım getirmek istedim. Orada sevgilisi tek kolluydu delikanlının ve ona karşı eksik görüyordu kendini ve reddediyordu onu. Delikanlı kendini de tek kollu bıraktı sevgilisi gibi eksik olmak için. ben buradan yola çıkıp bir öykü yazmak istedim. ve uzun süre okunma şansı hatta yazma imkanı bulamayacağımdan dolayı da biraz kestirmeden gittim. hepsi bu kadar. Hoca sanılan kişilerin söylediklerini de finaldeki marjinalliğe zemin hazırlamak için kullandım.
Öyle sanıyorum ki, final sizi bile kızdıracak. Ama yazmam gerekiyor artık.
Ben inanamıyorum Fikret bey. Dinimiz nasıl kumaluğu normal göreüp, nasıl tecavüz eden bir adamı ödüllendirebilir. Tecavüz yüz kızartıcı ve insanlık dışı bir olaydır. Burada sanki o adama iknici evliliğini yapması için olanak sağlanmış gibi görülüyor. Buna her şeyden önce insan olarak karşı çıkıyor, tecavüz edenin gereken cezayı alması gerektiğini düşnüyorum.
Lütfen sizden ricam tecavüz edenlere pirim vermeyin ve onlara gereken en ağır cezayı verin ki yazınıda ibretlik olsun o insanlık dışı mahlukatlara.
Finalı heyecanla bekleyeceğim. Saygılar yüreğinize
Fikret TEZEL
Bu öyküde ya da başka bir yazımda, din adamlarına ya da dine saldırı gibi bir amacı asla taşımadım ! Elli beş yaşına geldiğim bu hayatta gördüklerim ve yaşadığım gerçeklerden yola çıkarak bir şeyler anlatmaya çalıştım.
Yadırgayan arkadaşlara ; bu konuda bilgi sahibi olduklarına inandıkları , Hocalara, bu konuda danışmalarını tavsiye ederim.
Alacakları cevapların, yazdıklarıma benzer olacağını göreceklerdir. Üstelik ben bunun yanlış olduğunu da savunmadım ki !
İçinde dine aykırı ve saldırı niteliği taşımayan ve toplumda yaşanan gerçeklikleri dile getiren her yazı normaldir.
Mesala kimse Hülle'yi işlemez. Din dışı ve batıl olduğu vurgulanarak Hülle bile işlenmelidir. Yada yoz ilişkiler işkenemez. Sanki yazar tevsiye ediyor gibi gelir bazı okurlara.
Merakla bekliyorum.
Başarılar kardeşim.
Sevgili okuyucu ; bir sonraki bölüm -kısmet olursa - final.
Finali oldukça marjinal bağlamayı düşündüm. Eğer becerebilirsem, sürpriz olacağına, hatta tahmin edilemeyeceğine inanıyorum. Bu arada çok olumsuz tepkiler almayı da şimdiden göze aldım.
Tahmini olan arkadaşların açıklamalarını bekliyorum. Saygılar / sevgiler.