GEÇMİŞ, GELECEK, GEÇMEMİŞ, GELMEYECEK...
Uzak bir geçmiş, yakın bir gelecek..ya da yakın bir geçmiş uzak bir gelecek.
Umutsuzluğu nasıl tarif edersin? Beklentisiz olmayı, hayattan kaçabildiğin kadar kaçmayı, kıpırtısız, gayesiz durmayı, yabancılaşmayı nasıl açıklayabilirsin? Göz yaşından, acıdan, ruhtan anlamayan bu “herkese”, bu benden gayrısına beni nasıl anlatabilirsin?
“yalnız kendime edermişim”, “olan bana olurmuş, çok yıpranırmışım”…, olabilir
Başka türlüsü elimden gelmiyor olabilir, kimse bunu algılayamıyor olabilir. Her türlü olumsuzluk artarda yazılabilir, aralarına virgüller konabilir, aslında bunca harfin, kelimenin, cümlenin anlattığı yalnızca tek bir duygudan ibaret olabilir...
Yabancılaşma herkesin başına gelebilir, kiminde az, kiminde çok, genelde gelip geçerse de bende bir ömür konaklayabilir, benim bu misafire karşı elim dilim bağlı kalabilir, başka türlüsü elimden gelmeyebilir, şarkılar susup, öyküler yarım kalabilir, aslında öykü biter, ben bitmemiş sayar, umutsuzum diye haykırırken gözlerimden umut fışkırıyor olabilir, aynalar bunu gizleyebilir. Kimse görmeyebilir, Rab görebilir...
Yollar, yıllar, ömür bitebilir.. Kalpte acı diner, gözde yaş tükenebilir, başıma her şey gelebilir ya da bundan sonra hiç bir şey gelmeyebilir.. durgun kalabilir, sessiz durabilirim, hep olduğum gibi bakabilirim. Yalnız olabilirim, kimseyi,
istemeyebilirim, kızım olmayabilir, “yuvam” olmayabilir, bunların hepsine rest çekip kendim kalabilirim.
Bahçemde söğüt büyütür, gölgesinde saklanabilirim, orda seni bulabilirim, toprağa sadık kalabilirim, mutluluk biçimim mutsuzluktan geçiyor olabilir, gözyaşım gülümseyerek yanaklarımı ısıtabilir, bu ben olabilirim, bu ben olabilirim...
August,11,2009, Tuesday, 01:36
.............vandi.....